Herkesin hayatında en az bir kere okuması gereken kitaplar
Bazı kitaplar var ki, zamanının en iyi yazarları tarafından kaleme alınmış, evrensel konulara, karakterlere, hayatlara, duygulara ve bakış açılarına sahiptirler. Bu kitapları okumak, zihninizi olağanüstü yeni dünyalar açar, bakış açınızı değiştirir. İşte herkesin hayatında en az bir kere okuması gereken kitaplar...
Giriş Tarihi: 11.10.2019
13:07
Güncelleme Tarihi: 13.12.2020
16:48
Kölelik cehennemine içeriden bir gözle bakan Sevilen, çocuklarıyla birlikte kölelikten kaçan bir kadının özgürlük savaşını anlatıyor. Geçmişin ağırlığını omuzlarından yıllar sonra dahi indiremeyen, onun hayaletleriyle boğuşan Sethe, annelik vicdanıyla, kadınlığıyla ve ait olduğu toplumla hesaplaşıyor. Kadınlık ve annelik duygularıyla müthiş bir şekilde harmanlamış Toni Morrison'ın bu dev eseri, zalimliklerle dolu bir tarihe ışık tutarken, siyahi bir ailenin merkezinde çok kişisel bir varoluş hikâyesinin duygu dolu inceliklerini ıskalamamayı başarıyor. Acı ve güzelliği yan yana getiren şiirsel diliyle Toni Morrison'a Pulitzer Ödülü'nü kazandıran Sevilen, büyülü atmosferi ve doğaüstü detaylarıyla fazlasıyla sahici bir masal…
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Hayvan Çiftliği - George Orwell
Asıl adı Eric Arthur Blair olan İngiliz yazar George Orwell'ın siyasi hiciv tarzındaki kısa öyküsü Hayvan Çiftliği, 1945 yılında yayımlandı. Eser, alegorik açıdan zengin bir eserdir ve Sovyetler Birliği, Nazi Almanyası gibi totaliter rejimleri mizahî bir dille eleştirmektedir. Hayvan Çiftliği, özet olarak Stalinizmi yerden yere vururken Sovyetler'in kuruluşundan bu yana gerçekleşen olayları hicveder.
Hayvan Çiftliği eserinde adı geçen karakterlerin büyük bir kısmı domuz, kuzgun, köpek gibi hayvanlardır ve bu hayvanlar Stalin, Lenin, Marx gibi tarihî kişilerin alegorisi niteliğindedir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Fahrenheit 451 - Ray Bradbury
Ray Bradbury sadece bilim kurgunun değil fantastik edebiyatın ve korkunun da yirminci yüzyıldaki ustalarından biridir. Bilim kurgunun iyi edebiyat da olabileceğini kanıtlayan belki de ilk yazardır. Yayımlandığı anda klasikleşen, distopya edebiyatının dört temel kitabından biri olan Fahrenheit 451 ise bir yirminci yüzyıl başyapıtıdır. Guy Montag bir itfaiyeciydi. Televizyonun hüküm sürdüğü bu dünyada kitaplar ise yok olmak üzereydi zira itfaiyeciler yangın söndürmek yerine ortalığı ateşe veriyordu.
Montag'ın işi ise yasa dışı olanların en tehlikelisini yakmaktı: Kitapları. Montag yaptığı işi tek bir gün dahi sorgulamamıştı ve tüm gününü televizyonla kaplı odalarda geçiren eşi Mildred'la beraber yaşıyordu. Ancak yeni komşusu Clarisse'le tanışmasıyla tüm hayatı değişti. Kitapların değerini kavramaya başlayan Montag artık tüm bildiklerini sorgulayacaktı. İnsanların uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne vardı? Gerçeklerin farkına vardıktan sonra bu karanlık toplumda artık yaşanabilir miydi?
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
"Titanic'te Rubaiyat! Doğu'nun çiçeği Batı'nın çiçekliğinde! Ey Hayyam! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydim!"
Amin Maalouf, "Afrikalı Leo"dan sonra bu kez Doğu'ya, İran'a bakıyor. Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının çevresinde dönen iç içe iki öykü sizleri bekliyor. 1072 yılında, Hayyam'ın Semerkant'ında başlayan ve 1912'de Atlantik'te bitmeyen bir serüven... Bir el yazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İran'ın tarihinin de okunuşunun öyküsü...
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Sol Ayağım - Christy Brown
Doğuştan beyin felçli olan Christy Brown, konuşmasını ve hareketlerini kontrol edemiyordu. Ama zekâsı ve cesareti onun okuma ve yazmayı, resim yapmayı ve daktilo kullanmayı öğrenebilmesini, hatta bu kitabı yazabilmesini sağladı.
Christy Brown, kendi yaşam öyküsünü kaleme aldığı bu kitabında bütün bunları öğrenebilmek için sol ayağını kullanarak nasıl büyük bir mücadele verdiğini ve hayata nasıl tutunduğunu anlattı.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…