Arama

Hiç gitmediği İstanbul’da şöhreti dillere destan şair: Lamiî Çelebi

Lamii Çelebi 15. yüzyılın son çeyreği ile 16 yüzyılın ilk yarısında yaşamış, nazım ve nesir türlerinde önemli eserler kaleme almış divan edebiyatının en velut şairlerindendir. Çelebi, Molla Cami'den çevirdiği eserlerden dolayı çok sayıda şuara tezkirecisi onu Cami-i Rum olarak anmıştır. Lamii Çelebi, Molla Cami'den başka Osmanlı sahası dışından Unsuri, Cürcani, Ehl-i Şirazi, Ali Şir Nevai ve Fettahi gibi bazı şahısların da eserlerini Osmanlı Türkçesine kazandırmıştır. Edebiyat tarihinde bu denli önemli bir isim olan Lamii Çelebi'nin hayatına dair detayları ve edebi kişiliğini şiirlerinden örneklerle derledik.

Lamiî Çelebi, Hüma Hatun'la evlenmiş; bu evlilikten Abdullah, Mevlânâ Ahmed Çelebi, Dervîş Mehmed Çelebi adlarında üç erkek ve Safiye Hatun adında da bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir.

🔸 Lamiî Çelebi'nin yukarıda isimleri zikredilenlerden başka İbrahim Çelebi adında bir oğlu ve Zeynep Hatun adında da bir kızının olduğu, mirasçıları arasında hanımının isminin geçmeyişi onun daha önce vefat etmiş olabileceği şeklinde yorumlanmaktadır.

🔍 Divan edebiyatından beyitler ve anlamları

  • 4
  • 16
Edebi kişiliği
Edebi kişiliği

Lamiî Çelebi'nin edebi şahsiyeti, İstanbul'da oturan Seyyid Ahmed Buhârî'ye intisapla Nakşibendî tarikatına girdikten sonra gelişmeye başladı.

🔸 Onun eserlerinin pek çoğu tercüme-telif olup, daha ziyade İran edebiyatından ve özellikle Mevlânâ Câmî'den yaptığı çevirilerdir.

🔸 Gençliğinde Bursa Murâdiye Medresesi'nin hocaları olan Molla Ahaveyn ile Hasanzâde Molla Mehmed'den ders alan Çelebi, daha sonra Nakşî şeyhlerinden Emîr Buhârî'ye intisap etti ve Bursa'nın zengin tasavvuf ve kültür ortamında tasavvuf ile edebiyatı buluşturan bir şeyh olarak yaşadı.

  • 5
  • 16
İstanbul'a hiç gitmediği halde İstanbul'daki edebiyat ve tasavvuf muhitlerinde eserleriyle tanındı
İstanbul’a hiç gitmediği halde  İstanbul’daki edebiyat ve tasavvuf muhitlerinde eserleriyle tanındı

Otuz yedi yaşında eser vermeye başlayan Lâmiî Çelebi ömrünün geri kalan kısmını yoğun bir telif ve tercüme faaliyetiyle geçirdi.

🔸 İstanbul'a hiç gitmediği halde eserleriyle İstanbul edebiyat ve tasavvuf muhitlerinde tanındı.

🔸 Yavuz Sultan Selim'e takdim ettiği Hüsn-ü Dil sayesinde 35 akçe yevmiye ile maaşa bağlanınca yalnız ilim ve tasavvufla, eser telif etmekle uğraşarak herhangi bir resmî görev almadı.

  • 6
  • 16
Genç yaşta şiir ve nesir yazmaya başladı
Genç yaşta şiir ve nesir yazmaya başladı

🔸 Emîr Buhârî'nin mânevî kişiliğiyle paralel olarak Nakşîbendîliğe olan bağlılığı, genç yaşta başlattığı şiir ve inşa çalışmalarında onu yine bir Nakşî olan Molla Abdurrahman-ı Câmî'ye yönlendirmiş ve daha sonra Câmî'nin önemli eserlerini Türkçe'ye çevirmesini sağlamıştır.

🔍 Divan edebiyatı şairlerinin birbirinden farklı meslekleri

  • 7
  • 16
Molla Cami tercümelerinde nazım ve nesirdeki başarısının en üst seviyesine çıktı
Molla Cami tercümelerinde nazım ve nesirdeki başarısının en üst seviyesine çıktı

Lâmiî Çelebi, çok iyi bildiği Arapça ve Farsça sayesinde İslâm coğrafyasının edebiyat ve tasavvuf birikimini iyi değerlendirmiş, bilhassa Molla Câmî'nin Farsça eserlerini tercüme ederken nazım ve nesirdeki başarısının en üst seviyesine çıkmıştır.

🔸 Gerek medresede öğrendiği ilimler gerek tasavvuf çevrelerinde kazandığı irfan ve olgunluk gerekse araştırmacılığı, yaptığı tercümelerin monoton çeviriden ziyade günün şartlarına göre şekillenen adaptasyon çalışmaları biçiminde yazıya dökülmesini sağlamıştır.

🔸 İnzivâyı seven ağır başlı bir kişiliğe sahip bulunmasına rağmen Lâmiî Çelebi'nin tok sözlü ve hazırcevaplığının yanında fikirlerinde ısrarcı olduğu söylenmektedir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN