Bayramı bayram yapan şiir: Süleymaniye’de Bayram Sabahı
Edebiyatımızın destan ruhuyla söylenmiş önemli bir manzumesi de Yahya Kemal Beyatlı'nın "Süleymaniye'de Bayram Sabahı" şiiridir. Tarihle ruhaniyeti birleştiren bu sentez, bilhassa Malazgirt'ten bu yana, Anadolu ve Balkanlara yerleşen milliliğimizin şiiridir. Her okunuşta insanlara uhrevi bir sevinç yaşatan, bayramı bayram yapan şiiri sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 25.05.2020
06:05
Güncelleme Tarihi: 22.07.2021
09:20
Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı Adamış sevdiği Allah`ına bir böyle yapı. En güzel mâbedi olsun diye en son dînin Budur öz şekli hayâl ettiği mîmârînin.
Şair, kendi gök kubbemiz altında dini bir bayramın bütün tarihini ve bütün maneviyatını yaşamaktadır. Karşısında bizim en büyük sanatımız bilinen mimarimizin şaheseri, Süleymaniye Camii vardır. Kanuni Sultan Süleyman'ın gücü ve Mimar Sinan'ın dehasının vücut bulduğu Süleymaniye Camii, 463 yıldır İstanbul'un kalbinde adeta bir mühür gibi durur.
Necati Bey'den "inciler saçan" en güzel beyitler
Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi, Seçmiş İstanbul`un ufkunda bu kudsî tepeyi; Taşımış harcını gâzîleri, serdârıyle, Taşı yenmiş nice bin işçisi, mîmâriyle. Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne, Uhrevî bir kapı açmış buradan gökyüzüne, Taa ki geçsin ezelî rahmete ruh orduları.. Bir neferdir, bu zafer mâbedinin mîmârı.
İstanbul'un Suriçi'nde yer alan üçüncü tepesine , Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan'a inşa ettirildi. Osmanlı dönemi mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan Süleymaniye Külliyesi, İstanbul'da meydana gelen yüzün üzerindeki depreme rağmen hiç hasar görmedi.
Ulu mâbed! Seni ancak bu sabah anlıyorum; Ben de bir vârisin olmakla bugün mağrûrum; Bir zaman hendeseden âbide zannettimdi; Kubben altında bu cumhûra bakarken şimdi, Senelerden beri rüyâda görüp özlediğim Cedlerin mağfiret iklîmine girmiş gibiyim.
Mimar Sinan, camide verilen vaazın duyulması için akustik sistemi üzerinde çalıştı, sesin bir noktadan çıkarak caminin her köşesine eşit şekilde dağılması için çaba gösterdi. Oluşturduğu akustik ile camide hoca konuştuktan 3 saniye sonra sesi en sona geliyor. Usta mimar, bu gayeyle Anadolu'da kullanılan turşu küplerinden içi boş 65 tanesini ağızları aşağıya bakar vaziyette ana kubbenin etrafındaki duvarlara yerleştirdi ve küplerin aralarını da yumurtanın akıyla sıvadı.
Dede Korkut Hikayelerinde insani değerler nasıl yer alır?
Dili bir, gönlü bir, îmânî bir insan yığını Görüyor varlığının bir yere toplandığını; Büyük Allah`ı anarken bir ağızdan herkes Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses; Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi, Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!
Yaklaşık 30'ar tonluk ve dört halifeye adanan 4 fil ayağı, caminin 26,50 metre çapında ve 53 metre yükseklikteki kubbesini taşıyor. Dört minare, Kanuni Sultan Süleyman'ın İstanbul'un fethinden sonraki 4. on şerefe ise Osmanlı'nın 10. padişahı olduğunu simgeliyor.
Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîr`i Ne kadar saf idi sîmâsı bu mü`min neferin! Kimdi? Bânisi mi, mîmârı mı ulvî eserin? Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu, Yüzü dünyâda yiğit yüzlerinin en güzeli, Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli;
Edebiyat dünyasına dair en merak edilen sorular