Arama

Bir hikaye iki şair: Fuzuli ve Sezai Karakoç’un Leyla ile Mecnun’u

Leyla ve Mecnun kıssası, Arap edebiyatının bir mahsulüdür. Onu kaleme alan şairlerce yeni kazanımlar elde eden bu hikâye, gittikçe daha derin manalara bürünmüştür. İran edebiyatından Genceli Nizami ile tertipli bir metin haline gelen kıssa, 16. yüzyılın yetkin isimlerinden biri olan Fuzuli'nin kalemiyle geleneğin en seçkin metinlerinden biri olmuştur. Fuzuli'den yüzyıllar sonra ise Sezai Karakoç, geleneğe yaslanan sanat anlayışının yanında modern anlamda bir Leyla ile Mecnun hikayesi yazmıştır. Peki, farklı çağlara ait her iki metnin birleşen ve ayrışan noktaları nelerdir?

  • 8
  • 17
Fuzuli "Dibace"de eseri neden yazdığını belirtmiştir
Fuzuli Dibacede eseri neden yazdığını belirtmiştir

Fuzuli, eserinin "Sakiname" bölümünde devrinin ve eski devirlerin şiir anlayışını değerlendirmiş, bütün tepkilere rağmen şiirin itibarsızlığını yazacağı bu eserle değiştireceklerini iddialı bir şekilde ifade etmiştir.

"Ol kızlar içinde bir peri zat,
Kays ile muhabbet etti bünyat.

Şehbaz bakışlı ahu gözlü,
Şirin hareketli şehd sözlü."

Fuzuli

"Gökten yerden
Gün ve ay gibi
Alınyazımıza yol gösteren
Tanrı nimeti yıldızlar gibi
Bana gelir Leyla
Leylanın gözleri"

Sezai Karakoç

Sezai Karakoç'un kaleminden en kapsamlı üçleme

  • 9
  • 17
"Bu destanı yaz, bu eski bahçeyi tazele"
Bu destanı yaz, bu eski bahçeyi tazele

Fuzuli, eserinin başlangıcındaki "Sebeb-i Telif" kısmında "Anadolu'dan birkaç zarifin" kendisine "Leyla ile Mecnun, Acem'de çoktur. Türkler arasında bu efsane yoktur. Bu destanı yaz, bu eski bahçeyi tazele" dediklerini ve kendisinin de bu öneri üzerine eserini yazmaya başladığını belirtir.

Fuzuli, eserinin son kısmında yer alan "Kitabın Yazılması" bölümünde, aynı hususu yeniden belirterek eski hikayeyi canlandırma amacıyla yazdığını ifade eder. Şair, "hikayenin Leyla-Mecnun adını aldığında vahdet işaretleri ortaya çıktığını ve vahdette tamamlandığını" belirtmiştir. Bu sebeple eserdeki hakim atmosfer ilahi aşk ve vahdete ulaşma noktasında oluşturulmuştur.

Sezai Karakoç'un şiirlerinde yaşadığı toplumun zarif anlatımları

  • 10
  • 17

"Derler seni, aşka müptelasın,
Biganeler ile aşinasın.

Oğlan acep olmaz olur aşık,
Aşıklık işi kıza ne layık."

Fuzuli

"Kımıldanan dupduru bir suda
Ne engin bir şahittir o
Zaman denen
Şimşeğinde bulutunda
Leylak testisi Leylanın
Sümbül bir özeniş
Hurmada göğeren saçına
Ve yıldırımlar Mecnunun kalbi gibi
Tik-tak canlandırırlar bir saati
O onulmaz saati"

Sezai Karakoç

Türk şiirinin güçlü sesi Sezai Karakoç

  • 11
  • 17
Sezai Karakoç'un Leyla ile Mecnun'u
Sezai Karakoç’un Leyla ile Mecnun’u

Fuzuli'den yüzyıllar sonra modern Türk edebiyatının en önemli simalarından biri olan Sezai Karakoç da yazdığı Leyla ile Mecnun adlı eserinde aynı konuyu işlemiştir. Henüz 19 yaşındayken yazdığı Mona Roza şiiri için "modern anlamda bir Leyla ile Mecnun hikayesiydi", nitelemesi yapılmıştır. Bunun yanında olgunluk döneminde yazdığı Leyla ile Mecnun aşk klasiğini yeniden modernize etmesi, edebiyatın gelenekten nasıl istifade edebileceğini göstermesi bakımından önemlidir.

  • 12
  • 17

"Mensiz çekip ahlar figanlar,
Sahralara düştüğün zamanlar."

Fuzuli

"Bir gün Mecnun açtı gözlerini
Uçsuz bucaksız çölde buldu kendini
Günlerce bilmemişti nereye gittiğini
Ne yaptığını ve ne yediğini
Büyük şokun etkisi altında
Ölü gibi dolaşmıştı şurda burda
Demek onu yine çöl çekmişti"

Sezai Karakoç

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN