Arama

Ara Güler'in kaleminden Sait Faik

Dünyaca tanınan ve fotoğraf makinesiyle sayısız önemli ismin fotoğrafını çeken Ara Güler, edebiyat dünyasından birçok ismin de arkadaşıydı. Özellikle gençlik dönemlerinde Sait Faik ile yolları kesişmiş, onunla birçok anı biriktirmişti. Ara Güler'in Sait Faik için söyledikleri o dönemin edebiyat ve sanat dünyasına da ışık tutar nitelikte. Cağaloğlu ve Beyoğlu'nun Ara Güler tanımından, Orhan Veli ve Sait Faik'in iç dünyalarına kadar birçok mühim detay bu satırlarda yerini alıyor.

  • 13
  • 16
KÜÇÜK BİR HİKAYECİNİN ÖDÜLÜ
KÜÇÜK BİR HİKAYECİNİN ÖDÜLÜ

"Bana Mark Twain Cemiyeti fahri üyeliği verildi, Dünya edebiyatına ettiğim hizmetten ötürü. Birçokları gibi ben de şaşırdım. Dünya edebiyatına hizmet filan etmediğimi söylememe ne hacet. Bu, üyelik verilmesi için uydurulmuş nazik bir sebeptir, sanırım.

Atatürk'ten sonra benim üye olmam benim için ne büyük şereftir. Bir milletin yetiştirdiği en büyük çocuğu ile o milletin kendi halinde bir küçük hikayecisinin Amerika'da bir cemiyette buluşmaları küçük hikayeci için ne bulunmaz şerefli bir fırsattır..."

  • 14
  • 16
BABAMIN ECZANESİ OLDUĞUNU BİLMİYORDU
BABAMIN ECZANESİ OLDUĞUNU BİLMİYORDU

Hastalığının yeni başladığı yıllarda babamın Beyoğlu Hacopulo pasajındaki eczanesine gelir, kalfamıza iğne olurdu. Ama Sait bu eczanenin babamın olduğunu bilmezdi, ben de hiç söylemedim.

  • 15
  • 16
"GEBERECEĞİZ DİYE FOTOĞRAFIMI ÇEKMEYE Mİ GELDİN?
GEBERECEĞİZ DİYE FOTOĞRAFIMI ÇEKMEYE Mİ GELDİN?

Bir yaz günüydü, Sait hastanede tedavi altına alınmıştı. O zamanlar Şişli'ye yakın Bulgar Konağı'nın karşısındaki köşede iki katlı beyaz büyük bir bina vardı. Adı Marmara Kliniği idi. En eski arkadaşı Arad her nedense onu görmeye yalnız gitmekten çekiniyordu. "Birlikte gidelim." dedi. Gittik. Yatmakta olduğu ikinci kattaki odaya korkuyla girdim. Her şeyden önce fotoğraf makinemi görmesini istemiyordum. Halsizdi, yatıyordu. Bize bakıyor ama pek az konuşuyordu. Arad, Cağaloğlu'ndan haberler veriyor, dedikodu yapıyor, hoş şeyler anlatmaya çalışıyordu. Sait'in gözü bir ara bana takıldı ve yanımda duran fotoğraf makinesini gördü.

-Ulan gebereceğiz diye fotoğrafımı çekmeye mi geldin? dedi.

  • 16
  • 16
BEMBEYAZ LOŞ ODA ARTIK YOK
BEMBEYAZ LOŞ ODA ARTIK YOK

Fotoğraf çekmek... Tabi ben bunu hiç yapmadım o gün. Şimdi anımsıyorum, her tarafı yağlı boyayla boyanmış bembeyaz bir odaydı. Onu son gördüğüm oda. Ama tüm beyazlığına karşı loştu.

O günden bu güne Şişli'ye çok yolum düşer. Otomatik olarak o tarafa bakar, Marmara Kliniği'ni ararım. Yoktur Marmara Kliniği. Bu bembeyaz loş oda da yoktur. Sait de yoktur...

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN