Fikriyat’tan mutlaka okunması gereken kitap listesi
Çağının tanığı olmanın kabullenmekten değil, yüzleşmekten geçtiğini her eylemiyle bir kez daha anlatan George Orwell'ın, gerçek isminin Eric Arthur Blair olduğunu biliyor muydunuz? Ya da kod adı, 'Agent Argo' olan ünlü yazar Ernest Hemingway'in, bir ajan olarak çalıştığını? Fikriyat, sizler için mutlaka okunması gereken kitap listesini derledi.
Giriş Tarihi: 10.04.2019
17:25
Güncelleme Tarihi: 23.02.2020
12:55
Ve Dağlar Yankılandı - Khaled Hosseini
Gece vakti, çölü bir el arabasını çekerek geçen bir baba... Arabanın içinde annesiz iki çocuk; iki kardeş; biri kız, biri erkek... Küçük Peri için ağabeyi Abdullah, ağabeyden çok öteydi. On yaşındaki Abdullah'a sorsanız, Peri onun için her şey demek. Köylerinden Kâbil'e varmak için çıktıkları yolculuğun sonunda aileyi yürek parçalayıcı bir son bekliyor. Bu aslında bu bir son değildi. Kardeşlerin başlarına gelenler, yakın ya da uzak ilişki kurdukları tüm insanların hayatlarında nesiller boyu etkileyecektir.
Hayat farklı aileleri sevgi ve fedakârlık, ihanet ve sadakat gibi ortak duygularla sınarken, karakterlerin başlarına gelenler ve yaptıkları seçimler, kitabın her biri ayrı bir renk ve lezzet taşıyan katmanlarını oluşturuyor. Afganistan'ın küçük bir köyünde doğan ve okuru Kâbil'den Paris'e, San Francisco'dan Tinos adasına taşıyan bu öykü, her sayfada renklenip güçleniyor.
Ve Dağlar Yankılandı, bizi biz yapan değerler üzerine düşündüren, ustalıkla yazıldığını her bölümde yeniden kanıtlayan, büyüleyici bir roman sizleri bekliyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler - Rasim Özdenören
İnsanın, toplumsal hayatı gibi düşünce hayatının da karmaşıklaştığı bir dünyada "Müslümanca düşünme"nin imkân ve yöntemi nedir? İslam konusunda yeterli "malumat"a sahip olmak, Müslümanca düşünmek için yeter mi? İslam'ın özü ve bütünüyle kaynaştırılamayan bilginin, düşünme etkinliğini oryantalist bakış açısına mahkûm etmesi kaçınılmaz olmayacak mı? Edebiyat ve özellikle öykü alanındaki başarılı ürünleriyle de tanınan Rasim Özdenören'in klasikleşmiş eseri sizleri bekliyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Pal Sokağı Çocukları - Ferenc Molnar
Nemecsek, Boka ve Pál Sokağı'nın öbür çocukları 1907 yılında Budapeşte'nin yoksul Józsefváros semtinden yola çıktılar. Bugün artık bütün dünyada tanınıyorlar. Bugüne kadar her yaştan milyonlarca insan onların dokunaklı hikâyesini okudu; tıpkı Budapeşteli çocuklar gibi onlar da Boka'nın cesaretine hayran oldu, Nemecsek'in ürkek ama kararlı kahramanlığı karşısında gözyaşlarını tutamadı.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Kullervo'nun Hikayesi - J.R.R. Tolkien
Kalervo'nun oğlu Kullervo, Tolkien'in yarattığı onlarca karakter arasından belki de en karanlık ve trajik olanıdır. Zira Tolkien'in deyişiyle "Bahtsız Kullervo", doğaüstü güçlere ve hüzünlü bir kadere sahip talihsiz bir yetimdir.
Babasını öldüren, annesini kaçıran, daha küçük bir çocukken canına üç kez kasteden karanlık büyücü Untamo'nun yanında yetişen Kullervo'nun ikiz kız kardeşi Wanona'ya olan sevgisi ve onu kollayan, büyülü siyah köpek Musti dışında hiçbir şeyi yoktur. Bir köle olarak satıldıktan sonra büyücüden öç almaya yemin eden Kullervo, intikam anında bile en zalim felaketten kaçış olamayacağını öğrenecektir.
Kullervo'nun Hikâyesi, Tolkien'in izlediği yolda uyarlamadan yaratıcılığa doğru atılan ve "Silmarillion" ile sonuçlanan temel adım. Tolkien, Kullervo'nun Hikâyesi için "kendi efsanelerimi yazma teşebbüsümdeki çıkış noktam," derken "İlk Çağ efsanelerinin temeli," olduğunu da söyleyerek Húrin'in Çocukları'nın başkahramanı Turin Turambar'ın atasının bu metin olduğuna dikkat çekti.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Bir Safdilin Hatıra Defteri - Arkadi Averçenko
Arkadi Averçenko, 1920'de Bolşeviklerin Kırım'ı istila etmesi nedeniyle İstanbul'un yolunu tutan Rus göçmenlerden biriydi. Bir Safdilin Hatıra Defteri'nde İstanbul'da ve bir sonraki durağı Prag'da geçirdiği günleri anlatır. Aralarında hayatlarında ilk kez geçimlerini sağlamak için çalışmak zorunda kalan soylu ve zengin Rusların da bulunduğu göçmenlerin karşılaştıkları zorluklara odaklanırken İstanbul'u fon olarak kullandı. Hayatın yalnızca göçmenler için değil, yerliler için de çok zor olduğu işgal altındaki İstanbul'un genel atmosferine hiç değinmediği gibi, şehrin güzelliğine ya da barındırdığı tarihi hazinelere de iltifat etmez. Daha çok yabancı nüfusun yoğun olduğu Galata ve Pera civarında yaşayan Rusların ayakta kalma mücadelelerini son derece mizahi bir dille aktarır.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…