Çok yönlü bir şair portresi: Mehmet Akif Ersoy
İstanbul Fatih'te Kur'an-ı Kerim ruhuyla yoğrulmuş manevi bir iklimde yetişen Mehmet Akif Ersoy'un düşünce dünyası ve eserleri, mutlak hakikatin terennümleriyle şekillendi. Kaleme aldığı eserleriyle milli kültürümüzü ve değerlerimizi İslami perspektiften ayrılmadan yorumladı. Peki, günümüzde çok sevilen ve hakkında binlerce söz söylenen İstiklal şairimizi ne kadar iyi tanıyor ve anlıyoruz? Yazar Mustafa Özçelik, Muhit Kitap'tan çıkan "Bir Hisli Yürek Mehmet Akif Ersoy" isimli eseriyle bu soruları yanıtlıyor. Gelin Özçelik'in kitabı üzerinden Akif'e doğru bir yolculuğa çıkalım...
Giriş Tarihi: 10.02.2021
15:31
Güncelleme Tarihi: 27.12.2022
12:16
Sesli dinlemek için tıklayınız.
📌Yaşamı boyunca birçok makale, deneme yazmış olsa da Akif denilince akla ilk olarak şairliği ve şiirleri gelir.
📌Batı tesiri altına giren edebiyatımızda Akif, sesiyle var olabilen bir sanatçıydı. Klasik şiirin bütün inceliklerine ve anlam dünyasına aşinaydı. Aynı zamanda döneminin edebiyatına da hakim olan Akif, entelektüel birikimi sayesinde devrinde özgün bir edebiyat oluşturmayı başardı.
📌Geç sayılabilecek yaşlarda şiirlerini yayımlayan Akif, aslında şiir yazmaya erken yaşlarda başlamıştı. Özçelik, Akif'in asıl şiir kimliğini Meşrutiyet'ten sonra bulduğunu söyler . Bu dönemden sonra "Milli şair, İslam şairi" özelliğini kazandığını ifade eder.
➡ Özçelik kitabında şairin edebi anlayışına özelde ise sanatındaki gerçekçi tutumuna değinir. Özçelik'e göre edebiyatımız Akif'le beraber "milli, hakiki ve insani" bir anlayışına yönelmiştir. Nitekim Akif'in; "Kendimi milletimin huzurunda gördüğüm günden beri sanattan ziyade cemiyeti düşünmek istedim." ifadeleri bu durumu açıklar niteliktedir.
AKİF’İN ŞİİRİ BİR HAKİKAT TERENNÜMÜYDÜ
➡ Akif'in şiirinin başarısı gerçekçilik ve samimiyeti en saf biçimde vermesinden kaynaklandığı düşünülür. Sezai Karakoç, Akif'in şiirini; "Türk edebiyatında, Akif kadar, hayatı şiire ve şiiri hayata sokmuş şair yoktur." ifadeleriyle tanımlar.
📌Akif'in şiirindeki realist unsurlar, sanat gayesinin bir tezahürü olarak karşımıza çıkar. Peki, Batı menşeli bir akım olan realizmle Akif'in yapmak istediği yalnızca gerçeğe en yakın tasvirleri sunmak mıydı?
Realizmin ilkeleriyle örtüşen ve söz gelimi bu akımın mottosu sayılan Stendhal'ın "Roman, yol boyunca sokağa tutulan bir aynadır." cümlesiyle, Akif'in şiir gayesinin ne kadar örtüştüğüne bakmak gerekir.
➡Akif'in şiirinde yapmak istediği yalnızca kuru bir "aynılık" vermek değildi. Akif, büyük bir hakikatin peşindeydi, işte şiiri de bu hakikati en doğru biçimde vermeliydi. Bu sebeple; "Sözüm odun gibi olsun hakikat olsun tek..." dizesini kaleme aldı. Akif'in şiiri bir hakikat terennümüydü. İçerisinde yalnızca gerçekçi tasvirleri barındıran sığ bir realizm anlayışıyla örülü değildi.
📌Yazar Özçelik'in önemle üzerinde durduğu mevzulardan biri Akif'in düşünce dünyasıdır. Özçelik'e göre; "Safahat bir şiir kitabı olmakla beraber, daha çok fikirler külliyatıdır."
📌Özçelik, Akif'in Düşünce Dünyası ismiyle açtığı ayrı başlıkta şairin İslamcılık fikri eksenindeki görüşlerine yer verir. İlk etapta İslamcılık hakkında okura fikir sunan Özçelik, sonrasında Osmanlı'nın içinde bulunduğu zor koşullarına dair Akif'in düşüncelerini aktarır.
📌Akif ve onun gibi düşünen aydınlar, İslamcılık akımı bağlamında geride kalmamızın sebebini İslam'da değil bilakis İslam'dan uzaklaşmada buldular. Osmanlı'nın içine düştüğü felaket Kur'an-ı Kerim'den ve sahih İslam kaynaklarından uzaklaşmaktı…
📌Özçelik'in ifade ettiğine göre Akif ve arkadaşları; "Batıcılara cevap olarak Müslümanlığın ilerlemeye mani olmadığı fikrini temellendirdiler. Osmanlı için bir tehdit oluşturmaması amacıyla fırkacılığa ve kavmiyetçiliğe karşı çıktılar."
➡ Ortak bir İslam çatısı altında toplanmayı ön gören Akif, toplumları ayrıştıran ve tehdide dönüşen kavmiyetçilik fikrine kesinlikle karşı çıktı. Sırat-ı Müstakim dergisinde yayımlanan şiirlerinde ve yazılarında bu konuyu işleyen Akif, İslam düşünürlerinden tercümeler yaptı. İşte Akif, Osmanlı'nın zor yıllarında İslam'ın tek çare olduğunu düşünerek kalemine iyice sarıldı ve bu fikri için büyük mücadeleler verdi.
Sezai Karakoç'un gözünden Mehmet Akif'in şiiri
AKİF'İN KUR'AN MERKEZLİ YAŞAM VE SANAT ANLAYIŞI
📌Kur'an'ı şiirlerinin asıl kaynağı haline getiren Akif, şahsi hayatında Kur'an merkezli bir yaşamı ön görüyordu. Bu sebeple çağının problemlerine Kur'an-ı Kerim'e sarılarak çözümler üretmeye çalıştı.
📌Nitekim Akif'in yaşadığı dönemlerde de toplum, birtakım hurafe ve bidatlere bulaşmıştı. Akif böyle bir ortamda çözümü, Kur'an-ı Kerim'e ve sahih kaynaklara eğilmekte buluyordu. Bu konu bağlamında da Akif'in; "Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı/ Asrın idrakine söyletmeliyiz İslamı..." dizeleri büyük önem arz etti.
“ASRIN İDRAKİNE İSLAM’I SÖYLETMEK” NE İFADE EDİYORDU?
📌Akif'in; "Asrın idrakine İslam'ı söyletmek..." ifadesindeki kastı, bu dünyayı tamamen öteleyen düşünce anlayışına bir tepkiydi. Ünlü şaire göre din, içinde bulunduğumuz dünyaya cevap vermeli, hayatımızın her alanında bize yol gösterecek bir konumda olmalıdır.
Müslümanca yaşamak, dini, dünya hayatıyla bütünleştirmekle gerçekleşir. Bu noktada geleneklere sorgulamadan körü körüne bağlı olmayı da reddeder. Oysa Kur'an merkezli bir yaşamın esas alınması Akif'e göre kurtuluşun tek çaresidir.
➡ Bidatlara, hurafelere boğulmuş toplumsal din anlayışının karşısında olan Akif, bu sebeple İslam'ı asrın idrakine söyletmek istiyordu. Akif'in bu düşüncesi çoğunlukla çağdaşları tarafından yanlış anlaşılmış hatta dinde reform yapmak istiyor gerekçesiyle bazı kesimler tarafından söz gelimi "zındık" ilan edilmişti.
En çok sevilen 10 Mehmet Akif Ersoy şiiri