Arama

Edebiyatımızın "öteki" yüzü: Taşra

"Bir taşra çocuğu sıfatıyla özlemeyi bilmiyorsanız denizi, kaybettiniz (benim gibi)." Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar romanında geçen bu cümle, taşraya dair pek çok duygunun kısaca anlatımı gibidir. Taşra algısı, edebiyatımızda dönemlere ve yazarlara göre farklılık göstermiştir. Edebi eserlerde kimi yazarlar ideolojik kaygıyla bozuk olarak gördükleri taşrayı düzeltmeyi kendilerine bir görev edinmişler, kimileri "merkez"in dışında kalan taşralı bireylerin psikolojik durumlarını konu edinmişler, kimi yazarlar ise taşrayı sanatlarının en büyük ilhamı olarak görmüşlerdir. Gelin, geçmişten günümüze her dönemin mevzusu olan taşraya edebiyat üzerinden bakalım…

  • 6
  • 17
YENİ SİSTEMİN “TAŞRA’YI EĞİTEN” ÖĞRETMEN YAZARLARI
YENİ SİSTEMİN TAŞRA’YI EĞİTEN ÖĞRETMEN YAZARLARI

📌1923'ten sonra yeni kurulan Cumhuriyet sistemi, taşraya olan bakışı da etkiledi. Cumhuriyet dönemi yazarlarına göre taşra şimdiye kadar ihmal edilmişti, eserlere konu edilse de şimdiye kadar tam manasıyla taşranın ruhuna nüfuz edilememişti. Yeni sistemin aydını kendisine yeni bir amaç edinmişti: Taşrayı eğitmek…

Öğretmen rolüne bürünen yazarlar ihmal edilen taşrayı, yeni sistemin getirdiği inkılaplar üzerinden eğitmeye koyuldu. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarına bakıldığında bu dönemlerde yazılan romanlarda taşraya düzen getirmek isteyen idealist öğretmenler karşımıza çıkar.

  • 7
  • 17
YEŞİL GECE'DE SÜREKLİ OLUMSUZLANAN "TAŞRA HOCALARI"
YEŞİL GECE’DE SÜREKLİ OLUMSUZLANAN TAŞRA HOCALARI

📌Reşat Nuri Gültekin'in Yeşil Gece'si buna bir örnektir. Anadolu'ya öğretmenliğe giden Yeşil Gece'nin Ali Şahin hoca isimli kahramanı, söz gelimi halkın yozlaştığı konuları engin yenilikçi öğretmen (!) kimliğiyle düzeltmeye çalışır. Milli edebiyat ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında taşrayı eserlerine taşıyan edebiyatçılar, bahsettiklerinin aksine bölge halkına ve taşra ruhuna asla nüfuz edemezler. Yazarlar, tepeden bakma bir anlayışla halka eğilirken, yaklaşmaktan ziyade aslında fazla araya mesafe koyarlar. Reşat Nuri, romanında taşranın ne denli taassup içinde olduğunu halkın tutunduğu yozlaşmış değerler üzerinden anlatır.

🔎Milli edebiyat dönemlerindeki taşra romanlarındaki en dikkat çekici özellik ise "hoca" tipleridir. Yazarların ortaya koyduğu bu hoca tipleri, genellikle toplumu gericiliğe sürükleyen, toplumun felaketini getiren kişiler olarak lanse edilir. Dini ve kültürel değerleri neredeyse simgeleştirilen "düzenbaz hoca" tipi ile halkın zihninde olumsuz özellikler oluşturacak şekilde vermek, yeni sistemin kendisini meşrulaştırma ve varlığını kabul ettirme eylemlerinden biri olarak karşımıza çıkar. Nitekim bu durum Yeşil Gece'de de karşılığını bulur. Romandaki hoca tipi şöyle tasvir ediliyordu:

"Artık hiçbir ciddi şey okutamayacak kadar bunamıştı; başı, sonu, mantık ve nizamı olmayan sözlerle ders anlatması rüya gibi bir şeydi"

🔎REŞAT NURİ GÜNTEKİN KİMDİR?

Çalıkuşu romanıyla ünlenen bu sebeple romancı olarak tanıdığımız Reşat Nuri Güntekin, edebiyatımızda birçok türde eserler vermiş bir yazardır. Reşat Nuri'nin edebiyat dünyasına tam manasıyla girişi Genç Kalemler'de yayımladığı makale ile gerçekleşti. Bir süre gazetelere edebiyat ve bilhassa tiyatro ile ilgili makaleler yazdı. Görevi sebebiyle yaşamı boyunca Anadolu'yu gezerek önemli gözlemlemelerde bulundu.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız

Edebiyatın hüzünlü yüzü Reşat Nuri Güntekin'den 20 alıntı

  • 8
  • 17
ROMAN KAHRAMANI MI TAŞRA MI “YABAN”?
ROMAN KAHRAMANI MI TAŞRA MI YABAN?

📌Taşra- kent, halk ve aydın çatışmasının en canlı tasvirlerle ortaya çıktığı eserlerden biri Yakup Kadri'nin Yaban isimli romanıdır. Yaban romanından sonra büyük eleştirilere uğrayan Yakup Kadri, her iki sınıfın birbirine olan bakışını uç noktalarda vermiştir. Romanda Milli Mücadele dönemlerinde İstanbul'da huzursuz olan entelektüel genç, taşraya gitmeye karar verir. Genç, sürekli "kabalığı, gericiliği" gibi olumsuz özellikleriyle aksettirdiği taşra tarafından "Yaban" olarak tanımlanır. Modern entelektüel taşra ile tanışır ve sonuç pasajda geçtiği gibidir…

"Köylülerle dost olabilmek için büyük fedakârlıklar yapması lâzımdır. Meselâ bütün kitaplarını yakmalı ya da evdeki bütün resimleri imha etmelidir. Köylülerle aynı soydan gelse bile, o tamamen farklı bir eğitim almıştır ve bambaşka bir kültürel gelişme yaşamıştır. Halkına yabancılaştığını şu sözlerle ifade eder: "Ben bu ülkeye ait olmayan ve yabancı unsurlarla karışıp yapay bir sanayi ürününün vasıflarını kazanmış biri haline geldim". Bir gün kırda dolaşırken bir Amerikan yapımı konserve kutusu görür."

🔎 Taşra ve taşra insanı romanda "dünyadan bihaberdir". Bütün olaylar meydana gelirken söz gelimi dünya yıkılırken, taşra "dışarıda" kalmıştır. Romanda kahraman, taşranın kültürel kodlarına ve dinamiklerine aşina olmadan ve anlamadan yalnızca eleştirmekle yetinir. Çünkü başkahraman merkezden gelmiştir ve gelişmişliği simgeleyen bu kahramanın bütün düşünceleri, "merkez"i söz gelimi doğruluğu temsil ediyor gibi lanse edilmiştir.

Yaban romanını diğer taşra romanlarından ayıran bir nokta ise Yakup Kadri'nin taşrayı romantik bir bakış açısıyla değil bütün gerçekliğiyle ele almasıdır. Şimdiye kadar sürekli, saf, temiz ve masum taşra insanı yerini Yaban'da gerçek portrelere bırakır.

🔎YAKUP KADRİ KİMDİR?

Yakup Kadri, diplomat ve yazardır. Asıl ününü kazandığı eserleri Nur Baba, Kiralık Konak ve Yaban'dır. Fecr-i Ati topluluğunun kurucuları arasında yer almış, sonrasında toplumcu bir çizgiye geçiş yapmıştır. Ayrıca Kadro ve Anadolu Ajansının da kurucuları arasındadır.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız

  • 9
  • 17
YENİ DÜZENİN TAŞRADA DOĞURDUĞU HEYECAN: YAĞMURU BEKLERKEN
YENİ DÜZENİN TAŞRADA DOĞURDUĞU HEYECAN: YAĞMURU BEKLERKEN

📌Edebiyatımızın yerli sesi Tarık Buğra, romanlarında taşrayı işleyen yazarların başında gelir. Buğra'nın taşrayı işlediği Yağmuru Beklerken romanı yazar Mustafa Miyasoğlu'ya göre "Serbest Fırka'nın taşrada doğurduğu heyecanı ve insan ilişkilerini nasıl etkilediğini anlatmaktadır."

"Elbette yağmur önemlidir ve onun için dua etmek gereklidir. Fakat insanların ve cemiyetin duasını bilmedikleri bekleyişleri de vardır, idrak edemedikleri ihtiyaçları vardır. Halk onları, ancak toprağın yağmur bekleyişi gibi bekler: Dilsiz, kelimesiz, aksülamelsiz. Bu rehberlik vazifesini yapmak mecburiyetindeyiz."

🔎TARIK BUĞRA KİMDİR?

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız

Edebiyatımızın Küçük Ağası Tarık Buğra'dan 23 alıntı

  • 10
  • 17
TAŞRA ROMANLARINDA FARKLI YAKLAŞIM: KUYUCAKLI YUSUF
TAŞRA ROMANLARINDA FARKLI YAKLAŞIM: KUYUCAKLI YUSUF

📌Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf eseri taşrayı konu edinen romanlardan biridir. Edebiyatımızda şimdiye kadar Anadolu'yu işleyen pek çok roman kaleme alındığını biliyoruz.

🔎Peki, Kuyucaklı Yusuf'un diğer taşra romanları içerisindeki özgünlüğü nedir?

➡Bu romanı diğerlerinden ayıran nokta kuşkusuz ki konuya yaklaşım biçimidir. Milli Mücadele döneminde yazılan Anadolu romanlarında yazarlar Anadolu halkını eğitme, yozlaşma ile mücadele etme gibi bir misyonu kendilerine yüklemişlerdi. Fakat Kuyucaklı Yusuf'ta böyle bir yaklaşım biçimi yoktur. Daha ziyade Anadolu'daki eşraf ve köylü toplumu arasında yaşananlar, ilişkiler eleştiriye tabi tutulmaktadır.

🔎Sabahattin Ali, bu romanında Anadolu insanını, bu insanların düşünüş ve yaşayış tarzlarını okuyucuya çok başarılı bir şekilde sunmaktadır. Bu romanda doğaya yönelişin, taşra üzerinden insan ruhuna doğru bir yolculuğa çıkışın ilk örneklerine rastlanır...

🔎SABAHATTİN ALİ KİMDİR?

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız

Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf romanı hakkında 10 bilgi

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN