Arama

Doğu'nun dillere destan 4 aşk hikayesi

İskender Pala tarafından "Gök kubbenin altındaki en gizemli kelimelerden biri..." olarak ifade edilen aşk, asırlar boyunca birçok yazar, şair, düşünür ve sanatçı tarafından binbir şekilde tanımlanmıştır. Neredeyse bütün duygu ve düşünceleri hızla tükettiğimiz günümüz modern dünyasından geçmişe baktığımızda büyük hikaye ve destanlara konu olan aşklarla karşılaşıyoruz. Doğu eserlerinde yer alan aşklar; kimi zaman sevgili uğrunda can vermek şeklinde karşılığını bulurken kimi zaman manevi bir dünyaya doğru yolculuğa çıkarıyor. En nihayetinde yüce bir duygu olarak varlığını sürdürüyor. İşte Doğu'nun dillere destan 4 aşk hikayesi…

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Leyla ile Mecnun'un konusu

📌Bu kadim hikayenin ise ana hatlarıyla olay örgüsü şu şekildedir:

📚Beni Amir kabilesine mensup Kays isimli genç Necid'de yaşamaktadır. Aynı kabileye mensup olan Leyla isimli genç kız ile hayvanlarını otlatırken birbirlerine aşık olan bu iki genç, her türlü engelle karşılaşır. Leyla çadırda alıkonur, Kays ise maşukunun sevdasından daha fazla dayanamaz ve babasına Leyla'yı istemesini söyler. Fakat Leyla'nın bu aşk yüzünden dillere düştüğü için isminin lekelendiği düşünülür ve bu sebeple başka biriyle evlendirilir.

📚Kays, sevdiği kadının bir başkasıyla evlenmesine daha fazla tahammül edemez ve büsbütün aklını yitirir. Kays'ın babası türlü şekillerde oğlunu bu dertten kurtarmaya çalışsa da Kays, Allah'a derdini arttırması için yalvarır. Çöllere düşen ve dünyayla bütün bağlantısını koparan Kays, artık maddi varlıklarla ilişkisini kesmiştir. Hatta öyle ki aşk konusunda kemale eren ve Allah aşkına ulaşan Kays, yıllar sonra Leyla ile karşılaştığında onu tanıyamaz hale gelir. Mecnun, hikayenin sonunda Leyla ile bir olma mertebesine erişir.

"Ger ben ben isem nesin sen ey yâr
V'er sen sen isen neyim men-i zâr"

Leyla ile Mecnun'u satın almak için tıklayınız

Leyla ile Mecnun'u neden okumalıyız?

📌Leyla ile Mecnun aşkın, güzelliğin sembolü olarak yalnızca klasik edebiyatın değil, halk hikayesi ve modern edebiyatın da en zengin kaynakları arasındadır.

📌Klasik dönemin romanı olarak kabul edilen bu kıssa, popüler kültürü de etkilemiştir. Doğrudan kurgu anlamında benzerlik göstermese de sembolize ettiği değerler açısından bütün çağlara hitap eden bir öykü olmuştur.

🔍Bunları biliyor musunuz?

📌Türk şiirinin usta kalemlerinden Sezai Karakoç, Leyla ile Mecnun aşk klasiğini modernize ederek yeniden yazmıştır. Henüz 19 yaşındayken yazdığı Mona Roza şiiri için "modern anlamda bir Leyla ile Mecnun hikayesiydi" nitelemesi yapılmıştır. Karakoç, aynı isimle yayımladığı Leyla ile Mecnun şiirleriyle bu hikaye halkasına kendi ismini eklemiştir.

📌Diriliş dergisinde bölümler halinde yayımlanan Leyla ile Mecnun şiirleri, daha sonra 1980 yılında çıkan Şiirler 6'da toplu olarak yer almıştır.

📌Fuzuli, Nizami'yi aşmak zorundaydı, Sezai Karakoç'un da Fuzuli'nin Leyla ile Mecnun mesnevisinin üzerine bir şeyler koyması gerekiyordu. İşte bu düşünceyle Sezai Karakoç, klasik edebiyatın geleneksel anlayışı ve kalıplarıyla yazılan bu eseri, modern bir söylemle yeniden inşa etmiştir.

"Mecnun'la aynı anda mı
Biraz önce mi biraz sonra mı
En yeşil vahalar bereketinde
Bir ışığa dönüştü Leyla Ece
Evden yükselen bir ışık sütunu
Yükselip tuttu ışık olan Mecnun'u
Gördü herkes gökte yarıştı iki ışık
Birbirine kavuştu iki ışık" (Sezai Karakoç)

  • 6
  • 20
YUSUF İLE ZÜLEYHA
YUSUF İLE ZÜLEYHA

Yusuf ile Züleyha'nın içeriği

📌Peygamber hayatından gelen bir aşk hikayesi olan Yusuf ile Züleyha kıssası, bu çerçevede ortaya konan edebi eserlerin ortak adıdır.

📌Kur'an-ı Kerim'de "ahsenü'l-kasas" (kıssaların en güzeli) şeklinde adlandırılan kıssa, bütün İslam edebiyatlarının "Yûsuf ve Züleyhâ, Kıssa-i Yûsuf, Yûsuf u Züleyhâ, Yûsuf ile Zelîhâ" gibi adlarla konusu olmuştur.

"Yüzünden gün dutılur ay doğmağa utanur
Gören heybete kalur yûsuf-ı ken'ân-mısın" (Yunus Emre Divânı)

📌İslami kaynaklardan referanslar almak tarih boyunca yazarlar arasında yaygın bir gelenektir. İçerdiği öğeler bakımından klasik edebiyatta oldukça işlenen bu kıssa, 13. yüzyıldan itibaren şairlerin ilgi odağı olma rolünden uzaklaşmamıştır.

📌Bu kıssa nesiller boyunca yalnızca sözlü gelenekle değil, devrin en önemli şair ve edebiyatçıları tarafından kaleme alınmıştır.

"Kim yüzüni körse aklındın kiter
Gûyiyâ sin Yûsuf-ı ken'ânî sin" (Lütfî Divânı)

Yusuf ile Züleyha'nın konusu

📌Yusuf ile Züleyha mesnevilerinde üslup, dil ve konu bakımından şairlerin işleyişinde farklılık gösterilse de hikayelerin olay örgüsü ana hatlarıyla bellidir. Bu hikaye Yusuf Suresi'nde anlatılan kıssa çerçevesinde edebi metinlere yansımıştır.

📚Mısır'da yaşayan Hz. Yakup'un on iki oğlu vardır. Hz. Yusuf rüyasında on bir yıldız ile birlikte ayın ve güneşin kendisine secde ettiğini görür ve bu rüyasından babasına bahseder. Babası Hz. Yusuf'a bu hikayeyi kardeşlerine anlatmamasını sıkı sıkıya tembihler. Bir gün Hz. Yusuf, kardeşleriyle gezintiye çıktığında onlar tarafından kuyuya atılır ve kendisini çok seven babasına kurt tarafından parçalandığı söylenilir. Bunun üzerine Hz. Yakup o denli acı çeker ki gözlerine perde iner. Hz. Yusuf, bir kervan tarafından kuyudan çıkarıldıktan sonra köle olarak satılığa çıkarılır. Güzelliğiyle dillere destan olan Hz. Yusuf'u Mısır azizinin karısı satın alır ve onların yanında büyür. Züleyha isimli bu kadın, ergenlik zamanına ulaştığında Hz. Yusuf'a büyük bir aşk besler. Züleyha bu aşkın yakıcılığına daha fazla dayanamaz, Hz. Yusuf'un peşine düşer. Hz. Yusuf, kaçmaya çalışırken Züleyha Hz.Yusuf'un gömleğini arkasından yırtar. Fakat Züleyha kendi suçunu örtmek adına Hz.Yusuf'u zindana attırır. Zindanda peygamberlik vasfına eren Hz. Yusuf, Mısır sultanının gördüğü bir rüyayı yorumlayınca zindandan çıkartılır. Bu rüyanın yorumlanması, ülkeyi yedi yıllık bir kıtlık ve sıkıntıdan kurtarır. Hz. Yusuf, ülkenin mali işleriyle görevlendirilir, kardeşleri erzak almak için Mısır'a geldiğinde onlarla karşılaşır. Hz. Yusuf'un gömleği babası Hz. Yakup'a ulaşınca gözündeki perdeler kalkar. Kıssanın sonunda Hz. Yusuf'un çocukken gördüğü rüya gerçek olur nitekim Mısır'a gelen Yusuf'un ailes, rüyasındaki gibi eğilirler ve onu selamlarlar.

"Her ruhâmı şeker-i mısr-ı melâhatdandır
Yûsufistân-ı safâreşk-i zelîhâdır bu" (Şeyh Galip Divânı)

Hz. Yusuf'un hayatı

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN