Cahit Zarifoğlu'nun hayatına dair bilmeniz gereken 20 ilginç bilgi
Edebiyatımızın zarif şairi Cahit Zarifoğlu tüm hayatını inandığı şeyler uğrunda savaşarak geçirdi. Edebi yeteneğinin dışında inanç özü ile yoğrulmuş fikir dünyasıyla da edebiyatımızda dikkat odağı olmuş isimlerden biri olan Zarifoğlu, 32 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı. Sizler için edebiyatımızın artist şairi hakkında bilmeniz gerekenleri Cahit Zarifoğlu'dan alıntılarla derledik.
Giriş Tarihi: 07.07.2019
09:46
Güncelleme Tarihi: 07.07.2019
16:07
Paris'te bulunan Cemal Süreya'ya bir mektup yazar ve mektubunda "İstanbul'a döndüğünüzde sizinle ev tutup birlikte oturabilir miyiz?" diye sorar. Paris'te bunaltılı bir ruh haliyle yaşayan Cemal Süreya tanımadığı bu genç adamın mektubunun ölçüsüz olduğunu düşünerek cevap vermez.
Ancak Zarifoğlu öldükten sonra kaleme aldığı günlüğünde onunla ve yolladığı mektupla ilgili şunları söylemektedir:
"Cahit Zarifoğlu ölmüş. Bugünün adı bu olacakmış. ... İyi şairdi. İlk şiirleri de iyiydi. (Sezai) Karakoç çevresinden. Daha yüz yüze gelmeden, 1962'de bana, Paris'e bir mektup yollamıştı. Adresimi Sezai (Karakoç)'tan almış. Saklamamışım o mektubu.
Zarifoğlu, o sıra, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öğrenci. Yurtlardan sıkılmış herhal, İstanbul'a dönüşümde, birlikte ev tutup oturmayı öneriyordu mektubunda. Bende bir tuhafım o günler. Bir ölçüsüzlük görmüştüm bu öneride. O ara otuz yaşı dönmüşüm. İyi sayılan bir aylığım var. Ne yani, bu çocuk öğrenci hayat koşuluna mı indirmek istiyor beni?
Dönüşte yeniden tanıştık. Zaman zaman vapurda, yolda, Sezo'nun (Sezai Karakoç) evinde bürosunda rastlaştıkça konuşurduk, (ama her şeyden)…"
Ruhumuzun Batı'dan aldığı lekelerden ancak Allah bizi arındırabilir.
Cahit, Necip Fazıl'ın evinde bir sohbet meclisindeydi. Herkes pür dikkat üstadı dinler ama yerinde duramayan Cahit ayağa kalkar ve evin içinde dolaşmaya başlar. Necip Fazıl'ın kitaplığına bakan, plaklarını karıştıran şair "Aristo"dan sonra ikinci lakabını Necip Fazıl'ın nüktedan sözleriyle alacaktır. Cahit'in evin içinde dolaştığını ve kitapları karıştırdığını gören Necip Fazıl ona şunları söyler: "Yahu burada muhteşem bir konser varken sen notalarla meşgulsün artist."
"Artist" söylemi Nuri Pakdil tarafından da daha sonra tekrar dile getirilecek, Nuri Pakdil "Yedi güzel adam içerisinde en artist mizaçlı kişi Cahit Zarifoğlu'ydu." diyecektir.
Şiirler yazmıştım. Ama şimdi, şiir uzak. Uçuşup duran, üst üste gelip birikmeyen şeyler var içim dolu bunlarla. Biliyorum ki şiir bunlar. Ve şiirin kendindeki huzursuzluk bu.
Zarifoğlu arkadaşlarının hayretle tanık olduğu birçok olay yaşamıştı. Bunlardan birini Rasim Özdenören aktarıyor: "Bir gece Marmara kahvesinde oturuyor, para yok, çay parası da yok. Allah'tan oradaki garson tanıyor kendisini. Cahit bir arkadaş bekliyor, bizleri bekliyor. "Sezai gelmedi, Şuayb gelmedi, Rasim gelmedi…" diyor. Artık kahvenin kapanma zamanı gelmiş ve mecburen çıkmış. Bu kahve Beyazıt'ta, kendisi de o tarihte Suadiye'de oturuyor. Vapurla karşıya geçmesi gerekir. Ayakkabısının burnunu yere vura vura giderken Sultanahmet'e doğru yerde on kuruş buluyor. Biraz daha ilerleyince bir beş kuruş daha buluyor. Biraz daha ilerleyince tekrar bir on kuruş gibi bir şey daha buluyor. İşte o tarihte vapur parasını çıkartıyor, sokakta bulduğu parayla…