Arama

Aşık Veysel'in hayatı hakkında bilinmeyenler

Bir nesil onun dizeleriyle sevmenin ve sevilmenin güzelliğini anladı. Bağlamasıyla türkülerini yediden yetmiş yediye herkese sevdirdi. Aşık Veysel, derdine sazını ortak eden, tüm zamanların en büyük ozanlarından biriydi. Kimi zaman doğaya kimi zaman insanlığa kimi zamansa hayata dair sitemlerini ince ince işledi. Hiçbir zaman kalbimizden ve hafızalarımızdan silinmeyecek büyük ozanımızı saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz.

  • 17
  • 22
Çocuklarına isimleriyle hitap ederdi
Çocuklarına isimleriyle hitap ederdi

Şu geniş dünyaya sığmayan gönül
Şimdi bir odaya kapandı kaldı
Bir dakka bir yerde duramaz iken
Oturduğu yerden kalkamaz oldu

📌 Veysel çocuklarına isimleriyle hitap ederdi bazen de 'kuzum, canım' diye ilaveler yapardı. Sessizce yanından süzülürken bile hangisinin olduğunu anlar, ismini söylerdi. O günlerde köyde gördüklerinden aklında kalanları hep sorardı. 'Yolun karşısında şu çalı vardı, filan yerde şu taş vardı, hálá duruyor mu' diye sorardı.

  • 18
  • 22
Şiirlerini gece yazardı
Şiirlerini gece yazardı

📌 Âşık Veysel şiirlerini gece yazardı. Gündüzleri ise çoğu zaman ya uyurdu ya misafirleriyle konuşurdu. Yemeklerden en çok kuru fasulyeyi severdi. Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi'nde yatarken bile ona özel kuru fasulye yaparlardı. Radyo dinlemeyi çok severdi bu yüzdendir radyosu hep başucunda dururdu. Haberlerin hiçbirini kaçırmazdı.

10 maddede Aşık Veysel hakkında az bilinenler

  • 19
  • 22
Yakın ve uzak çevresinden hiçbir zaman kopmadı
Yakın ve uzak çevresinden hiçbir zaman kopmadı

📌 Âşık Veysel, kibirli bir adam değildi. Türkiye çapında ulaştığı şöhret, onu, yakın ve uzak çevresinden hiçbir zaman koparmadı. Kelimenin tam anlamıyla bir halk adamıydı. Siyasi bir rengi olmayan toplantılara katılır, çalar, söyler, kendisini dinletmesini bilirdi. Kibirli olmamakla birlikte bir köşede unutulmasına da katiyen katlanamazdı.

📌 Davet edildiği meclislerde söz biraz uzadı mı, Veysel elini masaya birkaç defa vurarak sesini yükseltirdi: "-Efendiler! Biz yiyip içiyoruz amma saz acından ölüyor!" Sonra sazını bağrına basar, o tamamen kendine has özelliğiyle Sivas ağzına güzellik kazandırıp çalıp söylerdi.

  • 20
  • 22
Uzun ince bir yoldayım hikayesi
Uzun ince bir yoldayım hikayesi

📌 Veysel "uzun ince bir yoldayım!" diye başlayan meşhur şiirini 49 yaşında iken söyledi. Bir gün Hidayet Gülen'e "Gidiyoruz bakalım. Doğduğumdan beri 49 yıl oldu. Hayat pek kısa. Gece oluyor gündüz oluyor. Güneşi görüyorum ama yıldızları merak ediyorum!" dedi. Birkaç gün sonra ise kendisini dinleyenlere o meşhur şiirini okudu:

Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz- gece
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz-gece

Dinlemek için tıklayın

  • 21
  • 22
Yalanı ve yalancıyı sevmezdi
Yalanı ve yalancıyı sevmezdi

📌 Âşık Veysel, yalanı ve yalancıyı sevmezdi. Doğru adamdı. Adının etrafındaki örülen çok renkli yakıştırmalara güler geçerdi. Bir gün Mustafa Baydar'a bir özelliğini şöyle anlatıyor: "İnsanların hepsinden hoşlanırım da bazı insanlarda riya vardır. Bazılarında yalan vardır. Bazıları ise, çok yemin ederler. İşte böyle insanları sevmem. Yemin, kötü ahlaklı insanların bir yardımcısıdır, yalan da kalesi!"

📌 Veysel, bütün ömrü boyunca hep şükrederek yaşadı. Gözlerinin görmemesinden bile şikâyetçi olmadı. İsyan çığlıkları koparmadı. Hayatıyla ilgili bir açıklaması ne kadar dikkat çekicidir: "Acı hayatım var. Fakat ben şikâyetçi değilim. Gözlerim kapanmış dünya bana zindan olmuş. Beni de dünya tanımış. Şikâyetçi değilim müsterihim."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN