Arama

Edebiyatımızda "dedim-dedi" geleneğini yaşatmış ozanlar...

Gelenek, geçmiş ile gelecek arasına kurulan köprüdür. Aşık edebiyatı da bu köprülerden birisidir. Bu köprünün ayaklarından biri olan dedim-dedi geleneği ise halk şiirinde yaygın olarak kullanılan bir biçim olup, karşılıklı söyleşme anlamına gelir. Asırlık edebiyat yolculuğuna baktığımızda halk, sevincinde, üzüntüsünde, düğününde, töreninde gezici aşıkları ve şairleri dinler, onlarla vakitlerini dolu dolu geçirirlerdi. Edebiyatımızda "dedim-dedi" geleneğini yaşatmış ozanları sizler için derledik.

  • 5
  • 10
Aşık Ömer
Aşık Ömer

Dedim dilber yanakların kızarmış
Dedi çiçek taktık gül yarasıdır
Dedim tane tane olmuş benlerin
Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır

Dedim dilber sana yazıldı kanım
Dedi niçin dersin benim sultanım
Dedim kimler sarmış ince miyanın
Dedi kendin sardın kol yarasıdır

Dedim bu Ömer'in aklını aldın
Dedi sevdiğine pişman mı oldun
Dedim dilber niçin sararıp soldun
Dedi hep çektiğim dil yarasıdır

Âşık Ömer, yüzyıllar boyunca yetişmiş bütün saz şairlerimizin hem en ünlüsü hem de en çok şiir bırakmış olanıdır. Konya'nın Hadım ilçesinin Gezleve köyünde 1651 yılında doğduğu rivayet edilir. Kendi kendini yetiştirmiş ve aynı devrin diğer âşıklarına göre daha seçkin bir yer kazanmıştır. Doğal ve coşkun bir dile sahip olan sanatçının, 11'li hece ile yazdığı Şairname adlı eseri âşık edebiyatındaki ilk şairname örneğidir.

  • 6
  • 10
Erzurumlu Emrah
Erzurumlu Emrah

Dedim dilber dîdelerin kan olmuş
Dedi çok ağladım sel yarasıdır

Dedim beyaz gerdan çâk-i hâkolmuş
Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır

Dedim peri yanakların kızarmış
Dedi çiçek sokdum gül yarasıdır.

Dedim peri niçin sarardın soldun
Dedi hep çektiğim dil yarasıdır

Erzurum'un Ilıca ilçesine bağlı Tanbura köyünde doğdu. Doğum tarihi ve ailesi hakkında bilgi yoktur. Ömrünün son yıllarını Tokat'ın Niksar ilçesinde geçiren ve orada vefat eden Emrah'ın ölüm yılı da doğum tarihi gibi tartışmalıdır. Şiirlerinde aşk, ayrılık, gurbet gibi temalar yanında tasavvufî unsurlar da önemli bir yer tutar. Erzurumlu Emrah için Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın öncülüğünde Tokat'ın Niksar ilçesinde yaptırılan türbe 3 Mayıs 1986'da açılmıştır.

Erzurumlu İbrahim Hakkı'dan şiir güldestesi

  • 7
  • 10
Aşık Huzuri
Aşık Huzuri

Dedim dilber bana taze gül gerek
Dedi yanağımda ter kalmamıştır.
Dedim yaz defterine beni ey melek
Dedi defterimde per (yer) kalmamıştır.

Dedim dilber kara kaşın yay gibi
Dedi bakma yaşın akar çay gibi
Dedim dilber yüzün bedir, ay gibi
Dedi gözlerimde fer kalmamıştır.

Dedim Huzûri'ye eyle bir nazar
Dedi bir bakışım yüz bin can ezer
Dedim ki rakîpler bıyıksız gezer
Dedi sözün tutan er kalmamıştır

Yusufelili şairlerin en ünlüsü olan Huzûrî'nin asıl adı Ali Coşkun'dur. 21 Nisan 1886 tarihinde doğdu. Huzuri mahlasını ona babası verdi. Yirmi beş yaşlarında sazı ile gittiği Acara, Ahıska, Ahılkelek, Ardahan ve Kars'ta sazı ve şiirleriyle kahvelerde halka çaldı, söyledi. 1951 yılında akciğer kanserinden vefat etti.

  • 8
  • 10
Aşık Elesger
Aşık Elesger

Gedip erzi-halın yara söyledim,
İncinmesin mennen canana dedi
Zülm eliynen meni yâda veriler
Viran qalsın bele zamana dedi

(Gidip arz-ı halini sevgiliye söyledim/ Benle sevgiliye incinmesin dedi
Zulümle beni yabancıya veriyorlar/Ayrılık kalsın böyle zamana dedi)

Aşık Elesger 19. yüzyıl Azerbaycan saz üstadlarının en önemli temsilcisi, Azerbaycan aşık edebiyatının klasiklerinden biridir. 1821 yılında Göyçe'de doğdu. 1926 yılında vefat etti. Azerbaycan âşık edebiyatının üstat âşıklarından Aşık Elesger'in "Âşık Elesger ile Sehnabanı Destanı adlı eseri vardır.

  • 9
  • 10
Aşık Ruhsati
Aşık Ruhsati

Dedim yanağında bir gül dalı var
Dedi ahmak mısın işte alıver
Dedim dudağında bir şeftali var

Dedi kaynamadı kan sana vah vah

Dedim bir ikrarlık dudu dilinden
Dedi boşa alıkalma yolundan
Dedim mecnun oldum senin elinden
Dedi tesella ver sen sana vah vah

Dedim geçenlerde kaş etmedin mi
Dedim sırlarımı faş etmedin mi
Dedim Ruhsati'yem işitmedin mi
Dedi kurban olsun can cana vah vah

Taşlama ve güzellemeleriyle tanınan Ruhsati'nin asıl adı Mehmet'tir. Sivas'ın Deliktaş bucağında 1835 yılında doğmuş ve ömrünün hemen hemen tamamını burada geçirmiştir. Değirmencilik, sıvacılık, duvarcılık gibi işlerde çalışmıştır. Şiirlerinde Ruhsat Baba, Aşık Ruhsat, Ruhsat ve çoğunlukla Ruhsati mahlaslarını kullanmıştır. Ruhsati, saz çalamayan bir aşıktır. Ömrü boyunca birçok aşıkla karşılaşmış ve atışmıştır. Ruhsati, şiirlerinin çoğunu hece vezni ile yazmıştır. Ömer, Dertli, Emrah, Seyrani gibi aşıklara uyarak aruz vezni ile yazdığı da olmuştur.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN