Arama

İlber Ortaylı’dan tarihin muhtasarı: Gelenekten geleceğe

Günümüz tarihçilerinin en derin bilgi ve birikime sahip araştırmacılarının başında gelen İlber Ortaylı'nın farklı konulardaki yazılarını derlediği, yazar ve entellektüel camiaya bir tartışma konusu sunduğu bir eser olarak 'Gelenekten Geleceğe' kitabı, okuyucuyu daha önce bilgi sahibi olmadığı alanlarda söz sahibi yapıyor. Sorunları ele alırken tarihsel kökenlerine eğilmeye ve tarihsel evrime dikkat eden Ortaylı, insanın geçmişini değerlendirerek, geleceğini ona göre yönlendirmesi fikrini okuyucuya aşılıyor.

"Ortaçağın Doğu toplumunda da nasihatname denen edebi tür daima tarihi kendisine malzeme olarak seçer. Bütün bu uzun dönemde tek istisna, ne halefi, ne de selefi olan büyük sosyolog İbn-i Haldun'dur. Ortaçağ tarihçiliğinin bu nasihatçiliği geniş yığınlara bir şey öğretmek, bir bilinç vermek amacından kuşkusuz uzaktır. Tarih bilgisi sadece dar bir yönetici grubun sahip olması gereken bilet olarak anlaşılmaktaydı."

İlber Ortaylı

Said Halim Paşa ve klasik eseri: Buhranlarımız

  • 10
  • 26

"Osmanlı imparatorluğu 15-17. yüzyıllardaki klasik eskiçağ ve Ortaçağ imparatorluklarını adeta restore ederek yeniçağ imparatorluklarının böğrüne uzanmıştı. Ama askerlik ve yönetimdeki başarıları, bilim ve düşünce hayatındaki eserlerle paralellik göstermiyor. Osmanlı tarih yazıcılığı da çağdaş Avrupa tarih yazıcılığının yanında ilginç bir görünüme sahiptir. Bu tarihçilik gerçi Ortaçağın geleneksel tarih yazıcılığının bir adım ilerisindedir ama çağının dünyasının yöntem ve bilgi olarak gerisindedir."

İlber Ortaylı

Osmanlı'nın ilk baskı eserleri

  • 11
  • 26

"Gerçekte tarihçinin her zaman, her devirde siyasal bir işlevi olmuştur. Modern tarihçi bir ideolojinin adamıdır. Geleneksel toplumun naif tarihçisi daha durağan ve katı bir düşüncenin, daha doğrusu bir akide'nin etkisindedir."

İlber Ortaylı

Ahmet Kabaklı'nın Kültür Emperyalizmi eserinden dikkat çeken cümleler

  • 12
  • 26

"Mimar Sinan baş mimar olduğunda ve olmadan önce de mesleğinde yetişirken, bu imparatorluk bir Balkan imparatorluğu olma yanında bir Ortadoğu imparatorluğu da olmuştu. Hatta 200 yıldır kazandığı ve koruduğu birinci niteliği, ikincinin içinde erimeğe başlamıştı. İki yüzyıldan beri Balkan imparatorluğu olma niteliğini, tarihin akışı ve doğal kültür ilişkileri içinde yavaş yavaş kazanan Osmanlılar, şimdi bilinçli bir biçimde Ortadoğu-İslam imparatorluğu tipine dönüşmekteydiler. Devletin ulema ve ümerası, adeta belirgin ve gayretli bir politika içinde bir tür Ortadoğu-İslam rönesansı yaratıyorlardı. 14. ve 15. yüzyıllara ait Osmanlı vekayiname ve nasihatname edebiyatında, 16. yüzyılda olduğu kadar eski İslam devletlerini, İslam toplum ahlakını, İslam arazi ve maliye sistemini nakleden kaynaklara atıflar yapıldığı ve başvurulduğu söylenemez. Daha önce pragmatik bir yaklaşım ve yaşayan geleneklere Doğu devlet literatürü okunur ve toplum sistemi benimsenirken, şimdi daha bilinçli bir biçimde İslam-Ortadoğu modeli ele alınıyordu."

İlber Ortaylı

Necmettin Erbakan'ın "Davam" kitabından alıntılar

  • 13
  • 26

"Geleneksel toplumda mimarlık basit bir lonca faaliyeti değildir. Gerek fonksiyonları, gerekse örgütleniş biçimi ve yetkileriyle mimar, uzman bir bürokrattır ve yönetici sınıf üyesidir. Kentsel alandaki alt yapı tesisleri, ulaşım teknolojisinin düzeyi, ekonomik faaliyetlere dayalı mekan organizasyonu, yapı malzemesi, inşaat işçi ve ustalarının sayısı ve bölgesel dağılımı, azınlık cemaatlerin oturduğu bölgelerdeki mekan sınırlaması ve buradaki farklı yapı denetimi, mimarlığın üstlendiği görevlerdir. Klasik Osmanlı teşkilatında mimarlık doğrudan askeri bir görevdir. Mimar, asker ocağında (kapıkulu ocaklarında) yetişir. Kendilerine hassa mimarları denir. Komutanları da Hassa başmimarıdır."

İlber Ortaylı

İbrahim Gülşeni Divanı

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN