Hikmet şairi Nabi'den ahlaki öğütler
17. yüzyılda yaşamış önemli şairlerden Nabi, edebiyata tefekkür anlayışını getirdi. Arapça ve Farsça "yok" anlamına gelen "Nâ" ve "bî" kelimelerinden oluşan Nabi mahlasını kullanan şair, şiirlerinde insanlara yol gösteren öğütlerde bulundu. Onun bu öğütlerden oluşan Hayriye adlı eseri, her dönem okunup oldukça sevildi. Sizler için hikmet şairi Nabi'den öğütleri derledik.
Giriş Tarihi: 04.12.2019
09:12
Güncelleme Tarihi: 04.12.2019
09:36
Şanlıurfa'da 1642 yılında dünyaya gelen şair Nabi' nin çocukluğu, yokluk ve sefalet içerisinde geçti. Nabi, 24 yaşında İstanbul'a giderek eğitimine burada devam etti. Şiire yatkın olan Nabi, kısa süre içerisinde dönemin başkentinde tanınarak Damat Mustafa Paşa'nın katibi olarak görevlendirildi.
Damat Mustafa Paşa, Padişah 4. Mehmet'in sürekli yakın çevresinde bulunduğundan şair Nabi'nin şiirdeki ustalığı da zamanla kulaktan kulağa yayıldı. Şair Nabi, Padişah 4. Mehmet'in şehzadeleri için Edirne'de düzenlenen sünnet şenliklerini anlattığı ilk yapıtı "Surname " adlı mesneviyi ise 1675 yılında hazırladı. Ardından kutsal topraklara hac farizası için giden duayen şair, bu beldelerdeki izlenimlerini ise 1678 yılında "Tuhfetül Harameyn" adlı kitapta okurlarıyla paylaştı.
Nabi, adeta hayatının değişmesine vesile olan ve kendisini kollayan Damat Mustafa Paşa'nın 1686'da vefatı üzerine Halep'e yerleşti. Yaklaşık 25 yıl Halep'te yaşayan Nabi, eserlerinin birçoğunu da bu ilham dolu kentte kaleme aldı. Burada oğlu Ebulhayr nazarında, dönemin gençlerine öğütlerini kapsayan üçüncü eseri "Hayriyye" adlı ünlü mesneviyi yayınladı.
Halep Valisi Baltacı Mehmet Paşa sadrazam olunca Nabi'yi de yanına aldı. Bu dönemlerde şair Nabi, darphane eminliği, baş eğitmenlik gibi görevlerde bulundu. Nabi'nin diğer eserleri arasında ise Türkçe Divan, Farsça Divan, Hayrabad, Terceme-i Hadis-i Erbain, Fetihname-i Kamaniçe, Zeyl-i Siyer-i Veysi ve Münşeat yer alıyor.
13 Nisan 1712 tarihinde vefat eden Şair Nabi, Üsküdar'da Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi. Zamanla tahrip olan Nabi'nin mezarı ise dönemin padişahları II. Mahmut ve II. Abdülhamit Han tarafından da tamir ettirildi.