Edebiyatımızda hikaye türü ve modern hikayeciliğin ilk örneğine dair 10 bilgi
Olağanüstü hadiselerin konu edildiği destan türüyle benzer yönleri bulunması sebebiyle hikaye, en eski edebi türler arasında yer alır. Dünya edebiyatlarının klasik dönemlerinde diğer edebi türlerden gittikçe uzaklaşarak bağımsız bir tür özelliği kazanan hikaye örflerin, duyguların ve karakterlerin çok defa bir macera vak'asıyla anlatılması şeklinde görülür. Edebiyatımızda hikaye türü ve modern hikayeciliğin ilk örneğine dair 10 bilgiyi sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 28.04.2020
13:44
Güncelleme Tarihi: 28.04.2020
15:13
ADI ÇOK BİLİNEN BİR YAZAR DEĞİLDİ
Emin Nihat Türk edebiyatında çok bilinen bir yazar değildir. Müsameretname'nin yazarı Emin Nihat Bey'in hayatı, edebi kişiliği ve eserleri hakkında pek fazla bilgi yoktur. Cevdet Kudret'in belirttiği üzere daire arkadaşı olduğu anlaşılan Yusuf Neyyir isminde bir kişinin "Gülzâr-ı Hayâl" adlı hikâyesinin başında yazdığı bir 'takriz' vardır. Bu takrizden onun "mektubi-i hariciye hulefasından" olduğu anlaşılmaktadır. Son kitabı 1875'te basılan yazarın, doğum ve ölüm tarihi bilinmemektedir.
YEDİĞİ DONDURMA NEDENİYLE ÖKSÜRÜKTEN KURTULAMADI
Oğlunun bildirdiğine göre bünyesi zayıf olan Emin Nihad Bey, gençliğinde sıcak bir günde terliyken yediği dondurma yüzünden hayatı boyunca onu hiç bırakmayan bir öksürüğe tutuldu, bu yüzden geceleri uyuyamadığı için sabaha kadar yazı yazmakla kendini avuttu. Gittikçe beslenmesi zorlaştı, hiçbir şey yiyemez hale geldi. On hikâyeden oluşması gereken Müsameretname'si muhtemelen bu sebeple yedi hikayede kalmıştır.
Gözden kaçırılmaması gereken hikaye kitapları
OSMANLI'NIN İLK ÖYKÜSÜNÜ YAZDI
1872 yılında cüzler halinde yayımlanmaya başlayan, Emin Nihat'ın Müsameretname adlı yapıtı, içerdiği sekiz metinle ilk öykü örnekleri arasında sayılır.
Müsameretname , ilk hikâye ve roman örneklerinden biri olmasının yanında, yapı bakımından iç içe geçmiş olay örgüsüyle yazılması ve Doğu'da ve Batı'da bir geleneğin devamı olması bakımından önemli bir eserdir.
Emin Nihat Bey hikâyelerinde kahramanlarının birçok özelliğini, anlatıcılar ve bazı tekniklerle okuyucuya vermiştir. Böylece oluşturduğu kurmaca kişileri yine oluşturduğu kurmaca dünyanın içine yerleştirerek onları gerçek insanlardan ayırmıştır.
HİÇBİR HİKÂYESİNDE KAHRAMANLARIN DOĞUMUNU VERMEDİ
Kahramanlarını gerçek hayattaki insanlardan farklı kılan diğer bir unsur, kişilerin hayatlarının bazı bölümlerinin anlatının içine yerleştirilmesidir. Hiçbir hikâyesinde kahramanların doğumu verilmez. Doğumla ilgili hiçbir ayrıntının bulunmadığı hikâyelerin bazılarında ölüm, insanların bu dünyadan ayrılıp başka âlemlere ya da yaşamın bilinen gerçeklerinden ölümün bilinmeyen karanlığına göçüşün verildiği bir durum değildir.
İNSANLARA AİT ÖZELLİKLERİ KAHRAMANLARINA YÜKLEDİ
Yazar anlatısının kurmaca gerçekliğinde oluşturduğu kahramanları dış dünyadaki insanlar gibi gerçek kişiler kılmak için insanlara ait özellikleri kahramanlarına yükler. Yazar, kahramanını gerçek bir kişi haline getirmek için öncelikle ona bir ad verir. Ardından da yaşından, fiziksel ve kişilik özelliklerinden, becerilerinden bahsederek onları okuyucuya anlatır. Emin Nihat, Binbaşı Rıfat Bey'in Sergüzeşti hariç diğer hikâyelerindeki kahramanların hemen hepsine bir ad vererek onlara kişilik kazandırmaya çalışmıştır.
Sorularla hikaye türü