Arama
Düşünce dünyanıza ışık tutacak 70 kitap
İslam bilincimizi tazelemek, düşünce dünyamızı aydınlatmak ve bu anlamda fikirlerimizi diri tutmak pek çoğumuz için oldukça önemli. Ancak kimi zaman "ne okumalıyım?" sorusu da bu bilincin beraberinde getirdiği sorulardan biri. Fikir, sanat, kültür ve medya hayatımız, Batıda, Batı kültürü ile üretilenleri tüketmeye yöneltse de çağ aşacak ve öncü nesiller oluşturacak bilgilendirici eserlerin okunurluğunun arttırılması, yadsınamaz bir ihtiyaç. Siyerden edebiyata, iktisattan tarihe düşünce dünyanıza ışık tutacak 70 kitabı derledik.
Edebiyatımızın en özgün isimlerinden biri olan Cahit Zarifoğlu'nun kaleme aldığı Yaşamak, Zarifoğlu şiirlerindeki derinliği ve şaire ait iç dünyanın zenginliğini gözler önüne seren bir eser. Yeni Türkçe'deki hatıra türünün en yetkin örneklerinden biri olan Yaşamak, toplumsal olarak bir ışığa dönüştürmek istediğimiz acıya, bireysel bir dünyada aydınlık sağlıyor.
Zarifoğlu, çevremizde gelişen olayların gözümüzü yorduğu ve bizim, hayatın bütünsel akışıyla olan bağlarımızı güçlükle koruduğumuz dönemde, o bağlara canlılık veren birkaç şairimizden biri olarak karşımıza çıkıyor. Zarifoğlu'nun, yaşamayı varlık ve oluşun özüne dokunan bir derinlik içinde algıladığı ve arka planındaki hikmetle anlaşarak yaşadığı için, aynı hikmet onun satırlarına da yansıyor.
Ömrünü diriliş mücadelesine adamış bir isim olan Sezai Karakoç, edebiyatımızın en güçlü sesi. Sezai Karakoç, Yitik Cennet kitabında felsefe ile edebiyatın muhteşem bir uyumunu sergiliyor. Kullandığı yöntem ve benzetmeler ile zaman zaman ağır bir üslup içerse de eser aslında oldukça akıcı ve anlaşılır.
Yitik Cennet'te, cennetin sekiz kapısını temsil eden sekiz peygamber ve cennetin tam da kendisi olan son peygamber Hz Muhammed'in hikayelerinden yola çıkılıyor. Bu hikayeler üzerinden bir medeniyetin doğuşu, gelişmesi ele alınıyor. Sezai Karakoç'un kaleme aldığı ve bu kitabı oluşturan yazılar, Eylül 1974'ten Ocak 1976'ya kadar Aylık Diriliş Dergisi'nde, 21 Haziran 1976-14 Ekim 1976 arasında Diriliş Pazartesi-Perşembe Günlüğü'nde Zülküf Canyüce takma adıyla yayınlanmıştı.
Aliya İzzetbegoviç, bağımsızlığa giden zor ve çetin yıllarda Bosna-Hersek halkına önderlik eden, ülkenin ilk cumhurbaşkanı ve 20'nci yüzyıl Avrupa'sının önemli Müslüman düşünürlerinden biriydi. İzzetbegoviç olmadan Bosna'nın bağımsızlık mücadelesi anlaşılamaz.
Aliya'yı diğer özgürlük neferlerinden ayıran özellik, liderliğinin çok yönlü yansımalarında aranmalıdır. Bu kitap, onun kendi kaleminden kişiliğinin yansımalarıdır. Onun hayatı, toplumunun değerlerine sahip çıkan, bu değerlerin entelektüel ve siyasi olarak yeniden diriltilmesine adanmış bir ömürden ibarettir.
Bosnalı Müslümanların, asimile edilerek kimliklerinin silinmesine yönelik sistematik uygulamalara karşı bir aydın olarak direnmiş, yıllarca hapis yatmıştır. Bir özgürlük savaşçısı ve devlet adamı olarak bağımsızlık mücadelesine öncülük etmiş, bağımsız Bosna'nın yeniden kurulmasında belirleyici olmuştur. Bu bağlamda İzzetbegoviç'in anılarını okumak, imkansızlıklar içinde büyük umutları besleyen, adaletsizliğe karşı ahlakın zaferine inanan bir ulusun tarihine tanıklık etmektir.
Cemil Meriç, başta dil, tarih, edebiyat, felsefe ve sosyoloji olmak üzere sosyal bilimlerin birçok alanında araştırma yapan ve eserler kaleme alan bir isim. Cemil Meriç'in hayatından kesitleri ve yaşamı boyunca elde ettiği deneyimlerini topladığı iki ciltten oluşan Kırk Ambar, deneme türünün modern Türk edebiyatındaki en muazzam örneklerinden.
Yakın Türkiye tarihine ışık tutan kitap, yazarın deneyimleri ve yorumlamaları ile ustaca harmanlanıyor. Kırk Ambar, Cemil Meriç'in deyişiyle, "kurmak istediği abidenin birkaç sütunuyla birkaç odası". Eser iki bağımsız bölümden oluşuyor: Rümuz-ül Edeb ve Lehçe-t-ül Hakayık.
ABD'li şarkiyatçı ve dünya tarihçisi Marshall G. S. Hodgson, İslami çalışmalara kavramsal ve metodolojik katkılar yapan, diğer Batılı tarihçilerin aksine, İslam medeniyetinin altın çağını yaşadığı döneme büyük önem veren bir isim. Oryantalist ön yargılardan bilinçli bir şekilde uzak durmuş, Avrupa merkezci yaklaşımlara ciddi eleştiriler getirmesiyle tanınmıştı. Onun eserlerinin kavramsal ve yöntemsel sağlamlığı günümüzde de geçerliliğini korur.
Hodgson, Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek adlı bu eserin birinci bölümünde Avrupa'nın ve modernliğin dünya tarihindeki yerini inceliyor; Avrupa-merkezcilik ve çok kültürlülük tartışmalarına iddialı bir katkı sunuyor. İkinci bölümünde İslam medeniyetini dünya tarihi çerçevesi içine yerleştiriyor. Üçüncü bölümünde ise sadece tek bir tarih -küresel tarih- olduğunu, belli bir bölgeye odaklanan ve o bölgenin üstünlüğü esasına dayanan yaklaşımların dünya tarihi bağlamında değerlendirilip doğru yerine oturtulması gerektiğini ileri sürüyor.