Distopyada delilikten veliliğe: Ayşe Şasa’nın göz ardı edilen Şebek Romanı
Senarist ve yazar kimliği ile tanıdığımız Ayşe Şasa, Türk edebiyatında özellikle yaşam öyküsüyle ilgi çeken yazarlar arasında okuyucuya göz kırpar. İbnü'l Arabi'nin "Füsusu'l-Hikem" adlı eserini okuduktan sonra ateist ve Marksist bir çizgiden İslâmi çizgi dairesine giren Şasa'nın Şebek Romanı isimli romanı, yaşam öyküsü ve yaşadığı dönüşümden derin izler taşır. Distopik kurgusuyla oldukça nitelikli bir roman olmasına rağmen Türk edebiyatında hak ettiği ilgiyi göremeyen Şebek Romanı'nı yazarın vefatının 6. yılında sizler için irdeledik.
Giriş Tarihi: 09.12.2019
16:38
Güncelleme Tarihi: 13.12.2020
13:16
Romanın beğeni ve ruhsal durumlarına göre adlandırılan kahraman kadrosu
Romandaki kahraman kadrosunda, yeni düzen hakkında tez yazan felsefe asistanı Melankolik Amadeus, Şizoid Re-Re, Manyak Arşimed, Batın Baba, Şebek Anne, Leopar Baba gibi isimler yer alır. Bu ütopik ülkede kişiler beğenilerine veya ruhsal durumlarına göre adlandırılmış. Melankolik Amadeus'un sürekli melankolik bir hava içinde olması, Şizoid Re-Re'nin "kurşun renkli bir kimliksizlikle " hemhal ruhsal durumu buna örnek teşkil eder.
Romandaki şahıslar, "Korkunun, kaosun, provokasyonun hüküm sürdüğü, her daim alarmlarla sarsılan, eski adıyla Viyana yeni adıyla XB21 denilen o korku şehrinde, 2075 yılının felsefe asistanı, haz düşkünü tembel Amadeus… Evinin mahzenine indiğinde âlemi seyreden, yeryüzünde âlemin kendisini seyrettiği Manyak Arşimed.. Şebeklerin memleketlerini film platosu yapmaya çalıştığı ve memleketlerine kartpostal hasret duyan Z. Ö.'ler, yani Zeka Özürlü göçmenler… Ve Şizoid ve Batın Baba… " şeklinde tanıtılmış.
"'Aşk zordur' dedi Manyak Arşimed. 'Ama aşktan başka da yol yoktur. Âlemde tek anlam aşk…' "
Dadıların elinde geçirilen mutsuz çocukluk…
Roman, Şizoid Re-Re isimli kahraman çerçevesinde metafiziki "dönüşüm" h ikayesini okuyucuya verir. Bu romanı, edebiyat kuramları dahilinde yer alan 'yazara dönük eleştiri kuramı' içerisinde biyografik eleştiri ile yorumlayabiliriz. Zira Ayşe Şasa yaşamının belli noktalarında ruhsal bir çöküntü yaşamış ve yeniden kendisini bulmuştu r. Şebek Romanı yazarın bu kendisini bulma sürecini, roman kahramanı Şizoid Re-Re üzerinden alegorik bir biçimde ele alı r. Şizoid Re-Re ile Şasa'nın yaşam öyküsü birebir benzerlik göstermektedi r. Buna örnek olarak vereceğimiz ilk nokta, Şizoid Re-Re'nin çocukluğu ve Şasa'nın çocukluğudur.
Ayşe Şasa dadıların elinde büyüyerek mutsuz bir çocukluk geçirdiğinden bahseder . "Ailem bana çok büyük bir iyilik yapmış olduğunu düşünerek, beni hepsi de İkinci Dünya Savaşı cehenneminden kaçmış ve ruhen sakat olan kimi Yahudi kimi Katolik kimi Protestan birtakım dadılara teslim etti. Ailem, bu insanları kafasında idealize ettiğinden, dadılarımdan fiziksel ve ruhi çok şiddet gördüm."
Şizoid' Re-Re'nin aynı sebeplerden ötürü geçirdiği mutsuz çocukluk
Aynı şekilde Şizoid Re-Re de dadılar elinde mutsuz bir çocukluk geçirmiştir:
"Leopar Baba'yla Şebek Anne, çağın karanlığını tutkuyla yararak toplumsal yaşantının zirvesinde başrollerde boy gösterirken, bahtsız Şizoid ile ebeveyninin turistik bir Burma gezisinde hasıl olan kendisinden on yaş küçük kardeşi Şebek Burma doğdukları an pahalı, profesyonel bakıcılara emanet edilmiş, medeniyet değiştirmiş ebeveynleri tarafından sevgisiz, yapay, kurşun rengi bir korku dünyasına fırlatılmışlardı."
"Şebek Anne'nin ihmali, Şizoid'in otuz yaşına varmadan çıldırıp akıl hastanesini boylamasına, kendisinin yetimhane serüveni de şaşmaz sakatlığa yol açmıştı"
Şizoid Re-Re üzerinden Ayşe Şasa’nın dönüşüm hikayesi
Şasa ve roman kahramanı Şizoid Re-Re'nin yaşam öyküsündeki ortaklık, İslami dönüşüm süreci için de geçerlidir. Okuduğu Füsusu'l - Hikem kitabı etkisinde fazlasıyla kalan yazar, İslam'a ve tasavvufa dönüşünü bu kitaba bağlamış, bu etki sayesinde sinir hastalıklarından kurtulmayı başarmıştır.
Şizoid Re-Re'nin öyküsü de benzerlik gösterir. Çocukluğunda ailesinden göremediği sevgi ve sistemin bireyi her geçen gün yozlaştıran tutumu, Şizoid Re-Re'nin akıl hastanesine kaldırılmasına sebebiyet verir. Arkadaşı Manyak Arşimed sayesinde buradan kaçan Şizoid, Batın Baba isimli bir şeyhin himayesine girer ve kahramanımızın ilk etapta ruhsal onarımla başlayan dönüşüm hikayesi filizlenir. Daha evvelinde XB21 şehrinin bireyi ruhsuz bir konuma iten sistemi, Şizoid Re-Re'nin kendisini gerçekleştirmesine ve bir kimlik oluşturmasına imkan tanımamış. Fakat sistemden uzaklaşarak Oğlak Çukuru'ndaki mağaraya sığınan Şizoid, Batın Baba'nın tasavvufi çizgisiyle tanıştıktan sonra kendini gerçekleştirme ve kimlik oluşturma sürecine de başlar. Bu durumu Şizoid Re-Re şu sözleriyle açıklar:
"Eski adıyla Viyana yeni adıyla XB21 olan o kabus şehrinde, ölümlerden kurtulup gelip sığındığı bu gizli mağara… Herkesin öldü bildiği biri olmanın verdiği garip kimliksizlik, Batın Baba'nın şefkat dolu varlığından yayılan güven duygusuyla yeni bir kimliğe, yepyeni bir hayata dönüş…"
Yaşadığı ruhsal sıkıntılar sebebiyle delilik sınırında dolanan Şasa, kitaptaki delilik dilini ve kahramanlardaki delilik unsularını da kurguda çok iyi işlemiş . Aynı zamanda romanı en ilgi çekici kılan noktalarından biri de içerisindeki görseller. Roman yalnızca kurgusuyla değil çizimleriyle de fantastik unsurları okuyucuya sunuyor.
Son olarak Ayşe Şasa ve Şizoid Re-Re'nin yaşam öyküsünü bağdaştırabilmenin mümkün olması, Şizoid Re-Re'nin roman sonunda kurduğu şu cümlelerle kanıtlanıyor:
''Bir roman yazmalı, adını 'Şebek Romanı' koymalıyım. Bu romanın fonunda: Gezegensel Şebek İmparatorluğu' nun tüm ruhu duyurulmalı (kancık tertipleri, ölümcül tehditleri, şeytani siyasası) Gezegensel zorbalığın tüm karakteri verilirken, bireysel planda dehşet, sıkıntı, bunalım ve kabus yüklü gençliğim anlatılmalı. Yazdıklarımda karanlık geçmişimin bir afet olarak değil, bir lütuf olarak ele alınacağını şimdiden biliyorum... Değil mi ki şu an ki bahtiyarlığımı hazırlayan hep o karanlık geçmiş....''
Ayşe Şasa, söylediğini yaparak alıntıladığımız pasajdaki gibi romanını yazmıştır. Hem Ayşe Şasa hem de roman kahramanı Şizoid Re-Re, geçirdikleri dönüşümle beraber delilik sınırından tasavvufi bir çizgiye evrilmiştir.
"Maymundan değil insandan gelmiş olduğunun müjdesi… Alemin bir sahibinin olduğu müjdesi… Allah'tan gelmiş, Allah'a dönecek olmanın müjdesi"