Edebiyatımızdaki ünlü şiirler kimlere yazıldı?
Edebiyatımıza damga vuran şiirlerin kimler için yazıldığını merak ettiniz mi hiç? Çok sevilen "Beklenen", "Mona Rosa", "Mihriban", "Sessiz Gemi" ve daha pek çok şiir kimler için yazılmış olabilir? İşte edebiyatımızdaki en sevilen şiirlerin perde arkası...
Giriş Tarihi: 14.02.2020
09:56
Güncelleme Tarihi: 14.02.2022
14:05
Yahya Kemal- Sessiz Gemi- Celile Hanım
Yahya Kemal'in ünlü şair Nazım Hikmet'in annesi, ressam Celile Hanım ile olan aşkları dillere destandır. Yahya Kemal'in Nazım Hikmet'e ders verirken tanıştığı Celile Hanım ile olan ilişkisi mutlu sonla noktalanmamış, bu aşktan geriye şairin ölüme yazıldığı zannedilen ama aslında Celile Hanım'ın Heybeliada'dan İstanbul'a doğru yol alışında yaşadığı kederi anlattığı meşhur şiiri kalmıştır.
Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişşe zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
Nazım Hikmet- Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni-Piraye
Nazım Hikmet çok sevdiği Piraye'ye pek çok şiir yazmıştır. Bu şiir ise içlerinden en ünlü olanıdır:
Ne güzel şey hatırlamak seni ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ne güzel şey hatırlamak seni; bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının... İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti.
Abdülhak Hamit Tarhan- Makber- Fatma Hanım
Abdülhak Hamit Tarhan'ın kaybettiği eşi Fatma Hanım'ın ardından yazdığı bu şiir bir kadın için yazılmış şiirlerin en hüzünlülerindendir.
Makber Eyvah! Ne yer, ne yâr kaldı, Gönlüm dolu ah-u zâr kaldı. Şimdi buradaydı, gitti elden, Gitti ebede gelip ezelden.
Ben gittim, o haksar kaldı, Bir köşede tarumar kaldı, Baki o enis-i dilden, eyvah, Beyrut'ta bir mezar kaldı.
Nazım Hikmet – Bir Ayrılış Hikayesi – Şükûfe Nihal Başar
Şükûfe Nihal, Türkiye'nin hızla değiştiği yıllarda şiir, öykü, roman kaleme almış bir edebiyatçımızdır. 1920'li yıllarda Erenköy'de bahçelerde, köşklerde edebiyatçılar toplanır, sohbetler ederdi. İşte böyle bir günde Nazım Hikmet küçük bir kağıda "Ben sizin için çıldırıyorum, siz bana aldırış bile etmiyorsunuz." yazdı ve Şükûfe Nihal'e verdi. Daha sonra, Nazım arkadaşlarına Bir Ayrılış Hikayesi'ni Şükûfe Nihal'e yazdığını söylemiştir. Şükûfe Nihal'e yalnız Nazım değil, Faruk Nafiz de aşk şiirleri yazmış.
"Çılga gibi bir yolun dereye dönüşmesi gibi olur bizim aşkımız.
biraz yağmurdan, biraz gözelerden beslenir sevdamız.
irmak olur, nehir olur, yol kenarında duran çınarlara da cansuyu oluruz."
Ahmet Muhip Dıranas- Fahriye Abla- Fahriye Hanım
Şairin annesinin arkadaşı ve komşuları olan Fahriye Hanım'a yazdığı ve eşinin "Evlendiğimizde o kadın 70 yaşındaydı. Ben Fahriye Abla'yı hiç kıskanmadım" dediği şiir, edebiyatımızın en bilinen şiirlerinden biri olmuştur.
Fahriye Abla
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar, Kapanırdı daha gün batmadan kapılar. Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden, Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen! Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!