Arama

Gül imgesinin şiirimizde geçirdiği değişimler

Geçmişten günümüze 'sevgili güldür' metaforu Türk edebiyatında muhtelif şekillerde karşımıza çıkar. Sevgili bir güldür fakat nasıl bir güldür? Bunun tanımı çağlar boyunca farklılaştı. Sevgili mis kokusu ve zarifliğiyle mi, binlerce dikeni olması mı yoksa yapraklarında güneşin görülmesi sebebiyle mi güldür? Ya da modern şiirdeki haliyle şairin zihni, ruhsal durumuna ve dünya görüşüne göre teşekkül eden bambaşka bir gül mü? Bu içerikte geçmişten günümüze "gül imgesi" ne yüklenen misyonları siz Fikriyat okurları için inceledik.

Yûnus Emre'nin, "Çiçek eydür ey derviş gül Muhammed teridir' mısraında ifade ettiği gibi gülün kokusunu Resûl-i Ekrem'in terinden aldığına inanılır. Ayrıca halk arasında bu inançlardan doğan birtakım gelenekler ortaya çıkmıştır. Mevlid törenlerinde misafirlere gülsuyu sunulması buna bir örnek teşkil eder. Halk arasında bu geleneğin yaygınlaşması, sanat eseri niteliği taşıyan gülabdanların ortaya çıkmasına da vesile olur.

Gül imgesi ayrıca tasavvufi birtakım sembolleri de üstlenir. Gülün gonca hali birliği, yani vahdeti; açılmış gül ise birliğin çokluk halindeki temsilini ifade eder.

  • 5
  • 13
Klasik şiirde gül imgesini değişime tabi tutan ilk isim: Nedim
Klasik şiirde gül imgesini değişime tabi tutan ilk isim: Nedim

Gül imgesini klasik edebiyatta değişime tabi tutan ilk isim dönemine göre oldukça yenilikçi bir şair olan Nedim'dir. Nedim'in şiirindeki sevgili, artık hayali boyutuyla değil, ete kemiğe bürünerek tüm realitesiyle karşımıza çıkan bir sevgilidir. İlahi aşktan ziyade maddin aşkın ifade edilmesi, dönemi için zor bir eylemken şair çekinmeden bunu gerçekleştirmiştir.

Ne berk-i güldür o leb çiğnesem şeker sanırım
Ne goncedir o dehen koklasam şarab kokar

Berk- gül: Gül yaprağı
Dehan: Ağız

O gül yapraklı dudağı çiğnesem şeker sanırım, o öyle gonca bir ağızdır ki koklasam şarap kokar.

Sevgilinin dudağını tasvir etmede gül yaprağı imgesi eskiden beri kullanılsa da, "çiğnemekle" bağdaştırılan dudak tasavvuru toplumun algı düzeyindeki bir yeniliğin uzantısıdır.

  • 6
  • 13
Modern Türk şiiri ile birlikte şekilden şekile giren gül imgesi
Modern Türk şiiri ile birlikte şekilden şekile giren gül imgesi

Klasik şiirde mazmunlar şairlerin ortak malı ve arka planındaki medeniyet kodları, kültürel bakış açısıyla yoğrulmuşken, modern şiir artık özgünlüğü ve söz gelimi "biricikliği" ile kolektif bir şuuraltını değil, şahsi donanımları, kişisel şuuraltıyla birleştirerek var olur.

İşte bu şiirlerden örnekler:

"Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz'ı hayal ettiren rengiyle."

Yahya Kemal

Yahya Kemal, bu şiirinde kısmen gelenekteki gül imgesini sürdüren şairler arasında yer alır. Fakat gül artık kendisine aşık olunan, söz gelimi yüceltilen, dokunulmaz sevgili değildir. Yahya Kemal'in şiirinde gördüğümüz gibi şiirde gül "kanayan" haliyle yer edinir. Bergson'un süreklilik felsefesinden etkilenen Yahya Kemal'in 'Rindlerin Ölümü' şiirinde de bu izi sürebiliriz. Yahya Kemal, "yeniden her gün" açan solup gitmeyen bir gül imgesi çizer okuyucusuna. Şair, kadim bir mazmun olan gülü imtidad yani süreklilikle açımlamıştır.

  • 7
  • 13
"Bir gül bu karanlıklarda"
Bir gül bu karanlıklarda

"Bir gül bu karanlıklarda
Sükute kendini mercan
Bir kadeh gibi sunmada
Zamanın aralığından."

Ahmet Hamdi Tanpınar

Tanpınar'ın, "Bir Gül Tazeliği", "Bir Gül Bu Karanlıklarda", "Güller ve Kadehler", "Hep Aynı Gül" isimli dört adet şiiri vardır. Tanpınar, bu şiirinde gülü karanlıklar içerisinde tasvir eder. Geleneksel unsurlar, Tanpınar'ın şiirlerinde yer alsa da, gül artık sevgilinin yanağındaki "aydınlıklarda" değil karanlıklardadır…

  • 8
  • 13
İkinci Yenicilerin “gülleri”
İkinci Yenicilerin gülleri

Orhan Veli ve arkadaşları 1940'lı yıllarda Türk şiirini imgeden sıyırmak ister. Bu şairler, imge ve musikiden uzak, çetrefilsiz, küçük insanın konu edildiği bir şiir anlayışını oluşturma isteklerini türlü şekillerde ifade eder. Fakat 1950'lerde modern şiirin "tekâmülü" olarak nitelendirilebilecek İkinci Yeniciler, yepyeni imaj ve imgelerle Türk şiirine farklı bir soluk getirirler. Gül imgesinin İkinci yeni şairlerinin kaleminde bambaşka biçimlerde teşekkül ettiğini görüyoruz.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN