Faruk Nafiz'in edebiyatçılarla tanışma anıları
Faruk Nafiz Çamlıbel, şiirleriyle gündeme gelmeye başladıktan sonra devrin şöhretli edebiyatçılarını tanımaya çalışmış, onlarla aynı ortamda bulunmaya gayret etmişti. Davetler, konferanslar, edebi etkinlikler ünlü yazarın ediplerle tanışması için büyük fırsatlardı. Bu sebeple "Nasıl Tanıdım?" başlıklı yazı serisi, bir şairin otorite olarak kabul edilen isimler tarafından kabul görme gayretini de yansıtır.
Giriş Tarihi: 26.03.2019
15:21
Güncelleme Tarihi: 26.03.2019
16:15
A. Haşim'in "O Belde" şiirinin konuşmasından sinirli ve vehimli olduğu anlamak zor değildir. Faruk Nafiz, o akşam, biri devrini kapayan öteki yeni bir devir açan iki üstadı dinlemekten konuşmaya fırsat bulamaz. Nihayet bir gün Halik Fahriyle Kadıköy vapurundayken Ahmet Haşim ile karşılaşırlar. Hürmet ettikleri şairin keyifli bir anına denk geldikleri için bir çay sohbetine imkan bulurlar.
SÜLEYMAN NAZİF’İN HAZIRLADIĞI BİR KONFERANS
Faruk Nafiz'in Süleyman Nazif'le tanışması, yine aynı yıllarda bir konferans sırasında gerçekleşir. Süleyman Nazif'in Darülfünun konferans salonunda, "İran edebiyatının Türk edebiyatına tesiri hakkında" konferans vereceğini duyan Faruk Nafiz, Servet-i Fünun şairiyle tanışmak için bu fırsatı kaçırmaz. Mehmet Emin Yurdakul'un şeref konuğu olduğu salonda, vakit kaybetmeden dinleyiciler arasında yerini alır. Tüm dikkatiyle Süleyman Nazif'in konuşmasını takip etse de dinleyicilerin kelimelere dökülen "hoşnutsuzluk alametleri" konferansı verimsiz kılar.
Ancak bu konferanstan bir yıl sonra, Mütareke yıllarına rastlayan 23 Ocak 1920'de, Süleyman Nazif yine aynı salonda hatta aynı kıyafetlerle kürsüdedir. Pierre Loti için düzenlenen anma toplantısında konuşan Süleyman Nazif, işgal kuvvetlerine karşı sert bir dil kullanarak Türk milletinin beklediği ses olur. Dinleyiciler arasında bulunan Faruk Nafiz, "Nefeslerin ve nabızların sayısı mutlaka bir misli yükselmişti."(…) "Sözün müthiş kudretini orada gördüm." diyerek büyük hatibin konuşmasından etkilendiğini hissettirir.
BİR FOTOĞRAFIN UZUN HİKAYESİ
Mithat Cemal Kuntay'ın evinde Faruk Nafiz ve Süleyman Nazif bir araya gelir. Evde misafir olan kimler yoktur ki… Abdülhak Hamid, Mehmet Akif, Samipaşazade Sezai, Cenap Şahabettin gibi dönemin önemli edipleri, Mehmet Akif'in Âsım kitabının yayımlanması şerefine verilen davet üzerine bir araya gelmişlerdir.
Faruk Nafiz eve girdiğinde, "başköşede Abdülhak Hâmit ve etrafında diğer ediplerin" oturduğunu görür. Salonda "Mehmet Âkif'ten daha mütevazı ve daha terbiyeli oturmanın" imkânını bulamayınca da ilk gördüğü koltuğa yerleşir. Bir projektör gibi yaşananları süzdüğü o gün, Âsım şiiri okunduktan sonra, salondakiler tarafından Abdülhak Hamit'e "bir hayranlık hücumu[nun]" başladığını fark eder. Zira Şair-i Azam o gecenin en değerli konuğu olarak Mithat Cemal'in evini şereflendirmiştir.