Dini modernleşme ekseninde oluşan dergi: İslam Mecmuası
İktidarda bulunan İttihat ve Terakkî Fırkası'nın ittihâd-ı İslâm siyasetinden vazgeçerek onun yerine resmî politika olarak Türkçülüğü benimsediği devrede çıkmış olan İslâm Mecmuası dergisi, I. Dünya Savaşı'nın ağır şartlarından etkilenmesine rağmen yayımını sürdürdü. İlk sayılarında belirttiği amaçlarından da hiç ayrılmadı. Osmanlı Devleti içinde Türkçülük ve milliyetçilik fikirlerinin ortaya çıkmasında ve belli bir sisteme bağlanmasında rol oynadı. İslam Mecmuası sahasının uzmanı bir ekip tarafından (İlhami Danış-Mustafa Göleç-Ömer Faruk Köse) Latin alfabesine aktarılıp yeniden yayımlandı.
Giriş Tarihi: 04.04.2019
09:32
Güncelleme Tarihi: 04.04.2019
09:45
DERGİ NE ZAMAN YAYIMLANMAYA BAŞLADI?
Halim Sâbit'in idaresinde on beş günlük olarak 30 Kânûnusânî 1329 - 30 Teşrînievvel 1334 (12 Şubat 1914 – 30 Ekim 1918) tarihleri arasında, altmış üç sayı olarak yayınlanmış olan ve dönemin en önemli din sosyolojisi kaynaklarından birisi durumunda olan İslâm Mecmuası'dır.
İslam Mecmuası, İkinci Meşrutiyet'in ilandan sonra belirgin bir şekilde ortaya çıkan fikir akımlarından Türkçü düşünce ve İslamiyet'i bağdaştırma amacı güden İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin finanse ettiği bir yayın organıdır. Onu dönemin İslamcı dergilerinden ayıran özellik, millet kavramı ile İslami düşünceyi birlikte ele alması ve İslamiyet'in sosyal yönü ve fonksiyonuyla ilgili meselelerde yoğunlaşmasıdır.
DERGİNİN YAYIMLANMA AMACI NEYDİ?
Derginin yayımlanış amacı, "dinli bir hayat, hayatlı bir din" düsturuyla ve her sayının arka kapağında yer alan, "İslâm Mecmuası, büyük Allah'ın yardımına dayanarak kalplerdeki fıtrî din ve iman hissinin inkişafıyla neşv ü nemâ bulmasına, din ve milliyet fikirlerine canlı, münevver bir cereyan verip Müslümanlık âlemi için mesut bir hayat hazırlamaya çalışacaktır" cümleleriyle açıklanır.
Kazanlı Halim Sabit'in (Şibay) idaresinde on beş günlük olarak 30 Kânunusâni 1329 - 30 Teşrînievvel 1334 (12 Şubat 1914 - 30 Ekim 1918) tarihleri arasında yayımını sürdüren dergi altmış üç sayı çıktı. Başlangıçta otuz iki sayfa iken savaş yıllarının maddî sıkıntıları dolayısıyla daha sonra hacmi on altı, bezen de sekiz sayfaya indirildi.
DERGİNİN HER SAYISINDA NELER VARDI?
Derginin her sayısında Kur'ân-ı Kerîm'den âyetler ve bunların tercüme ve tefsirleri yer almaktadır. Dergide yer alan diğer konu başlıklarından bazıları şunlardır: "Fıkıh", "İctimâiyat", "İslâm İctimâiyatı", "Kelâm", "Ahlâk", "Tasavvuf", "Hutbe", "Din Felsefesi", "Tarih", "İslâm İntibahı", "İslâm Kadını", "İktisat", "İslâm Havadisi". İslâm Mecmuası'nda yer alan makalelerin genelinde "örf", "hurafe", "ıslahat", "teceddüt", "terakki", "ictihâd", "ictimâ", "usûl-i fıkıh" gibi kavramlar anahtar rol oynamaktadır.
Derginin yazar kadrosunda başta Halim Sabit olmak üzere çoğu geleneksel eğitiminin yanı sıra modern öğrenimini de almış olan M. Şerefettin (Yaltkaya), Mansûrîzâde Said, M. Şemsettin (Günaltay), Ziya Gökalp, Mahmud Esad, Mûsâ Kâzım, Ahmet Agayef (Ağaoğlu), Mûsâ Cârullah, Rızâeddin Fahreddin, Abdürreşid İbrahim, Bereketzâde İsmâil Hakkı, Ispartalı Hakkı, Besim (Atalay), Bursalı Mehmed Tâhir, Köprülüzâde Mehmed Fuad, Aka Gündüz, Ömer Seyfeddin gibi isimler yer aldı.
Mecmuada İslâm hukukuna geniş yer verilmiş, ictihad ve icmâ hususunda bilhassa Halim Sabit'in konunun önemini ortaya koyduğu bazı makaleleri tartışmalara yol açtı. Ziya Gökalp de din, ahlâk ve eğitim konuları yanında İslâm hukukunu sosyal açıdan inceleyerek "içtimâî usûl-i fıkıh" adıyla yeni bir metot geliştirmeye çalıştı.
İzmirli İsmail Hakkı Sebîlürreşâd'da, Gökalp'in dini sosyal vicdana ve sosyal kurallara dayandırmaya yönelik fikirlerine karşı çıktı. Ziya Gökalp'in bu konudaki diğer makaleleriyle ortaya koymak istediği tez ise sosyoloji ile fıkıh arasında bir çatışmanın bulunmadığıydı. Halim Sabit ile Mustafa Şeref'in yazıları da bu görüşü destekler mahiyetteydi.