Arama

Cengiz Aytmatov'un kaleminde savaş izleri

Bozkırın bilge kalemi Cengiz Aytmatov, yalnız Kırgız edebiyatını değil tüm Türk edebiyat dünyasını da etkilemiş önemli bir isimdir. Yaşadığı dönemde adeta bir çığır açan Aytmatov, toplumu yakından ilgilendiren konulara değinmesiyle günümüzde dahi adından sıkça söz ettiren bir yazar olmayı başarmıştır. O, bilhassa İkinci Dünya Savaşı'nda halkın yaşadığı acılardan bahseder ve bunu da bir görev bilinciyle yapar. İşte, yazarımızın Toprak Ana, Cemile, Gün Olur Asra Bedel adlı eserlerinde savaş izleri....

KARA KAGAZ: CENGİZ AYTMATOV

🔸 Cengiz Aytmatov, okuma yazmanın yanında Rusça da bildiği için Şeker köyünde, kolhoz memurlarından biri olur. İlerde oldukça usta bir yazara dönüşecek olan isim, o dönemler ciddi sıkıntılara ve baskılara maruz kalır..

🔸 Kendisine "Kara kagaz" yani "kötü haberci" manasına gelen bir görev verilir ve bunu yapmak zorundadır. Savaşta kimin yakını öldüyse Cengiz, o kişinin evine gider ve acı heberi ulaştırır. Daha evlerine ulaşmadan onu görenler, acı bir haberin olduğunu anlayıp ağıtlar yakmaya başlar.

🔸 Küçükken omuzlarına bindirilen bu ağır yük yüzünden insanlar onu herhangi bir yerde gördüklerinde yollarını değiştirir. Bu durum onun hayatında yine acı dolu hatıraların doğmasına sebep olacaktır.

SESSİZ AĞLAYIŞLAR

🔸 O, kara kagaz olduğu yıllardaki duygularını şu cümleleriyle ifade eder:

"Üzerinde birkaç satırlık yazı vardı. Alçak sesle okur, Kırgızcaya tercüme ederdim. Sonra sessizlik. Arkasından, yamaçlardan kopup aşağıya doğru yuvarlanan taş parçalarını hatırlatan bir iç geçirme duyulurdu. Hiç suçum olmadığı halde gözlerimi kaldıramazdım… Burada annenin boğuk takatsiz ağlayışı kısa hıçkırıklara karışır, onu da sessiz ağlayış takip ederdi."

🔸 Eserlerinde savaş konusuna oldukça sık yer veren yazar, halkının ne kadar güçlü olduğundan bahseder. Çünkü onlar hem bir yandan yakınlarını kaybetmiş olmanın verdiği acıyla hem de düşmanlarla savaşıyorlardır...

Cengiz Aytmatov'un kaleminden bozkır

HALKININ ACISINI YAZMAK

🔸 O yıllarda on dört yaşında olan Cengiz, savaşın verdiği ızdırap dolu anları şu cümlelerle ifade eder:

"Çocukluğumda, hayatı parlak ve gizli manalar ifade eden tarafı ile tanımıştım; fakat şimdi karşımda haşin, korkunç, kabuğunu değiştirmiş, elemli ve kahraman gibi duruyordu. "

🔸 İlerleyen zamanda savaşların olmadığı bir dünyayı düşleyen Aytmatov, en büyük arzusunun halkının savaşta çektiği zulmü, sıkıntıyı yazılara dökebilmek yani bir roman yazabilmek olduğunu söyler.

CEMİLE VE GÜN OLUR ASRA BEDEL ROMANLARINDA SAVAŞ İZLERİ

🔸 Roman yazmaya 1950 yılından sonra başlayan Aytmatov, eserlerinde çoğunlukla "savaş" merkezli konuları ele alır. Bilhassa Cemile ve Gün Olur Asra Bedel adlı romanlarında savaş yıllarını ve o dönemde kadınların çektiği sıkıntıları anlatması bakımından önemlidir.

🔸 Yazar, Cemile isimli romanında, erkeklerin cepheye gitmesiyle bütün işleri kadınların devraldığından bahseder. Bütün zorluklara göğüs germek zorunda kalan anneler, belleri bükülerek tren istasyonlara tahıl çuvalları taşımaktadır.

Türklerin ilk kadın generali: Kurmancan Datka

TOPRAK ANA'DA SAVAŞ İZLERİ

🔸 Toprak Ana adlı eserinde, romanın kahramanı Tolgunay, Toprak Ana ile savaş hususunda dertleşir. "Söyle bana Toprak Ana, gerçeği söyle: insanlar savaşmadan yaşayamazlar mı?"

🔸 Oysa dünya var olduğu günden beri insanlar bildikleri ya da bilmedikleri pek çok sebepten ötürü savaşmışlardır. Toprak Ana Tolgunay'a şöyle cevap verir:

"Nice milletler savaş sonunda yok olup gittiler, nice şehirler yanıp kül oldu ve toprak olarak üzerimde insan ayağının izini görmek için yüzyıllarca beklediğim çağlar oldu. İnsanlar ne zaman bir savaş başlatacak olsalar, onlara şöyle diyordum: 'Durun! Birbirinizi öldürmeyin!..."

🔸 "Durun, birbirinizi öldürmeyin!" bu söz aslında Aytmatov'un çocukluğundan beri içindeki savaşa karşı olan tavrını ve iç muhasebesini yansıtan bir cümledir...

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN