Garip akımına ilk ciddi eleştiriyi yapan Hisarcılar
Hisarcılar, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı şiir ekolüne bağlı olan şair ve yazarlar topluluğudur. Hisarcılar ilk şiirlerini Çınaraltı dergisinde, Garip akımına karşı bir duruş sergileyerek yayınladılar. Daha sonra 1950 yılında çıkarılmaya başlayan ve 1980 yılına kadar aralıklı olarak 277 sayı çıkarılan Hisar dergisi etrafında toplandılar. Peki, Hisar dergisi etrafında toplanan edebiyatçılar kimdi? Bu edebiyatçıların gelenekten beslenerek oluşturdukları sanat anlayışları Hisar dergisinde nasıl tezahür etti? Hisar, hangi ünlü edebiyatçının ilk yazılarını yayımladığı dergiydi? İşte tüm bu soruların cevabı ve daha fazlası...
Giriş Tarihi: 29.04.2020
16:55
Bunun ilk örneği 1951 yılı Ocak ayında Çınarlı'nın "Yeni Şiir" başlıklı yazısının yayımlanmasıyla gösterilir. Bir yıl süreyle yayınlarına sessiz sedasız şiirlerini ve denemelerini neşr ederek devam eden Hisar grubunun sessizliği bozulmuştur artık. Çınarlı'nın yazısına göre , yeni şiir diye ortaya atılan acayiplikler şiire ve şaire cemiyetteki itibarını tamamiyle kaybettirmekle beraber, her aklına esenin, eline kalemi aldığı anda, kendisini şair sanıp bol bol saçmalamasını, yüksek perdeden konuşmasını da sağlamıştır. Ortaya çıkan bazı akımlar şairliği ucuzlatmıştır. Çınarlı, yeni şiirin öncülerinin "Rakı şişesinde balık olmak", "Yüz paralık bulut istemek", "Evlerinin önünde yoğurt ağacı bitirmek" gibi mantıksızlıkların bir değer taşıdığına inanacak kadar saf, cahil kimseler olmadıklarını biliyoruz diyen Çınarlı, bu cereyandan sıyrılabildikleri zaman, onların güzel eserler meydana getirdiklerini belirtir. Tam bu esnada yeni şiirin öncüleri diye tabir ettiği Garip akımı devreye girer.
GARİP ŞİİRİNE VERİLEN İLK CİDDİ TEPKİ
Çınarlı, adı geçen yazısında devamla, yeni sanat maskesi altında gizli oyunlar oynandığına da işaret eder. Bu eleştirilerin odağında Türk edebiyatında "yenilik" ç ıkışı ve eskiye dair her şeyin yıkımı üzerine kurulı Garip akımı vardır. Yeni şiir anlayışının milletin bağlarını tarihten tamamen koparacağını düşünür.
Yapılan tenkitlerden görüldüğü üzere Hisar, 1940'lı yıllarda özellikle Garip anlayışı yüzünden Türk edebiyatının gelenekle zayıflayan bağını yeniden güçlendirmek, yazdıklarını sanat ve edebiyatseverlere ulaştırmak, sanat ve edebiyat hayatına seviye getirmek, "kökü mazide olan âtî" çizgisinde eserler vermek , sosyalist sanat anlayışına karşı bir sanat hareketi oluşturmak gibi amaçlarla çıkarılır. Dergi, bu amaçlardan hiç bir zaman taviz vermeden yarım asra yakın yayımlanır. İlkeli yayımdan dolayı, T. Sait Halman 1950-1975 arasını "Hisar Çığırı" olarak niteler.
Milli Mücadele günlerinde İttihad-ı İslâm: Sebîlürreşad
İKİNCİ KEZ BAŞLAYAN YAYIN HAYATI
Ocak 1957'de yayımına ara veren Hisar dergisi 1964 yılı başında yeniden çıkmaya başlayıp 1980 yılı sonuna kadar devam eder. İlk çıktığı dönemde memleketin sanat hayatında kuvvetle hissedilen bir eksiklikten doğan Hisar dergisi, ikinci yayın dönemine başlarken de aynı ihtiyaçları kuvvetle hisseder. Çınarlı sanatın ciddi bir iş olduğunu unutanların sayısının düne göre çok daha fazla olduğunun altını çizer.
Bu sebeplerden ötürü Hisar grubu fikir ve sanat hayatına millî hareketi getirme, yaşayan Türkçeyi güçlendirme, millî hayata renk, ruh ve soluk kazandıran bir edebiyat mektebi olma yolundaki çalışmalarına, ikinci yayın döneminde daha bir derinlik ve hız katarak devam eder.
Şiirin lezzetine bürünmüş derlemeler: Mecmualar
SANAT ESERİ PROPAGANDA HALİNE GELMEMELİDİR
Hisar dergisi edebiyatçılarının önemsedikleri en önemli şeylerden biri sanattaki bağımsızlıktır. Onlara göre şairin ve yazarın kalemini herhangi bir ideolojinin emrine vermesi onun bir sanatçı olarak ölümü demektir. Bu sebeple sanat eserinin bir propaganda vasıtası haline getirilmesinin kesinlikle karşısında dururlar. Hisarcılar sanat dışı çatışma ortamının içinde sanatlarıyla var olmaya çalışırlar.
Ülkenin sosyal meseleleriyle ilgili de makaleler bulunmakla beraber dergide siyasi denilebilecek yazılara yer verilmez, hatta kurucularının siyaset, sanat ve edebiyat görüşleri doğrultusunda herhangi bir polemiğe de girmediği görülür. Genel olarak her konuda ılımlı bir yol tuttuğu s öylenebilecek olan derginin ikinci yayımlanma devresinin ilk sayısında Mehmet Çınarlı bir başyazıyla, sanatı herhangi bir siyasi ideolojinin aleti olmaktan kurtarmayı hedef edindiklerini ifade eder. ("Yeniden Çıkarken", Hisar, sy. 76, Ocak 1975, s. 3).