Arama

Edebiyatımızdaki ünlü şiirler kimlere yazıldı?

Edebiyatımıza damga vuran şiirlerin kimler için yazıldığını merak ettiniz mi hiç? Çok sevilen "Beklenen", "Mona Rosa", "Mihriban", "Sessiz Gemi" ve daha pek çok şiir kimler için yazılmış olabilir? İşte edebiyatımızdaki en sevilen şiirlerin perde arkası...

  • 13
  • 29

(11 ve 15'inci fotoğraflarda yer alan renkli harfleri sırasıyla birleştirin)

Şiiri herkes çok beğendi. Ama kimse 30 sene boyunca akrostiş olduğunu fark etmedi. Ben şiirimi kıta olarak yazdığım için kimse anlamamıştı akrostişi.

Bir gün Hisar Dergisi kapanınca, Hisar Dergisini anmak isteyenler bir araya gelmişti Ankara'da. O buluşmada Hisar dergisinin sahibine bir arkadaşı benim şiirim üzerine konuşulurken ''o şiir akrostiş'' demiş. Tabi Hisar'ın sahibi şaşırmış ''ya olur mu öyle şey diye''. Ta 30 yıl sonra tartışmaya başlamışlar. Hadi bakalım demişler şiire. Sonra incelemişler akrostişi fark etmişler tabi.

  • 14
  • 29

(11 ve 15'inci fotoğraflarda yer alan renkli harfleri sırasıyla birleştirin)

Sonra o dergi sahibi bunu radyo da anlattı ''Şiir akrostiştir'' diye. Tabi bu durum benim kulağıma da çalındı. Ama sanmayın o adam şiiri inceleyip de şiirimin akrostiş olduğunu anladı. Bu olaydan iki hafta önce bir yakın arkadaşıma şiirin akrostiş olduğunu açıklamıştım. O da yakınına paylaşmış. Öyle öyle derken çıktı durum ortaya. Yoksa bir 30 sene daha beklerlerdi şiiri anlamak için."

Şiirin akrostiş olduğu çözüldü. Sonra da herkes bir rivayet uydurdu. Şiiri mülkiye de okumuşum da birisi intihar etmiş. Ne şiiri mülkiye de okudum. Ne de birisi intihar etti. Şairinin reddettiği şiir diyorlar. Hepsi uydurma. Birisi benim yüzümden intihar etse ben yaşayabilir miyim? İşte böyle, bir daha bu şiirle ilgili hiçbir şey söylemeyeceğim, ilk ve son…"

  • 15
  • 29

(11 ve 15'inci fotoğraflarda yer alan renkli harfleri sırasıyla birleştirin)

Sezai Karakoç ise tüm bu iddialara karşın şiirinin sadece sanat amacıyla yazıldığını söyledi:

"Bu şiir gittikçe beni dünyasına çekmekteydi. Gül kavramını yeniden diriltmenin gereğini düşünüyordum hep. Monna Rosa böyle doğdu, modern bir Leyla ile Mecnun denemesiydi bu. Bir gencin dilinden anlatılış şeklinde başladı şiir. Rosa bilindiği gibi gül demektir. Böylece aşağılanan gül kavramını yeniden gündeme getirmek istedim.''

  • 16
  • 29
Özdemir Asaf – Lavinia – Mevhibe Bayat
Özdemir Asaf – Lavinia – Mevhibe Bayat

Mevhibe Hanım, Güzel Sanatlar Akademisi'nde okurken güzelliği ile çevresini etkileyen biridir. O dönem sinema yıldızlarından Rita Hayworth'a benzerliğinden onun filmine atfen Gilda diye çağrılırmış. Uzaktan akrabası olan Oktay Akbal (ki o da kendisine hayrandır, hikayelerindeki Hisya'dır) sayesinde şairler dünyasını tanır. Özdemir Asaf aşık olmuştur Mevhibe Hanım'a ama karşılıksız bir aşktır bu.

Özdemir Asaf, lavinia kelimesini hangi anlamda kullandı bilmiyoruz ama lavinianın birkaç anlamı var: Bir çiçek cinsi (ölüm çiçeği), Shakespeare'in Titus Andronicus adlı eserinde Roma İmparatoru Başkomutanı Titus'un güzeller güzeli kızıdır. Tamaro'nun iki oğlu tarafından tecavüze uğrar. Babası Titus tarafından öldürülür.

"Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia."

  • 17
  • 29
Cahit Külebi- Hikaye şiiri- Süheyla Hanım
Cahit Külebi- Hikaye şiiri- Süheyla Hanım

Cahit Külebi, 1944'te Tarih öğretmeni Süheyla Hanım ile evlenir. Antalya'ya tayinleri çıkan karı kocanın sade ve mütevazi bir yaşamları vardır. Oldukça titiz bir kişiliğe sahip olan Külebi, bir gün temizlik yapmak için masasını dağıtan eşine " Masamı elleme" diye bağırmasının ardından eşler arasında bir tartışma peyda olur. Tartışmanın ardından Süheyla Hanım küser, kapıyı çarpıp yatmaya gider. Cahit Külebi, bu olaylar neticesinde eşini kırdığı için çok üzülür ve o gece "hikaye" şiirini yazar.

Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!

Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden serinliğe hasretim
Okşa biraz!

Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz!

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN