Arama

Elinin hamuruna daktilonun mürekkebi karışmış ilk kadın gazeteciler

Günümüzde bile 'kadın' hassas bir konudur. Evlerin inci tanesi kadınlar zamanımız modern anlayışından çok daha evvel, Osmanlı döneminde, gündemde yerini almıştı. İlk defa Osmanlı kültür tarihi içinde, kadının toplumsal yaşamdaki yeri sorgulanmış, geleneksel düzenden miras kalan erkek otoritesinden kadının kurtarılması gündeme gelmiş ve kadınlara yeni bir kimlik kazandırma arzusu sistematik bir şekilde yürütülmeye çalışılmıştı. Bu anlamda kadın yazarların, kadın hakları noktasındaki yapılanmaları ve kadın dergilerinin bu oluşuma katkıları elbette yadsınamazdı.

  • 1
  • 14
KADINA SAYGI DOĞUDAN BAŞLADI BATIDA FİKİR OLDU
KADINA SAYGI DOĞUDAN BAŞLADI BATIDA FİKİR OLDU

19'uncu asırda Batı'da ortaya çıkan fikir akımları ile kadınların sosyal hayatın her kesiminde etkin bir rol oynamaya başlamasının, Osmanlı toplumundaki kadın hareketinde önemi yadsınamaz bir etkisi söz konusudur. Bu dönemde Osmanlı kültürü içinde ortaya çıkan kadın hareketlerini iki boyutta ele almak gerekir.

Birincisi kadınların eğitim hayatında etkin olarak yer alması ve kamusal alanda belirmesini savunan görüştü ki; geleneği savunanlar; İslamcılar, Osmanlıcılar ve Türkçüler bu noktada birleşirlerdi. Diğeri ise kadınların feminist bir yaklaşımla geleneğe ve dine arkalarını dönerek haklarını arama çalışmalarını yansıtan Batıcılık anlayışının etkisinde kalan görüştü. Birinci görüşü, pek çok erkek aydın savunarak kadın hareketlerini hem sosyal hem de edebi anlamda desteklemişti. Bu noktada modernleşme ve çağdaşlaşma anlayışı içinde, kadına yeni bir kimlik kazandırma çabasından ziyade, geleneğin dışına çıkmadan ve dinsel unsurları göz ardı etmeden Doğu-Batı sentezli bir kadın kimliği oluşturma çabası söz konusuydu. Ancak bu ideolojilerin hiçbirisinde kadını mevcut durumundan daha geriye götürme eğilimi söz konusu değildir. Kadının aile yaşamı ve toplumsal yaşamdaki konumu hakkında aynı görüşleri paylaşan bu ideolojilerin kadın konusu noktasında birbirlerinden çok keskin ayrılıkları yoktu.

  • 2
  • 14
İKİNCİ ABDÜLHAMİD KADINA DESTEK VERDİ
İKİNCİ ABDÜLHAMİD KADINA DESTEK VERDİ

II. Abdülhamid, kadınların eğitilmesi ve eğitimlerinin teşvik edilmesi alanında ciddi çalışmalar ve reformlar yaptı. Padişah, devrinin kadın yazarlarından Fatma Aliye Hanım, Nigâr Hanım, Hatice Nakiye Hanım ve Makbule Leman Hanım'ı çeşitli faaliyetlerinden ötürü ödüllendirerek kadınların kamusal alandaki etkinliklerini ve var olma mücadelelerini desteklemişti. Nitekim 1888 yılında yayın hayatına giren Mürüvvet dergisi, "II. Abdülhamid'in desteği ve teşvikini" almıştı.

  • 3
  • 14
KADINLAR KAÇINCI SINIFA KADAR OKUYABİLİYORDU?
KADINLAR KAÇINCI SINIFA KADAR OKUYABİLİYORDU?

Tanzimat devrinden önce kadınlar, sadece bugünkü ilköğretim derecesinde olan sıbyan mekteplerinde düzensiz bir eğitim görüyorlardı. Ancak yüksek tabakaya mensup aileler, kendi imkânları ölçüsünde kız çocuklarına özel dersler aldırarak; onlara belli bir eğitim imkânı sağlama çabasında olmuşlardı.

Tanzimat'la birlikte açılan "Darulmuallimat"ın Türk kadınının eğitim hayatına başlamasındaki yeri inkâr edilemez. Kadın öğretmenler yetiştirmek için açılan Darulmuallimat'la birlikte düzenli bir eğitim yaşamına girmeye başlayan Türk kadını için artık yeni ve her türlü gelişmeye açık sosyal ve siyasal bir dönem başlar.

Kadının toplumdaki yerinin, yeni bir sürece girmeye başladığı ve kadının kamusal alanda görünmeye başladığı Tanzimat döneminde, basın ve yayın önemi inkâr edilemez bir güce sahipti. Devrin yazarları, eserlerinde kadın meselesine sıklıkla eğilerek Türk kadınına yeni statüler kazandırma eğiliminde olmuşlardı.

  • 4
  • 14
FARKLI GÖRÜŞLER AYNI AMAÇ
FARKLI GÖRÜŞLER AYNI AMAÇ

Batıcılar, kadının sosyal yaşamda tam anlamıyla Batılı bir kadın modeli olarak yer almalarını isterlerken; İslamcılar, gelenekten ve dinden uzaklaşmadan yeni bir kadın modeli oluşturma gayreti içine girerler. Türkçüler ise kadında milli duyguları uyandırma ve vatan konusunda onları bilinçlendirerek onları da milli uyanışa dâhil etme amacı taşırlar. Bu ideolojilerin temelde aynı ama detaylarda farklı olan kadının toplum içindeki yeriyle ilgili tartışmaları, hiç şüphesiz kadın hareketlerinin lehine bir seyir göstermişti.

Kimlik arayışında olan Türk kadını, en büyük desteğini yine haklarını elinden aldığına inanan Türk erkeklerinden görmüştü. Ancak bir farkla ki bu hareketi destekleyen gelenekçi kesim, kadının sosyal hayata ve kamusal alana atıldığı zaman ahlak duygusundan uzaklaştırılmaması gerektiği noktasında fikir birliği içinde bulunmuşlardı. Doğu kültüründe kadınlığın en önemli meziyeti olarak görülen ahlak duygusunun, Avrupalı kadınlarda göz ardı edildiği noktasında devrin en önemli kadın hakları savunucularından olan Ahmet Mithat Efendi de çeşitli görüşler ileri sürerek kadınların özgürlük anlayışının ahlaksızlığa meydan vermemesi gerektiğini sıklıkla dile getirme gereği duydu. Bu anlamda, onun kadınların özgürlüğü ile ilgili düşünceleri geleneksel ve muhafazakâr bir sınır içindeydi.

  • 5
  • 14
AHMET MİTHAT EFENDİ VE KADIN
AHMET MİTHAT EFENDİ VE KADIN

Özellikle Tanzimat yazarları içinde Ahmet Mithat Efendi, eserlerinde kadın haklarının bir savunucusu ve temsilcisi durumundadır. Ahmet Mithat Efendi, kadın olgusuna yaklaşırken Batı'daki kadın anlayışıyla Osmanlı geleneğindeki kadın anlayışı arasındaki farklılıklar üzerinde durur. Klasik edebiyat dönemi şiirlerinde kadın, ulaşılamayan bir sevgili tipi olarak idealize edilmiş ve kadının sosyal ve toplumsal yönü üzerinde durulmadığı gibi bu konuda herhangi bir çalışma da yapılmamıştı.

Ahmet Mithat Efendi, bu eksikliği ortadan kaldırmak ve kadınları kamusal alana dâhil etmek amacıyla, romanlarında ve makalelerinde kadın ve kadının toplumdaki yeri noktasına vurgu yaparken yeni bir medeniyetin eşiğinde olan Osmanlı Türk kadınını bilinçlendirme arzusunda olmuştu. Kadına yaklaşımında, Batılıların Türk kadınına bakışını eleştirirken de geleneksel çizgiden ve Osmanlı'nın toplumsal belleğinden uzaklaşmamaya özen göstermişti.

Batılıların Osmanlı kadınının hukuku olmadığını düşünmesine şiddetle karşı çıkan Ahmet Mithat, batılıların bu yanlış görüşlerini kitabında cevaplandırmayı lüzumsuz buldu. Çünkü manevi kızı Fatma Aliye Hanım'ın Muhadere-i İslam isimli eserinde İslam kadının, Avrupa kadınından çok fazla hukuku olduğu ispat edildiği gibi kendisi de Stokholm Müsteşrikler Kongresindeki tebliğinde aynı batılıların bu batıl iddialarına reddiyede bulunmuştu.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN