Edebiyatımızdaki hilye örnekleri
Edebiyatımızda, Hz. Muhammed'e duyulan sevginin tezahürü olarak birçok eser kaleme alındı. Peygamberimizin fiziki ve ruhi özelliklerinin anlatıldığı hilye türü de bunlardan biridir. Sözlükte süs, ziynet, cevher, hilkat, suret ve sıfat anlamı taşıyan hilye; İslam'da Peygamberimizin beşer kelamının imkanları nispetinde kelimelerle çizilmiş resmi anlamına gelir. İşte edebiyatımızda yer almış hilye örnekleri...
Giriş Tarihi: 07.11.2019
09:07
Güncelleme Tarihi: 07.11.2019
09:16
Türk edebiyatındaki başlıca hilyeler:
Hâkanî Mehmed Bey, 1598-99, Hilye-i Hâkanî
Hâkānî Mehmed Bey'in Hz. Peygamber'in fiziki özelliklerini anlattığı, türünün ilk ve en önemli örneği kabul edilen mesnevisi.
Süleyman Nahifî, 1689, Hilyetü'l-Envâr
Hakani'nin Hilye'si tarzında 2871 beyit hacminde bir mesnevidir.
Müstakîmzade Süleyman Sa‟düddin Efendi, Şerh-i Hilye-i Nebeviyye (Hilye-i Nebeviyye ve Hulefa-i Erba'a)
Süleyman Sadeddin Efendi, Osmanlı bilgini. Tuhfei Hattatin, Devhatül Meşayih, Mecelletün Nisab, Istılahatül Şiriyye, Şerhi Divanı Ali, Mektubatı kutsiye, Süruruttalibin, Şerhi ibarat, Risalei tarikatı nakşibendiye, Risalei Melamiye, Meşayihnamei İslam, Hülasatül Hediye, Durubı Emsal gibi eserleri vardır.
Bunların dışında Mevlevi Mehmed Necib Efendi, 1843, Hilye; Rusçuklu Fethi Ali, 1843, Milad-ı Muhammediyye-i Hâkanîyye Hilye-i Fethiyye-i Sultaniyye; Tırhalalı Murad Oğlu Ali (Hızrî), 1944, Nazmu'n-Nûr fî Silki's-Sürûr; Mustafa Fehmi Gerçeker, Hilye-i Fahr-i Âlem gibi örnekleri sıralayabiliriz.
Türk edebiyatındaki hilyeleri manzum ve mensu r olarak ise şu şekilde sıralamak mümkün:
Hâkânî Mehmed Bey, Hilye-i Sa'âdet
Eserlerinden Hâkānî'nin iyi derecede Arapça ve Farsça bildiği, divan edebiyatının inceliklerine vâkıf olduğu anlaşılmaktadır. Kaynaklarda eserlerindeki sadelik ve samimiyetin bunların edebî değerinden fazla olduğu belirtilir. Türkçe'yi kullanışı, anlatımındaki sadelik ve üslûbundaki açıklık ona çağdaşları arasında önemli bir yer kazandırmıştır.
Süleyman Nahîfî , Hilyetü'l-Envâr
İlim, fikir ve sanat bakımından güçlü sayılan Nahîfî yaygın olarak Mevlevî kabul edilmekle birlikte Abdülbaki Gölpınarlı'ya göre Melâmî'dir , ayrıca Nakşî olduğu da ileri sürülmüştür. Nahîfî , dinî heyecanları kuvvetli bir şair olarak Türk edebiyatında en çok na't yazan isimler arasında zikredilir. Ayrıca Yunus Emre etkisinde birçok ilahi kaleme almış ve bunların çoğu bestelenmiştir
Ârif Süleyman Bey, Hilye-i Nebî
Tezkirecilerin değerlendirmelerine bakılırsa 18. yüzyılın dikkate değer şairlerinden biri olan Ârif Süleyman, aynı zamanda çağının tanınmış hattat ve müzehhipleri arasında da yer almaktadır. Sülüs ve nesih yanında bilhassa ta'lik ve divanî yazıda üstat kabul edilmiştir. Hat hocaları arasında Eyüp türbedarı Memiş Efendi ile amcası kapı ağası muhasibi Noktacızâde İsmâil Efendi başta gelir.
Diğerleri ise şöyledir: Aziz Mahmud Hüdâyî, Hilye-i Rasûlullah; Mustafa b. Muhammed Nüvâzî, Riyâzü'l-Hilye; Selimî Dede, Hilye-i Nebî; Nesîmî Mehmed Efendi, Gülistân-ı Şemâil; Hâkim Seyyid Mehmed Efendi, Hilye-i Hâkimâ; Ârif Süleyman Bey, Hilye-i Nebî; Mehmed Necip Efendi, Nazîre-i Hâkânî; Hızrî, Hilye; Mustafa Fehmi Gerçeker, Hilye-i Fahr-i 'Âlem; Bosnalı Mustafa, Tercüme-i Hilyetü'n-Nebî; Ruscuklu Fethi Ali, Milâd-ı Muhamediyye-i Hâkâniyye ve Hilye-i Fethiyye-i Sultaniyye; Âşık Kadrî, Hilye-i Şerîf; Tırhalalı Murad Oğlu Ali (Hızrî), Nazmu'n-Nûr fi Silki's-Sürûr; Abdülvahab Dursun, Hilye-i Şerife; Cenâb-ı Nurî Kastamonu, Hilye-i Manzume-i Rasûlullah.
Fethî Mehmed Ali Efendi, Hilye-i Saâdet Tercümesi
Fethi Ali Efendi, tahsilini İstanbul'da yaptı. Zamanın âlimlerinden okudu. Evliyâdan Kuşadalı İbrâhim Halveti'nin sohbetine kavuştu. Kendisinden Halvetî yolunun edebini öğrendi. İlim ve ahlâkta kemâle gelip icâzet aldı. Fen ilimlerinde de söz sahibi oldu. Kuşadalı İbrâhim Halveti, Fethi Ali Efendi'ye çok değer verirdi. Mektûbât'ındaki yirmiüç tane mektûp Fethi Ali Efendi'ye yazılmıştır.
İbn-i Kemal Paşa, Hilye-i Şerife Şerhi
Değişik konularda pek çok eser vermiş olan Kemalpaşazâde nesir yanında nazmı da başarıyla kullanmış, divanının dışındaki hemen her eserinin gerekli gördüğü kısımlarında Arapça, Farsça ve Türkçe manzumelere yer vermiştir.