Arama

Ekrem Hakkı Ayverdi'nin "Osmanlı Mimarisi" eserinden alıntılar

Tarihin arka sayfalarında kalmış harikulade eserlerin ardındaki derin ilmi ortaya çıkaran aydın Ekrem Hakkı Ayverdi, "Osmanlı Mimarisi" eseri ile imparatorluğun ana imar kaidelerini gözler önüne serer. Ayrıca içerisinde pek çok Osmanlı yapısına dair bilgiler barındıran bu nadide eserle başka yerde bulamayacağımız önemli detayları bizlere aktarır.

  • 16
  • 20

Hacı Bayramı Veli Camii

"Hacı Bayram Câmii Ankara Kalesi'nin bir surunun hemen kenarma yapıldığı için, Karaoğlan'dan gelip Sur îçi'nden Dış Kapı'ya doğru inen yolu hem kesmemek, hem de binâyı küçültmemek için, birinci kat yolun üstüne taşırılmış ve altdan kemerli ve revaklı bir geçid yapılmışdır. Bu tarz umûmiyet itibariyle aynı zamanda binâya büyük bir hareket sağlamakdadır. Ahşab câmiin bir ev gibi sıcak hâli, ona değişik bir mânâ vermekdedir; âbidevi olmaktan ziyâde mûnislik. Tabiî çok direkli câmiler sahnın vahdetini silip götürdüğü için, aynı tasnife giremez. Çatılı Ankara câmîleri, bir ikisi hâriç, hep direksizdir. Dış manzaraları bir eve benzer. Yapıları kerpiçtendir. Fakat içerideki güzel tezyînât ve tatlılık insanı sarar. Hacı Bayram Câmii ise, dâhili letâfetinden başka, sırlı tuğla ile yapılmış, hareketli köşeler, çatı dalgalanmaları, dolu ve boşluk nisbetleri ile ayrıca hârîcî bir güzel manzaraya sâhiptir. Gayet hoş bir ahşap oyma minberi, bütün Ankara câmîlerinde olduğu gibi tavana kadar dayanan müzeyyen alçı mihrab, Ankara'dakilerin hep birbirine benzer mihrablarmın en gösterişli ve güzelidir. Bu câmiin bilhassa büyük tavanın göbeği, mahfilindeki tavan tezyînâtı son derece câzibdir. Câmiin XVIII. asırda tâmîr geçirdiği kitâbelerinden öğrenilmekdedir. Bir de 1930 sıralarında yapılan büyük tâmirde, kemerleri pencerelerle kapatılarak, geçid sâhası câmie ilâve olunmuş, 1969- 1976 senelerinde de şimâl tarafına oldukça büyük bir kısım eklenerek harîm daha da büyütülmüşdür. Câmiin bodrumunda Hacı Bayram Velî'nin ve üç halîfesinin çilehâneleri vardır. Türbe câmiden sonra inşâ edilmişdir, Ön cebhesi mermerdir. Nefîs kapısı Etnografya Müzesi'ndedir. Kalemleri çok güzeldir."

Ekrem Hakkı Ayverdi

İslam uygarlığında mimari eserlerin ağırlığını taşıyan kemerler

  • 17
  • 20

EDİRNE'DE ÜÇ ŞEREFELİ CÂMİ

"Osmanlı mîmârîsinin dönüm noktası olan âbide budur. Araya araya kendini bulan ikinci bir dünyâ mîmârîsi yoktur. Osmanlı mimârîsinin başardığı bu hamlenin Üç Şerefeli Fâtihâsıdır. Vâkıâ Dimetoka'- daki Çelebi Câmiinde, dolu ve boşlukların nisbeti, pencere tevziâtı, aydınlatma ölçüsünün bulunmasıyle Fâtihâ'nın Besmelesi çekilmişdi; fakat 20 sene sonra bu dereceye varılacağını tahmin güçdür. Ammâ ne de olsa bu bir Fâtihâdır; bununla hıfz tamamlanmış ve hâfız olunmuş değildir. Hiç bir mîmârîde olmayan bir hassa Osmanlı'da vardır. O da her unsur, her parça bütünün bir âzâsı olacak, temelden balayıp zirveye çıkış esnâsında, diğerlerini bastıracak, gözden silecek bir nisbette olmayacakdır; şahika eserlerde bu elde edilmişdir. Burada ise henüz o kemâl aranmamalıdır. Ammâ bu eser yine de çok şey getirmiş, çok mes'elenin başlangıcını göstermişdir."

Ekrem Hakkı Ayverdi

Mağrib mimarisine özgü İslami eserler

  • 18
  • 20

"Yeşil Câmi, bu kadar gösterişli ve bu yüzden herkes tarafından şaşkınlık içinde seyir ve temâşâ edilen, dillerde dolaşan bir binâ olmasa idi bu kadar sıkı bir tahlile tabî tutulur muydu? Böyle bir zahmete hâcet kalmayacağını okuyanların takdir edeceklerine eminiz. Gönül bu mertebe itinâ ile, emek ile yapılan bir eserin sarkan bir tarafı bulunmamasını diliyor. Bu hicran ile yazılmış satırların diğer bir sebebi de, Osmanlıların, istikbâlde o mîmârînin şâhikası câmîleri yapıncaya kadar. ne safhalardan geçtiklerini, avlayıcı tuzakları nasıl atladıklarını ve karşılarına böyle bir fettan çıkmış iken ona kapılmayıp kibar ve asîl dildâdelerinden vazgeçmediklerini göstermekdir. Yeşil Câmi o devrin, siyâsî ve rûhî buhranlarının doğurduğu ârızî bir mahsûldür. Sonu gelmemiş, zürriyet vermeden kalmışdır."

Ekrem Hakkı Ayverdi

İslam uygarlığı ile mükemmel forma ulaşan kubbe mimarisi

  • 19
  • 20

"Her şeyden evvel câmiin oturtuluşu arazîye tam uygun mudur? Bizce buna müsbet cevab vermek pek kâbil değildir. Binâya doğrudan doğruya sokakdan girilmez; arka tarafdan avlu yan duvar boyunca geçildikden sonra kapıya dönülür. Böyle yapılacağına câmi geriye çekilse, sokak önden geçirilse idi, şehir ve âbide daha kazançlı çıkardı."

Ekrem Hakkı Ayverdi

Osmanlı'nın ilk mescidi: Kuyulu Mescid

  • 20
  • 20

"Biz ise, câmii bir kül olarak, kütle ve mimâri olarak anlatacak yerde. tersinden, sorgucu ele alarak bahse girmeyi zarûrî bulduk. Çünkü câmiin herşeyin üstünde tutulan yanının o olduğu derhâl sezilmekdedir. Şimdi sorguç nereye takılmışdır? Yerine oturmuş mudur? diye aramaktayız. Kavuk, kisve ile bunları taşıyan devletli tam bir kıvam ve uygunlukta olsaydı, mes'ele yoktu; sorguç, takı, gelir yerini bulur ve hepsi berâber bir kül, tek bir vücûd olurdu."

Ekrem Hakkı Ayverdi

İslam beldelerinde şehir planlaması nasıl yapılırdı?

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN