Edebiyat kahvehanelerinde yetişen yazarlar
Bir dönemin akademisi olan edebiyat kahvehaneleri, Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi önemli yazarın bir araya geldiği mekanlardı. Şairler burada şiirlerini yazar, yazarlar da buradaki atmosferden ilham alırdı. Ünlü edebiyatçıların tanışmalarına vesile olan edebiyat kahvehanelerinin usta kalemlerin yazarlık kariyerlerinde ve anılarında büyük önemi vardı. Peki, hangi yazar hangi edebiyat kahvehanesine giderdi?
Giriş Tarihi: 03.11.2019
16:22
Güncelleme Tarihi: 09.06.2023
20:48
Küllük Kahvesi, Bayezid Cami'nin Beyazıt'a bakan kapalı kapısı önüne yerleştirilmiş, üstü mermer masalarla, bahçeyi ortasından ikiye bölen dar yolun öbür yanındaki, önü tümüyle cam, tek katlı, limonluk benzeri bir yapıydı.
Bayezid Cami'nin güneye bakan ağaçlıklı, kuytu, serin bir kısmında yer alan Küllük Kahvesi bütün sanatçı, edebiyatçı ve bilgin kimselerin önce yemek yedikleri sonra da çay, kahve içip birbirleriyle konuşup tartıştıkları bir edebî mahfil hâline gelmişti.
Beyazıt Camii'nin Kapalıçarşı'ya bakan tarafında yer alan bu mekâna en çok rağbet edenler şairler, romancılar, gazeteciler ve hikâyecilerdi.
1936 yılında, soğuk bir Aralık günü dört hamalın omuzladığı çıplak bir tabutta Beyazıt'a getirilen Mehmed Âkif'in cenazesinin Küllük Kahvesi'ndeki üniversiteli gençler tarafından fark edildiği ve tabutun üzerine Emin Efendi Lokantası'ndan alınan bayrağın örtüldüğü söylenir .
Mehmet Akif Ersoy'un vefat etmeden önceki son günleri ile ilgili haberimizi okumak için tıklayın.
Onun Küllük'le ilgili bazı nostaljik yazıları vardır. Küllük adında müstakil bir hikâyesi bulunmasının yanında Dönemeç romanında da Küllük'ün adı geçer. Borç, Şehir Kulübünde ve Otel Faresi gibi birkaç hikâyesinde de Küllük yıllarının izleri bulunabilir.
Tarık Buğra; Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mükrimin Halil İnanç, Mahmut Kemal İnal, Fuat Köprülü gibi usta kalemlerle burada tanıştı. Hatta bir dönem okula gitmediği için yurttan atılınca geceleri Küllük'te kaldı.
Tarık Buğra, Küllük Kahvesi ile ilgili yapmak istediklerini, yapamadıklarını ve içinde bu konuyla ilgili ukde olarak kalanları şu şekilde ifade eder: "Küllük Kahvesi, borcunu ödeyemediğim birkaç alacaklımdan birisidir. Yazmayı tasarladığım ikinci piyesimin adı Robert Taylor Küllük'te idi. Ama ne bir piyes ne de roman… Sadece bir tek hikâye… Ve bazı atıflar… Hakkını verebilmiş değilim. "
Tarık Buğra'dan alıntıları okumak için tıklayın.
Ahmet Haşim, Küllük Kahvesi'nin yanına yer alan Emin Efendi Lokantası için; "Bu Emin Efendi nasıl bir adam ki her gün bütün İstanbul'u dört başı mamur lezzetlerle doyuruyor" der. Emin Efendi Lokantası bin dokuz yüz kırklı yıllarda üniversite hocalarının öğle yemeğini yedikleri bir yerdi.
Ahmet Haşim, Küllük Kahvesi'nin yanında İkbal Kıraathanesi'nin de müdavimlerinden biriydi. İkbal Kıraathanesi, ünlü edebiyatçıların tanışmalarına vesile oldu. Buranın müdavimlerinden olan Tanpınar, Ahmet Haşim ile tanışmasını şöyle anlatır:
"Ahmet Haşim'i Dergâh'ın çıkacağı günlerde tanımıştım. O zamanlar biz Dergahçılar İkbal Kıraathanesinde toplanırdık. Yahya Kemal de hemen her zaman buraya gelirdi. Ben tâ ilk okumalar çağından beri hayranı olduğum Ahmed Haşim ile tanışmayı çok istiyordum. Fakat sıkılgan tabiatlı olmam bir türlü onu bizzat gidip görmeme mâni oluyordu. Onun için iyi tesadüfe bırakmıştım. Nihayet bir gün arkadaşlardan biri Hâşim'in öğle yemeğinden sonra İkbal'e geleceğini haber verdi. Ben gittiğim zaman onu her vakit ki köşemizde, önünde bir nargile, kaşlarını kaldıra kaldıra konuşur buldum ."
Ahmet Haşim'in Paris'te mahsur kalmasıyla ilgili haberimizi okumak için tıklayın.