Cemil Meriç ünlü edebiyatçıları nasıl eleştirdi?
Cemil Meriç için kitaplar, uygarlığa yol gösteren ışıklardır. Balzac'ı edebiyatta ilk isim olarak kabul eder. Türk ve dünya edebiyatındaki birçok yazarı takip etmiş, ilgi duydukları hakkında yazılar yazmıştır. O, gerektiğinde ele aldığı edebiyatçıları acımasızca da eleştirmiştir. İşte, Cemil Meriç'in kaleminde yer alan o isimler…
Giriş Tarihi: 29.05.2019
14:49
Güncelleme Tarihi: 13.06.2021
12:41
Nâzım Hikmet; "… tanıtıcısı olduğu yeniyi, yeni bir sesle haykıracak, nesirle nazmı karıştırarak, Kitab-ı Mukaddes'in dalgalı ve secili üslubunu hatırlatan bir dil yaratacaktı. Başka bir deyişle hem şiirde, hem düşüncede müceddit. Fikret'in Osmanlıcası, Osmanlıcanın kemali, Yahya Kemal, kuğunun son şarkısı. Nâzım'ın Türkçesi, dilin varabileceği bütün sınırları zorlayan ve daha sonraki nesillere yol gösteren bir Türkçe.
Ne var ki şairi geniş hazırlıklı, soğukkanlı bir düşünce adamı sanmak da yanlış. Sıhhatli bir çocuktu Nâzım. Aşırılıkları, ihtiyatsızlıkları ile çocuk. Ve yalnızdı. Bence Türk şiiri Nâzım'la biter, Avrupaî düşünce Nâzım'la başlar. Paytak, acemi, el yordamıyla ilerleyen bir düşünce. Biraz Heine, biraz Nietzsche, biraz Mayakovski; biraz divan, biraz halk, biraz Fikret, biraz Akif. Ama yine de kendisi."
Cemil Meriç, Nâzım Hikmet'in Türkçeyi çok iyi bildiğini, aruza aşina olduğunu belirtir. Kullandığı nazımda da aruzdan yararlandığını bu sayede orkestralaşan bir vezin kullandığını yazar. "Şiirin kapısını düşünceye açan, heyecanı ile dili ile yerli, kullandığı malzeme ile beşer" olan kökleri tarihin karanlıklarına ve insan ruhunun derinliklerine dayanan bir dünya görüşünü bütün ruhuyla benimseyen; "Nâzım fısıldayan adam değildi. Kalabalıkların uğultusunu duymuş adeta tarihin sesini, tarihin nabız atışlarını dinlemiş adamdı."
Cemil Meriç'e göre; bir davanın kanatlarında yükselen Nâzım'ı Avrupa'da meşhur eden şairliği değil, kavgasıdır. Mücadeleci bir yapısı olan Nazım Hikmet'in eski dostu Peyami Safa ile polemiği de vardır. Cemil Meriç bu durumdan hareketle ikisini kıyasla şu cümleleri yazmıştır: "Peyami Safa - Nazım kavgası da bu trajikomedinin son perdelerinden biri. Nazım, Peyami'ye kıyasla mutlu azınlığın temsilcisidir. Az çok ciddi bir tahsil görmüş, kanlı canlı, yakışıklı bir paşazade. Şımarık, küstah ve bahtiyar. Peyami doğuştan hasta doğuştan yoksul. Nazım, parlak bir kaç manzume yazarak, çevresinin büyük ilgisini fethetmiştir."
Victor Hugo (26 Şubat 1802 – 22 Mayıs 1885)
Victor Hugo, döneminin politik ve sosyal sorunlarını romantizme bağlı bir anlayışla eserlerine yansıtan bir edebiyatçıdır ve Cemil Meriç'in sevdiği Batılı yazarlar arasında yerini alır. Meriç, Hugo'nun bazı metinlerini de çevirmiştir.
Meriç, Cromwell önsözü ile romantizmin ilkelerini ortaya koyan Hugo'yu Klasik Fransızca, Amyot, Rebelais, Montaigne ile Cheteaubriand, Victor Hugo, Honore de Balzac arasında başlayıp biten Fransızcanın yazarı olarak değerlendirir.
Bir vaiz edası bulduğu Hugo'nun sanatkârane üslubunu şu cümlelerle övmüştür: "Sanatkâr yaralarını göz önüne sererek merhamet dilenen bir çanak yalayıcı değildir. Hugo'nun büyülü bir mehtap gibi harabeleri saraylaştıran muhayyilesi en büyük felaketi sevimlileştirebiliyor."
Doğu dünyasına ezelden tutkun olan Hugo, Doğu'da "(…) bambaşka bir şiirin pırıldadığını sezer gibi olmuş. Uzun zamandan beri o kaynaktan içmek, susuzluğunu o kaynaktan gidermek arzusundadır. Doğu'da her şey büyük, her şey muhteşem, her şey bereketli, Ortaçağ'da olduğu gibi."
Meriç, Hugo'nun Doğu karşısındaki tutumunu anlatırken onun zihni yapısı hakkında şu bilgiyi vermiştir: "Hugo, bir orkestra şefi; Doğu düşüncesi, bir nota defteri gibi üstadın önünde. Doğu'yu sever, ama çekingen bir sevgidir bu. Önce Latin'dir Hugo. Bazen yüzeyinde kalır Asya'nın; arada, derinliklerine iner. Ve ürperti duyar: Asya bir dehşet bölgesidir şair için."