Az bilinen Naat-ı Şerifler
Müslümanlar on dört asırdır en güzel örnek olan Resulullah'ı (SAV) övmek için birbirleriyle yarıştılar. Bunun tezahürü olan en güzel formalardan birisi de şiir oldu. İslam edebiyatında naat olarak bilinen tür, Allah Resulü'nü (SAV) övmek için yazılan şiirlerin kapsayıcı ismi oldu. Asırlar boyunca büyük bir emek ve ihtimamla sürdürülen naat geleneği günümüze dek ulaştı. Her Müslüman şairin naat yazmayı kendisi için bir hedef belirlemesi bunda çok etkili olmuştu. Sizler için az bilinen naatları bir araya getirdik.
Giriş Tarihi: 14.08.2024
10:06
Güncelleme Tarihi: 15.08.2024
11:37
Hasan Basri Çantay - Sevdim Seni Hep
Sevdim seni hep canlara cânân diye sevdim Bir ben değ–il, âlem sana kurbân diye sevdim
Ecrâm u felek levh u kalem mest-i nigâhın Dîdârına âşık ulu Yezdân diye sevdim
Mahşerde nebîler bile senden medet ister Gül yüzlü melekler sana hayrân diye sevdim
Aşkınla buhurdân gibi tütmede bu kalbim ensiz bana cennet bile hicrân diye sevdim
Tâ arşa çıkar her gece âşıkların âhı Âsilere lütfun yüce fermân diye sevdim
Doğ kalbime bir lâhzacık ey nûr-ı dilârâ Sevdânı gönül derdine dermân diye sevdim
Bülbül de senin bağrı yanık âşık-ı zârın Feryâdı bütün âteş-i sûzân diye sevdim
Hûriler ezelden beri şeydâ-yı cemâlin Yanmıştı sana Yûsuf-ı Ken'ân diye sevdim
Evlâd u 'ıyâlden geçerek Ravza'na geldim Evsâfını medhetmede Kur'ân diye sevdim
Kıtmîr'inim ey Şâh-ı Resûl kovma kapından Âlemlere rahmet dedi Rahmân diye sevdim
Şeydâ kuluna eyle nazar merhametinle Bir lâhza nazar en büyük ihsân diye sevdim
Muallim Naci – Naat-ı Şerif
Arz-ı ta'zîm eylemez mi âlem-i imkân sana Arz-ı a'zîm etti Allah-ı azimü'ş-şân sana
Nûr-ı imândır nücûmundan dem-â-dem berk uran Âsmân etmiş hezârân kalb ile imân sana
Fazl-ı bî-pâyânının bürhân-ı bî-pâyânı var Var mı ulviyyât içinde olmayan bürhân sana
Hüsn-i Kur'ân'ı görür insan olur hayran sana Dest-i kudretle yazılmış hilyedir Kur'ân sana
Dil esirin olduğu günden beri azadedir Mâsivâya bağlanır mı bağlanan vicdan sana
İbnü'l Emin Mahmud Kemâl İnal – Na't
Ey rûh-i müşahhas ki bütün cânlara cânsın Ağyâre nihânsın dil-i yârâna iyânsın
Bûyundur eden güllere irâs-ı revâyih Rûyinle de mihr ü mehe envâr-feşânsın
Her zerre senin lem'a-i vechinle parıldar Zâhirde fakat mihr-i hafiyyü'l-leme'ânsın
Hüsn-i ezelî âşık-ı hüsn-i ezelindir Bir öyle cemîlsin ki cemallerde nihansın
Aşkındır eden sûret-i hestîyi nümâyân Aşkınla ki âyîne-i imkân ü mekânsın
Dünyâda yere düşmedi gölgen fakat ey nûr Ukbâda rü'ûs-ı beşere sâye-resânsın
Ey nuhbe-i mahlûk-i ahad gelmedi mislin Vallâhi ve billâhi ahîd-i dü-cihânsın
Ümmîd-i kerem etmededir sâlih ü tâlih Sen kân-ı kerem melce-i âfetzede-gânsın
Atf-ı nazar et hâline bîçâre Kemâl'in Bî-çârelere lûtf ile dâim nigerânsın
Ferid Kam – Naat
Bir mislini getirmiş olsaydı kilk-i kudret Beytü'l-kasîd olurdun manzûme-i cihanda Mısrâ'ısın ki sun'un berceste tâ ezelden Ferdiyyetinle kaldın dîvân-ı kün fekânda
Ali Emiri Efendi – Serdar-ı Resûlsün
Ey rûh-ı ümem, aslı kerem, dürr-i mükerrem Ey medrese-i âleme allâme-i â'lem Serdar-ı Resûlsün,güher-i ekmel-i âlem Levlâkenle memdûhsun ey server-i âlem