Cemil Meriç'in perspektifinden edebiyatımızın önemli simaları
Bir kitaba sığacak düşünceleri tek cümle ile ifade edebilen yazardır Cemil Meriç. Derin bilgi ve birikimiyle yazın dünyasının ruh tahlillerini ortaya koyar. Düşüncelerini, anılarını ve engin kültürünü yansıttığı Jurnal adlı eserinde kendini, yakınlarını, içinde bulunduğu dünyayı yalın bir şekilde değerlendirir. Bu yapıtında Meriç, Doğu ve Batı'dan birçok önemli yazar ve düşünce adamlarını anlatarak onlar hakkında tahliller yapar. Cemil Meriç'in Jurnal'de bahsettiği 7 yazara ve değerlendirmelerine yakından bakalım.
Giriş Tarihi: 13.06.2021
17:49
Güncelleme Tarihi: 12.12.2021
12:43
Sesli dinlemek için tıklayınız.
🔸Cemil Meriç'i en çok etkileyen tarihçilerden biri Ahmet Cevdet Paşa'ydı. Eserlerinde ondan övgüyle bahsetse de zaman zaman eleştirmeyi ihmal etmedi. Cevdet Paşa'nın yabancı dil bilmeyişini bir facia olarak görür ki bunu birçok kez dile getirdi.
🔸"Tarih-i Cevdet" adlı 6 ciltlik eserini ise abide olarak gördü. Jurnal'de, Batı tarihçilerini daha önce okuduğu için Cevdet Paşa'nın emeğini fark edemediğinden yakındı. "Cevdet Tarihi'ni de Reyhaniye'de görmüştüm. Ona da çok sonra sahip olabildim. Okumaya teşebbüs ettim. Fakat arada Batı tarihçilerini tanıdığım için değerini anlayamadım. Parça parça karıştırmak ve ukalaca tenkitlerle sahifelerini kirletmekle yetindim. Sonra, Paşa'ya tekrar dönecek ve o büyük gayreti yeniden değerlendirmeye çalışacaktım. Şahnamecilerin, vakanüvislerin karaladığı metotsuz kâğıt tomarlarına kıyasla gerçek bir abideydi Cevdet Tarihi."
🔸Cemil Meriç'e göre Ahmet Cevdet Paşa aynı zamanda yobazlığa düşman, irfana âşık bir şairdi . "Paşa, ağır başlı, dürüst bir medreseli. Batı'ya aşık, fakat Doğu'dan kopamıyor. Şiirlerinde kendisi yok. Coşmaktan, ölçüyü kaçırmaktan utanıyor gibi."
🔸Cevdet Paşa'nın kendi kendini tashih etmekten kaçınmaması, usta yazarın dikkatini çeken başka özellikleriydi. "Cevdet Paşa'nın edebiyatımızda soyu devam etmez. O, medresenin kemali ve son sözüdür."
(x) 📚Köksüzlüğü kabul etmeyen bir modernleşmeci Ahmet Cevdet Paşa
🔸Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Huzur, Beş Şehir gibi klasikleşen kitapların yazarı Ahmet Hamdi Tanpınar, Meriç'in Jurnal'inde bahsettiği yazarlardan bir diğeriydi. O, usta kalemi son edebiyat tarihçisi olarak görüyordu.
🔸Cemil Meriç'e göre Tanpınar "tefekkür kazanında yeni bir terkip yapmaya çalışan ve satıhtaki köpükleri boyuna üfleyen daha sabırlı, daha geniş nefesli, daha az parlak, fakat çok daha metin bir üslupçu" ydu.
(x) 📚 İlginç bilgilerle Ahmet Hamdi Tanpınar
🔸Tanpınar'ın önemli eserlerinden biri olan "On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı"nı "bütün derme çatmalığına rağmen ziyaretçisi olmak gereken bir mabet" olarak tanımlardı.
🔸 Yazar Jurnal'de, Tanpınar'ın eserlerini oluştururken sarf ettiği özenden bahsederken kaleme aldığı cümleleri birçok kez düzelttiğini, realitenin bütününe önem verdiğini belirtir: "Cümleler çok defa düşünce bayırını güçlükle tırmanıyor. Yazar kendi kendini tamamlamaya, düzeltmeye, malzemeyi yeniden kazana atmaya, madeni tekrar eritmeye, hülasa realiteyi bütünü ile kucaklamaya, bütünü ile şekillendirmeye namuslu bir gayret harcıyor."
🔸Cemil Meriç, Peyami Safa'dan titiz, ciddi bir fikir ve edebiyat adamı olarak söz eder.
🔸 Peyami Safa'yı Batılı yazarlarla karşılaştıran Meriç, onun Emmanuel için bir rakip olduğunu belirtir. Safa, daha metotlu, derine inen ve nüanslı bir zekâydı. "Peyami üsluptur, nüanstır." diye de ekler.
🔸Meriç'e göre fetret devrinde yetişen bir gazeteci olan Safa "Acılarıyla tecessüsleriyle yalnız. Sevdiklerinin anlayışsızlığı yüzünden, sevmedikleriyle yol arkadaşlığı yapmak zorunda kaldı. O coşkun zekâ, herhangi bir kilisenin, herhangi bir 'izm'in emrine girmeyecek kadar serazattı. Ömür boyu hakikati aradı. Çağının ve çevresini aşan dev bir tecessüs" tü.
(x) 📚 Peyami Safa hakkında bilinmeyen 10 detay
🔸 Jurnal'de belirttiği üzerine Safa, özgün bir edebiyatçıydı. "O, işittiklerini papağan gibi tekrarlamaktan zevk almayan tek çağdaştı."
🔸 Peyami Safa, birçok meslektaşından daha büyüktü. "Düşünce tarihi, edebiyat tarihi bakımından Türkiye'de iki isim var. Romancı olarak Peyami ve Yakup."
🔸Meriç, Peyami Safa'nın bütün tezatlarıyla, zaaflarıyla, insanlarıyla küçüklük ve büyüklükleriyle ele alınması gerektiğini belirtir.
◼◾▪ Cemil Meriç ile Peyami Safa'nın arasında benzerlikler olduğu söylenebilir. Her iki yazar da kendi kendini geliştirdi ve yabancı dile hâkimdi.
🔸 Cemil Meriç için önemli isimlerden biri de Süleyman Nazif'ti. Nabi'ye, Fuzuli'ye, Nedim'e olduğu kadar Nazif'e de hayrandı.
🔸 Ona olan hayranlığını "müpheme, kavranılamayana karşı duyulan garip bir sevgi" olarak tanımlardı.
🔸 Esasında Meriç, Süleyman Nazif'i Tarık Mümtaz vasıtasıyla tanıdı. Bunu "Kitaplarından önce, efsanesiyle karşı karşıyaydım" diyerek anlattı Jurnal'de. Tarık Mümtaz'ı ise Nazif'in avam için yapılmış bir baskısı olarak gördü. "Daha sığ, daha tek boyutlu. Bir nevi cep baskısı."
(x) 📚 Fransızlara 100 yıl önce inen tokat gibi yazı: Kara Bir Gün
🔸Cemil Meriç, yazı üslubuna yön veren isimlerden biri olarak gösterdi Süleyman Nazif'i. "Türk nesrine haysiyet ve asalet kazandırmak için ruhunun bütün melekelerini seferber eden o gümrah kalemden zamanımızın zavallı zekâlarına kalan tek miras üç beş nükteden ibaret. Nazif'i anlatmak, kime ve niçin?"
🔸Ona göre Nazif, Türk nesrinin en büyük ve en uğultulu sesiydi. "Türkçenin Türkçe olmaktan çıktığı bir zamanda" dünyadan ayrıldı. O devirden sitem ederken Meriç, Nazif'in edebiyata ve yazarlara olan katkısını şöyle anlattı:
"Bir zamanlar Türkiye'de bir edebiyat cumhuriyeti vardı. Medeniyet demek, mertebeler dizisi demek. İnsanlar birbirini severlerdi. Nazif için, Abdülhak Hamit, Türk şiirinin, Türk düşüncesinin, bir kelime ile soyumuzun yetiştirdiği en büyük insandı. 1927'lerde Nazifperestler de az değildi. Cenap'tan Tarık Mümtaz'a, Fazıl Ahmet'ten Ahmet Haşim'e kadar bir sürü yazar Batarya ile Ateş müellifine hayrandılar. Çünkü edebiyat diye bir değere inanıyorlardı."
◼◾▪ Meriç'e göre günümüz gençliği 'Nazif'leri anlamadığı için zayıftır.
🔸 Cemil Meriç, Refik Halit'i henüz liseye giderken Şam'da çıkan "Musavver Sahra" adlı dergiden tanıdı. Ona göre Karay, nesir sanatının gerçek temsilcisiydi. "Refik Halit, hecenin en usta şairleri kadar ahenkli yazıyordu: Tazeydi, samimiydi ve mükemmeldi. Nesrin de, edebiyatın gür ve ihtişamlı bir kolu olduğunu Refik Halit'ten öğrendim. Refik Halit, kaynaktan fışkıran bir su gibi berraktı."
🔸 Dilin güzelliğini de ondan öğrendiğini belirtir: "Günün birinde, "Sakın Aldanma, İnanma, Kanma" karşıma çıktı. Yasak bir içkiyi yudumlar gibi okudum sonuna kadar. Ana dilimin bu kadar güzel olabileceğini düşünmemiştim. Sonra Musavver Sahra'nın Susamış Yolcu'suyla tanıştım. O da bir başka üslup sihirbazı idi. Daha yapmacık, daha şatafatlı, daha sıkıntılı bir üslup. Edebiyat hocam da aynı dünyanın adamı idi. Kader, bu bir avuç insanı beni yetiştirsinler diye imparatorluğun ücra bir köşesine sürüklemişti sanki."
(x) 📚 Edebiyatın onarıcı gücüyle dostluklarını koruyan Refik Halit ve Yakup Kadri
🔸 Günün birinde Refik Halit'in, Cemil Meriç'in okuduğu liseye hoca olarak geleceği söylentisi yazarı heyecanlandırmış hatta kendisine göndermek için bir manzume de yazmıştı:
"Bir ara Refik Halit'in de, okuduğum liseye hoca olarak geleceği söylendi. Gerçekleşmeyen bu haber gecelerce heyecan içinde yaşattı beni. Göndermeğe cesaret edemediğim (iyi ki cesaret edememişim) bu manzume şöyle başlıyordu:
"Ey baht-u tahta yan bakan üstad-ı ruzigâr Ey rehber-i münevver-i firdevs-i iştihar Dinle bu gamlı şairi lütfen, tenezzülen Duydu bu şi'ri yazmağa kalbî bir ıstar"
Refik Halit, defalarca Antakya'ya geldi. Ama hiçbir zaman karşılaşamadık."