Eski şiirin zirvesi: Fuzuli
İslami edebiyatın zaman içerisinde farklı dallardan beslenerek büyümesi ortaya pek çok güzel sanat alanında yetkin isimler çıkarmasına vesile oldu. Edebiyat tarihi içerisinde en çok tercih edilen tür olan şiir ise bundan en fazla payı alan tür oldu. Klasik şiirimizin zirvesi olarak kabul edilen Fuzuli, üç ayrı dilde "Divan" yazabilecek denli büyük bir isimdi. Şiirle kurduğu bağ vesilesiyle diğer şairlerden ayrılan Fuzuli, İslam edebiyatının adeta çatısı oldu.
Giriş Tarihi: 07.11.2022
10:29
Güncelleme Tarihi: 05.11.2023
09:01
Sözün ihyası
◾ Dursun Ali Tökel, Fuzuli'nin sanat yaşayışı ile ilgili,
"Fuzûlî bu 466 yılı ömrüne katıp bugüne kadar yaşamış olsaydı şiir anlayışının nasıl şekilleneceği merak konusu olurdu. Bu merak, Fuzûlî'nin insanı derinden kavradığını gösteren düşünce ve sözleriyle giderilebilir. Çünkü onun sözleri her çağda hayat bulup muhataplarına hayat verebilir güçtedir. Öyle ki Fuzûlî "Ver söze ihya ki tuttukça seni hâb-ı ecel/ Ede her sâ'at seni ol yuhudan bîdar söz" beytiyle canlılık kazandırılan sözün kıyamet uykusuna yatan bedenlerin ruhlarını diri tutacağını ifade eder. Böylece Fuzûlî sözlerini ihya ederek kıyamete kadar yaşayacaktır. Fuzûlî'nin şiirdeki bu anlayışının benzerlerini sözü ihya eden Mevlana, taşları ihya ederek onları zamansız kılan Mimar Sinan ve notaları ihya eden Dede Efendi'de görmek mümkündür. Dolayısıyla onları ölümsüz kılan kullandıkları malzemeleri ihya etmeleridir. Bu durumda Fuzûlî'nin âb-ı hayâtı yani ölümsüzlük iksiri ilimle terbiye edilen sözdür." cümlelerini kurar.
◾ Fuzûlî , divanlarında kasidelerin giriş kısmında o zamanki çağın siyasi ve toplumsal olaylarından bahseder . Örneğin Fuzûlî Divanı'ndan Kanuni Sultan Süleyman Bağdat'a sefer düzenlediğini, Bağdat'ı fethettikten sonra Ayas Mehmet Paşa 'yı oraya vali olarak atadığını ve bu valinin yönetiminde bölgede asayiş sağlayıp Kerbelâ'ya su getirip köprüler yaptırdığını öğrenebiliriz.
Bir şaheser: Fuzuli Divanı
Kad enâre'l-'ışku li'l-'uşşaki minhâce'l-hüdâ
Sâlik-i râh-ı hakikat ışkı eyler iktidâ
*Bu beyit Fuzûlî'nin divanının ilk gazelinin ilk beytidir. O dönemde şairler arasında âdet olduğu için gazelin ilk beyti Arapça söylenmiştir.
◾ Filozoflar bilginin kaynağına nasıl ulaşılacağı konusunda fikir ayrılığına düşmüş, bilginin kaynağına ulaşmak için akıl, bilim, deney, tecrübe ve sezgi gibi yollara başvurmuştur. Fuzûlî'ye göre aşk olmadan insan ne hakikat yolunu bulabilir ne de hakikate giden yolu yürüyebilir. Aşk hidayeti aydınlatır, hakikati arayan yolcu da kılavuzun aşk olduğu bu yolda yürümeye başlar.
◾ Fuzûlî'nin "Aşk derdinden olur âşık mizâcı müstakîm / Âşıkın derdine dermân etseler bîmâr olur" anlaşılacağı üzere insanın bireysel yolculuğundaki en doğru arkadaştır. Zira bu arkadaş olmadan insan yürüyemez.
◾ Osmanlı'nın hamisi olduğu Türk - İslam medeniyetinde Batı'da olduğu gibi felsefe ile sanat ayrı mecralarda gelişmedi. Bu bakımda Fuzûlî bir şair olarak Türk - İslam düşünce kanalının temsilcisi olduğundan bir filozof tur.
◾ Matlau'l-i'tikâd adlı kitabında başta kelam ilmi olmak üzere bilginin kaynağı, gelişmesi ve oluşumundan bahsetmektedir. Evrenin oluşumundan yola çıkarak Allah'ın varlığını kanıtlamaya çalışıyor. Dolayısıyla Matlau'l-i'tikâd 'ı okuyan Müslüman Türk filozofunu, Leyla ile Mecnun 'u okuyan bir büyük mutasavvıfı okumuş oluyor.
◾ Fuzûlî gazellerinde olgun insan olmanın yolunu anlattığı için onun gazelleri kişisel gelişim teknikleri gibi okunabilir. Yunus Emre'nin Risâletü'n-Nushiyye 'si de bir kişisel gelişim kitabı gibidir.
Nice bir nefs temennasiyle
Yemeki-i içmek ola dil-hâhın
Eyleyip zühd ü vera'dan nefret
Tâ'at-i Hak'dan ola ikrâhın
Ma'bedin matbah ola şâm ü seher
Müsterâh ola ziyâret-gâhın
Bunun için mi olupsan mahlûk
Bu mudur emri sana Allah'ın
◾ Fuzûlî bu mukattaatında çok yemek yemenin felaketi üzerinde durur. İnsanoğlunu yemek ve içmekle meşgul olup Allah'ın (CC) emirlerini göz ardı edip ibadetlerini yapmamaları hususunda eleştirir.
Mukattaat ne demek?
Tamamlanmamış şiir parçaları anlamına gelir. Gazel ve kasidelerden alınmış mukattaat adı verilen bu çeşitli beyitlere divanda ayrı bir yer verilir.
Fuzuli'nin Leyla ile Mecnun'undan 25 alıntı
◾ Fuzûlî'nin infak etmek konusundaki hassasiyeti Yunan mitolojisindeki bir âdetle de açıklanabilir. Bu âdete göre Antik Yunan'da ölüler dilinin altında bir altınla gömülürlermiş. Sebebi ölen kişilerin bir ırmağın kenarında dirilip cennet olarak tasavvur edilen yere gitmek için ırmağı geçiren kayıkçıya emeğinin karşılığında bu altının verilmesidir. Kısacası insan cenneti arzu ediyorsa malından infak etmelidir. İnsan elindekinden infak etmedikçe elindekinden daha fazlasına erişemez.