Divan edebiyatının son büyük şairi Şeyh Galib kimdir? Şeyh Galib'in şiirleri ve eserleri...
Şeyh Galib, divan edebiyatının beş büyük temsilcisinden biri olarak kabul edilir. Henüz 26 yaşındayken şiirimizi zirveye taşıdığı eseri Hüsn ü Aşk'ı yazar. Zengin kelime hazinesine sahip olan Galip, baştan başa mecazlarla örülmüş şiirleriyle aradan asırlar geçse de anıt gibi değerini korur. Peki, Divan edebiyatının son büyük şairi Şeyh Galib kimdir? Şeyh Galib'in hayatı, şiirleri ve eserleri...
Giriş Tarihi: 03.01.2022
17:49
Güncelleme Tarihi: 03.01.2022
18:15
Sultan III. Selim ile dostluğu
Yar ile olur vusul-ı dildâr Zanneyleme yarı yâre ağyar (Sevgiliyle kavuşmak, yoldaşla mümkün olur. Dostunu sevgiliye yad sanma.)
◼ Ünü gittikçe yayılan Şeyh Galib, şair ve musikişinas olan Sultan III. Selim'in dikkatini çekti. Hükümdar tarafından saraya davet edildi.
◼ Sultan, Mevlana Türbesi için İstanbul'dan gönderilecek örtü üzerine yazılacak şiiri Galib'den istedi. Bu, uzun yıllar sürecek olan dostluğun başlangıcını oluşturdu.
◼ III. Selim şaire o kadar önem veriyordu ki, Şeyh Galib'in Divanı'nın yalnızca cilt ve tezhibi için 300 altından fazla para bağışladı. Devrin en önemli hattatlarından Cevri'nin yazdığı Mesnevi'yi de Galib'e hediye etti. Bu dönemin en pahalı kitabıydı.
Hüsn ü Aşk’ı altı ayda kaleme aldı
Gerçi gam-i dil beyan olunmaz Ateş gibidir nihan olunmaz (Gerçi gönül derdi tarif edilmez; ama ateş gibidir, gizlemek mümkün değildir.)
◼ Şeyh Galib, 2 bin 101 beyitten oluşan ve aruzun "Mef'ulü-mefa'ilün-fa'ülün" kalıbını kullandığı başyapıtı "Hüsn ü Aşk"ı , 26 yaşındayken, 6 ayda kaleme aldı.
◼ Hüsn ü Aşk, Divan edebiyatının son mesnevisiydi.
Hüsn ü Aşk'ın konusu Alegorik bir anlatıma sahip olan mesnevide Muhabettoğulları kabilesinin aynı gün doğan iki evladı Hüsn ve Aşk, Mekteb-i Edeb'de tanışır. Hüsn'ün uğruna türlü türlü merhaleleri aşmak için yola koyulan Aşk, Kalp Ülkesi'ne, Gam Harabeleri'ne gider. Ateş Denizi'nden geçer; cadılar, gulyabanilerle boğuşur.
◼ Bu eser, aradan asırlar geçmesine rağmen bir anıt gibi değerini korur.
İstanbul'un ilk Mevlevihanesi "Galipdede Tekkesi"
Sebk-i Hindi’yi Osmanlı şiirine yansıttı
Manzurun olan şikeste bendim Şimdi kime bestesin efendim (Sevgiyle baktığın kalbi kırık bendim, şimdi kime bağlandın efendim?)
◼ Hüsn ü Aşk, tasavvufi bir tema ve temele sahip bir mesneviydi.
◼ Kişi, yer isimleri ve benzetmelerinde İranlı Şevketi Buhari'nin Sebk-i Hindi (Hint üslubu) akımı görülür.
◼ Birçok imgeyi aslında Şevket'ten alarak dönüştürür. Örneğin Hüsn ü Aşk'ta ateş denizinden mumdan gemilerle geçmek imgesi Şevket Divanı'nda geçer.
Muhit şu'le hata-nak u men zi-sade-dili Zi nahl-i mum tıraşideem sefine-i hiş
(Korkutucu tehlikelerle dolu ateş denizi karşısında saf kalple kendime mumdan gemi yontmaktayım)
Hüsn ü Aşk’ta tüm şairlik hünerini ortaya koydu
Ey gül deme pare pare hunum Zannetme ki bülbül-i zebunum (Ey gül! Parça parça kan oldum deme sakın! Zannetme ki perişan bülbülsün.)
◼ Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk'ta tüm şairlik hünerini ortaya koyar. Çeşitli vesilelerle şiir hakkında fikirlerini belirten Galib'in en büyük iddiası özgün olmasıdır.
◼ Hüsn ü Aşk o zamana kadar edebiyatımızda olmayan konu ve üslubu içerir.
◼ Genellikle bu mesnevinin edebiyatımızdaki yeri, Fuzuli'nin Leyla ile Mecnun'u ile karşılaştırılarak açıklanır. İki şairdeki duyuş ve lirizm benzese de üslup farklıdır. Fuzuli'deki sadelik ve doğallık Şeyh Galib'in eserlerinde yerini yoğun imgeye bırakır.
◼ Bu mesnevi ile Şeyh Galib şiirimizi zirveye taşır.
Hüsn ü Aşk’ta kahramanların temsil ettiği kavramlar
Şuride benim ki bin gamım var Her gamda yine bin alemim var (Perişan olan benim, bin gamım var, her gamda yine bin alemim var.)
◼ Hüsn ü Aşk'ın her satırında tasavvufi simgeler bulunur. Bir aşk hikâyesi olmasının yanı sıra tasavvuf yolundaki bir dervişin seyr ü sülükü anlatılır. Kahramanlarına seçtiği isimler, tasavvuf terimleridir. Hüsn, mutlak güzel olan Allah'ı, aşk bu İlahi sevgiliye ulaşmak için uzun ve zorlu yolculuğa talip olan dervişi temsil eder.
◼ Beni Muhabbet kabilesi tarikat, edep mektebi dergahtır.
◼ Mektebin hocası Molla-yı Cünun ve zorlu yolculuk boyunca Aşk'a rehberlik eden Sühan , mürşid rolündedir. Gayret , tasavvufta nefsi yenmek için verilen mücadeleyi; Hayret ise dervişin kalbine gelen tecelli ile kendinden geçmesini ifade eder. Kalp kalesi gönül, hüşrüba nefistir . Aşk'ın kuyuya düşmesi, ateş denizinden geçmek zorunda kalması, korkunç devlerle savaşması gibi hikaye boyunca yaşadığı zorluklar, dervişin tasavvuf yolculuğunda karşısına çıkabilecek engelleri ifade eder.