Fatih’e sunduğu kaside ile idamdan kurtulan şair: Ahmet Paşa
Devlet adamı rolüyle üstün başarılar göstererek Fatih döneminde vezirlik rütbesine kadar yükselen Ahmet Paşa, aynı zamanda klasik edebiyatımızın da önemli simalarından biridir. Hayat öyküsü oldukça ilgi çekici olan şairin, Fatih Sultan Mehmet'e bu denli yakınken neden Yedikule zindanlarına atılarak hakkında idam hükmü verildiğini biliyor muydunuz? Peki şairin nasıl kurtulduğunu? İşte tüm bu soruların cevabını ve daha fazlasını siz Fikriyat okurları için inceledik.
Giriş Tarihi: 20.01.2020
15:37
Güncelleme Tarihi: 20.01.2021
09:43
Ahmet Paşa idam cezasından nasıl kurtuldu?
Ahmet Paşa, Yedikule zindanlarında o eski sefalı günlerini özlemle anarken, canını nasıl kurtaracağına dair düşünmeye epey vakti olmuştur. Şair, kendisini kurtaracak tek çarenin kalemi olduğunu anladıktan sonra mahpus iken suçunun bağışlanması dileğiyle "Kerem" redifli bir kaside yazmıştır ve bu kasideyi padişaha sunmuştur.
Fatih tarafından bağışlansa da saraydan uzaklaştırılan Ahmet Paşa, Bursa mütevelliğine tayin edilerek kendisine 30 akçe maaş bağlanmıştır.
Fatih'in vefatına kadar Sultanönü, Tire ve Ankara'da sancakbeyi olarak görev yapan Ahmed Paşa, II. Beyazıd zamanında aynı görevle Bursa'ya tayin edilmiştir. Ancak II. Beyazıd, Paşa'yı taktir etmesine rağmen nedense saraya çağırmamış, o da eski günlerine kavuşamamanın acısını ömrü boyunca çekmiştir.
Kasideler ekseriyetle asıl konuya geçilmeden evvel sevgilinin tasvir edildiği nesib/teşbib bölümü ile başlar. Fakat Ahmet Paşa kasidesinde nesib bölümüne yer vermeden doğrudan methiye bölümü ile başlamıştır.
Kerem Kasidesi 35 beyittir. İlk 29 beytinin methiye, son 6 beyti ise duadır.
Ey muhît-i keremün katresi ' ummân-ı kerem Bâğ-ı cûd ebr-i kefünden tolu bârân-ı kerem
Muhît-i kerem: Cömertliği kuşatan (padişah) Katre: Damla 'Ummân-ı kerem: Lütuf deryası Bâğ-ı cûd: Cömertlik bağı Ebr-i kef: Elinin bulutu Bârân-ı kerem: Kerem yağmurları
"Ey lütuf deryasının damlası, kerem ummanı olan padişah! Cömertlik bağı, senin bulut gibi olan elinden yağan kerem yağmurlarıyla dolmuştur"
Şair padişahın elini buluta, ihsanları da yağmura benzetmiştir. Bulut yağmurla düşünüldüğünde bolluğu ve bereketi hatırlatmaktadır. Padişahın sunduğu keremlerin bir damlası umman olarak düşünülerek mübalağa yapılmıştır ki bu da şairin kasidesine seçtiği kerem redifiyle uygun bir başlangıçtır.
"Göklere benzeyen lütuf devrinin padişahısın"
Matla'-ı subh-ı zafer mihr-i zekâ ebr-i hayâ Felek izz ü ' alâ dâver-i devrân-ı kerem
Matla'-ı subh-ı zafer : Zafer sabahının doğduğu yer Mihr-i zekâ: Zeka güneşi Ebr-i hayâ: Utanma bulutu Dâver-i devrân-ı kerem: Lütuf devrinin padişahı
"Sen zafer sabahındaki utanma bulutu ve zekâ güneşi olan yüceliği göklere benzeyen lütuf devrinin padişahısın."
Bu beyitte ideal hükümdar vasıfları üzerinden padişah tasvir edilmiştir. Buna göre, ideal hükümdarın zekâsı güneş gibi kapsayıcı, günahtan korkan (hayâ), yücelik ve büyüklükte zirve; zamanı ise zafer sabahı gibi lütuflarla dolu bir devir olmalıdır.
Tâc bahş-ı ser-i sultân-ı salâtin-i cihân Zînet-i taht u nigîn Hazret-i sultân-ı kerem
Tâc bahş-ı ser-i sultân-ı salâtin-i cihân: Kralların başına taç bağılayan Zînet-i taht u nigîn: Tahtın ve mihrin süsü
"Sen dünyada kralların başına taç bağışlayan, tahtın ve mührün süsü, lütuf padişahısın."
Bu beyitten anlaşıldığı üzere dünyaya hükmeden padişah Fatih Sultan Mehmet'tir. Tasvir edilen hükümdar, cömert bir dünya hükümdarıdır.
Zıll-ı Hakk Şâh Muhammed ki işiği gökinün Kem-terin ılduzı olur meh-i tâbân-ı kerem
Zıll-ı Hakk Şâh: Padişah Hakkın gölgesi Kem-terin: En önemsiz Ildız: Yıldız Meh-i tâbân-ı kerem: Lütfun parlak ayı
"Padişah Mehmed, Allah'ın gölgesidir, lütfun parlak ayı onun göğe benzeyen yüksek eşiğinin en önemsiz yıldızıdır."
Vezin ve Arap harflerle yazılış gereği Fatih Sultan Mehmed'in, Mehmed'i okuyucuda veya dinleyicide Hz. Muhammed'i düşündürmüş, böylece hükümdar kutsallaştırılmıştır. Hz. Muhammed, Allah'ın elçisidir. Hükümdarlar da dinin temsilcisi sayılmışlardır.