Cengiz Aytmatov'un bilinmeyenleri
Kırgız Edebiyatı denildiğinde aklımıza gelen ilk isim, 20'inci yüzyılın önemli yazarlarından olan Cengiz Aytmatov'dur. Aytmatov, ortaya koyduğu eserlerle dünya edebiyatında tartışılmaz bir yer edinmiş; Türk kültürünün zenginliğini ve geleneklerini, satırlarıyla ilmek ilmek işleyerek dünyaya anlatmıştı. Kaleme aldığı Al Yazmalım, 70'li yıllarda filme uyarlanmış ve Türk sinemasının başyapıtlarından biri olmuştu. Vefatının 10'uncu yılında, 80 yaşında hayata gözlerini yuman Aytmatov hakkında pek bilinmeyenleri sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 10.06.2018
18:07
Güncelleme Tarihi: 10.06.2018
18:58
BABASI KURŞUNA DİZİLMİŞTİ
12 Aralık 1928 tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan'daki Talas eyaletinin Şeker köyünde doğdu. Babası Torekul Aytmatov, Sovyet Kırgızistan'ında seçkin bir devlet adamıyken 1937'de Türklüğü ve Türk birliğini desteklediği için tutuklandı ve bir daha haber alınamadı.
İçlerinde dönemin Kırgızistan başbakanının da bulunduğu 137 kişiyle birlikte 1938'de kurşuna dizildi ve Kırgızistan'da Çön Taş denilen yerde, eski tuğla fabrikasına gizlice gömüldüler. Bir Tatar kızı olan annesi tiyatro aktristiydi.
Aytmatov'un çocukluğunu en çok etkileyen kişilerden biri, babaannesi Ayımkan'dı. Yazarın babaannesi, Kırgız gelenek göreneklerine bağlı bir hanımdı ve halk türkülerini, ağıtları, masalları çok iyi bilirdi. Aytmatov babaannesi Ayımkan'ın masallarını ve türkülerini dinleyerek büyüdü.
ÇOCUKLUĞU KOLHOZLARDA GEÇTİ
Cengiz Aytmatov'un çocukluğu, Ekim devriminin Kırgızistan'ın dağlık yörelere ulaştığı, sistemin yeni yeni bu bölgelere yerleşmeye başladığı yıllara rastladı. Yeni düzene ayak uydurmaya çalışan genç kuşak da, toplumdaki yerlerini almak zorundaydı ve genç Aytmatov, bu dönemde kolhoz tarlalarında çalıştı.
CEPHEDEKİ ÖLÜM HABERLERİNİ O VERİYORDU
Yetişkin nüfusun savaşta olmasından dolayı, gençlerin çalışması gerekiyordu. Aytmatov da henüz on dört yaşındayken Rusça okuyup yazabildiği için köyündeki sekreterlikte tarım makinelerinin sayımı, vergi tahsildarlığı gibi işlerde çalıştı.
Okuma yazma bildiği için, cepheden gelen ölüm haberlerini ailelere iletme görevi de ona verilmişti. Anlattığına göre, en zor görevlerinden biri, savaşta çocukları veya eşleri ölen kişilere yakınlarının ölüm haberini vermekti. Aytmatov, sonraki yıllarda kaleme aldığı eserlerinin pek çoğunda savaşın acımasızlığını, soğukluğunu daha çok cephe gerisindekilerin yaşadıklarıyla anlatacaktı.
GORKİ ENSTİTÜSÜNDE BİR ZOOTEKNİSYEN
Savaşın ardından, Şeker Köyü'nden Kazakistan'a giden Aytmatov, Cambıl Veterinerlik Teknik Yüksekokulu'nda okudu. Buradan sonra Bişkek'e giderek Frunze Tarım Enstitüsü'nde eğitimine devam etti.
Daha sonra, Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü'ne geçen Aytmatov, yazmaya 1952'de "Pravda" gazetesinde başladı. Yazdığı eserlerle üne kavuşmasının ardından, 1957 senesinde Sovyet Yazarlar Birliği'ne üye olarak kabul edildi.
Povesti Gori Stepey (Dağlar ve Steplerden Masallar) adlı öykü kitabıyla büyük ün kazandı. Bu eseri, 1963'te Lenin Ödülü'ne lâyık görülerek, aynı zamanda en genç Lenin Ödüllü yazar oldu.
YÜZ YÜZE ROMANINDAKİ KARAKTERLER GERÇEKTİ
Cengiz Aytmatov'un savaş trajedisini anlatan en çarpıcı eseri, 1957 tarihli Yüz Yüze adlı romanıdır. Otobiyografik bir eser olarak nitelendirilebilecek özelliklere sahip olan Yüz Yüze romanındaki karakterler gerçektir ve savaştan kaçan kendi köylüsü olan İsmail'in öyküsünü konu almıştı.
"Bu katliamdan ancak kendini koruyanlar sağ çıkar… Rüyamda bile görmediğim, ata-babalarımın bile görmediği dünyanın öbür ucundaki savaşa neden gideyim. Ne olursa olsun, kendi ayağımla ölüme gidemem, yaşanacak bir günlük ömrüm kalmışsa, onu evimde, istediğim gibi yaşayarak geçiririm."