Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Edebiyat
  • İsmet Özel Şiirleri: Anlamlı, Etkileyici, En Güzel İsmet Özel Sözleri ve Alıntıları

İsmet Özel Şiirleri: Anlamlı, Etkileyici, En Güzel İsmet Özel Sözleri ve Alıntıları

Edebiyatımızın en kuvvetli şairlerinden olan İsmet Özel, okuyucusu ile kurduğu bağı her şiir kitabında güçlendiren nadir isimlerdendir. İsmet Özel şiirleri; manalı sözcüklerin birbirleri ile ahenk içerisinde olduğu, en güzel tasvirlerin içerisinde yer aldığı müstesna sanat eserleridir. Bu sebepten dolayı İsmet Özel'in birbirinden güzel, anlamlı, en güzel ve manalı şiirlerini, sözlerini ve alıntılarını sizler için bir araya getirdik.

  • 32
  • 35
İsmet Özel Şiirleri: Anlamlı, Etkileyici, En Güzel İsmet Özel Sözleri ve Alıntıları

Ils Sont Eux

Ağır ceza reisi duruşmaya girerken

safir bir göz yapışıyor kırmızı yakasına

kırmızı yakaları var yargıç cübbelerinin

Fransız ihtilalinden kalma.

Burslu okuduğu yıllardan kalma ceza reisinin

garip bir tarafı var

kaşlarını çatınca bir çocukluk

dolduruyor yüzünü

ürkünç bir uğursuzluk

gülümsediği sıra.

Garip bir tarafı var valinin

makam arabasına binerken her seferinde

bakır bir dudak karışıyor kırmızı saçlarına

saçlarını parmaklarıyla taradığı zamanlar

bu dudak

öpüyor onu hain bir yumuşaklıkla.

Safir göz görünmüyor yargıca

kendini valiye vermiyor bakır dudak

görmüyor alay komutanı tekmil alırken

gömleğine bir damla civanın sızdığını

bir gözyaşı, bir ukde anlamı kazanarak.

Kimse görmüyor buruşuk pardesüsüyle bir babanın

kırılgan bir yelpaze olduğunu akşam eve girince

karısı

katlanmış kilimlerle uyum içinde

kolunu büküyor, dayıyor elini yanağına

büyük kız kanepede bu ara

bir göl gezintisine çıkmıştır

kelebek ölülerinden bir ırmakta

sürüklenmektedir lisebirdeki oğlan.

Kız için

sırlara karışmaktır

bir gölün ortasında olmak

erkek kardeşi bir türlü

varamaz herhangi bir sırra

İki yanında neden akar binlerce bu kelebek?

Binlerce kanatlı çekirge neden uçar

beyninin yukarsında?

Evde soba yanıyor

önce çalılar geçiyor çocukların boğazından

sonra ağaç kökleri yırtıyor damarlarını

bütün ailenin.

Dışarda soğuk

safirden, bakırdan, cıvadan bir gece uçuyor

gece uçarken kulaklarına dokunuyor bekçinin

bekçi

mavi zehir şiddetinde düdük çalarak

bir soru soruyor karanlığa

bütün cevaplar sendedir, saklama

diyor karanlık ona

bekçi en saklı yerinden bir banka broşürü

bir piyango bileti çıkarıp gösteriyor

copunu gösteriyor lisebirdeki oğlana

sonra acılı olduğu açıkça anlaşılan

bir kadına bıyık buruyor

buruk bir sabah

başlıyor acılı olduğu

açıkça anlaşılmayan

dünyada.

Ağır ceza reisi

santa luçia söylüyor traş olurken

maiyet memurluğundan beri aksatmadan

yaptığı gibi vali sabah sabah

parlatıyor

zaten pırıl pırıl olan siyah

kunduralarını.

Kışlada alay komutanı

barakaların kar altında öksüz

duruşlarına bakarak

susuyor, söylemiyor bildiği tek şiiri

'güzel olan hiçbir şey hülasa edilemez'

demiş çünkü Valéry.

Çünkü serbest düşünme zamanı geçti artık

şimdi mesai saati

disiplin kurulunun toplantısı var

arşivde sicil belgeleri damgalanacak

tayinler imzaya girecek

teftişe gidecek generaller

rüya, okşayış, Tevrat

gibi kelimeler

gündemin dışında.

Yurttaşlar uygunadım çalışmalarıyla

söktüler kariha yarımküresini yerinden

bir pusula koydular açtıkları boşluğa

titreyen, korkak ibresiyle bu pusula

kuzeyi gösteriyor serbest

düşünme zamanlarında;

safir bir göz görünce karıştırıyor yönü

tırnaklarını yiyor bakır bir

dudak ona yaklaşınca;

cıvadan bir gözyaşı

bari olsun istiyor

bütün mesai boyunca.

Buruşuk pardesülü adam dalgın

gittikçe daha dalgın, elinde cetvel

masada hesap makinesi, pusula

yetmiyor dibe dalmasına

bağlıyor kalın bir urganla beline

ağır bir sandık

salıyor kendini

yeşil yosunların

kırmızı balıkların

uçan kabarcıkların

derinliklerine

orada

bir sandık buluyor

yakutlar, altınlar, pırlantalar

adam dibe inmek için beline bağladığı

sandığını keşfediyor dibe ulaştığında.

Öyleyse adamın eyvah ışıdı yüreği

eve dönmesine gerekçe

bulamıyacak bir daha.

Eyvah çattı kaşlarını, ayağa kalktı yargıç

elindeki kalemi

gülümsüyor, kıracak!

Atıldı öne, denize doğru lisebirdeki oğlan

denize, yakuta, entegral hesaplarına.

Kardeşim!

diye haykırdı ablası arkasından

fırladı kanepeden

kopardı kafasını bekçinin

safirden bir baltayla.

Anneleri

mutfakta kalan son bakır sahanı

alüminyum olanıyla değiştirdi.

Mesainin bitimine on kala

istifa etti vali

çamurlu bir yoldan

yayan yürüdü sınıf arkadaşı

olan nalbantın dükkanına.

Alay komutanı oğlu için

otomobil satın aldı

Mercury marka.

Kış geçti, öksürük haplarıyla

geçti cumartesi

hiçbirşey söylemeyen sözlere varmak için

herşeyin sonuna kadar söylenmesi gerekti

incir… yarpuz… karamela…

la havle ve la kuvvete illa billah.

  • 33
  • 35
İsmet Özel Şiirleri: Anlamlı, Etkileyici, En Güzel İsmet Özel Sözleri ve Alıntıları

Kan Kalesi

Elbet bir hinlik vardır seni sevişimde

ey kanıma çakıllar karıştıran isyan

saçlarıma bin küsur yalnızlığı takıp girdiğim şehre

insan varlığımızdan tuhaf tohumlar bıraksam

günü geçmiş bir gazete, toprak bir çanak

bir daha gelmem belki diye bir not bakır maşrapanın yanında

şeytanlar da yürür benimle herhal ıslık çaldığım için

bir şahan tüylerini döker ardımsıra

artık bırakılmaktan yapılma bir adam sayılırım

böğrümde kambur çocuklardan bir payanda.

Gizemli bir dehliz gibi şehri dolaşıyorum

sıkıca tutuyorum kendimi şehre karışmaktan alıkoymaya

her yerimde urlar çıkıyor, biraz kürt, biraz köylü, biraz makina

kangren oluyorum bahar geldiği için

urlarımı kesiyorum kör bir usturayla

ama kopmuyor onlar ve bana şehri dolaştırıyor

bırakabileceğim her şeyi bıraktırıyor bana

kızlardan geçilmiyor köprüler, ayak bileklerime dek

yükseliyor kız tortuları

tülbentlerden kanı süzülürken körpe yavruların

bir bazı şeyler bulmalı yüzümüze tebelleş olan bu korkuya

-Avluya çık

-Avluya kara bir şey bırakılmış

(bir bomba)

Kulaklarımız alışmıştı tıpırtısına yağmurun

şehre sıkıntının rahatlığı basmadan giriyorduk

filimler üç günde bir değişiyordu

bense ikircikliydim ama korkmuyordum

polis olan babamla tatil arasında uçuşup duruyordum durmadan

urlarım yoktu, suçum yoktu,

ve beyaz kuşlar kalkardı anamın hırkasından

şehre karışmayan bir dehliz değildim

sevinçle kovalıyordum kendimi

bunları ansımak başımı döndürüyor bazan

elbet bir hinlik vardır seni sevişimde

ey kanıma çakıllar karıştıran isyan.

Azan bir hevestir artık tanyeri

söküp gövdesinde bir cehennem parçalamak ister insan

şehrin defterini dürüp uzanmak ister yanına

üstümüzü kuş sesinden bir lekeyle örtmeli

umudumuzu kapmaya gelen makinaları

bütün çirkefini şehrin çarpıtıp aşkımıza

solumak gece

terlemek gece

gece çarşaflara...

Açıklanacak, belletilecek olan belki

milât öncesi ve sonrası lâkırdıları

karışık banka hesapları, navlun

yani öylesine açık değil pek

hatta

-şehir mi, değil mi burası-

kötürüm bir kurt çantamı karıştırıyor

neden karıştırıyor, ne hakla

direnmeler, erzurumlar, kalfalar

gecenin ipini koparan gece safaları

-Var mısın yok yere ağlamaya... Ki bir sis

yanık bırakılmış bir fısıltı

şehri sarıyor, bir dehliz olan bana ulaşamıyor ama

herkesin içinde iğdiş bir bahar

bacakları eriyor memurların, evkızlarının

ve saat 24 vardiyasının işçileri

inmiyor ocaklarına.

Yufka mıdır

yufka mıdır benim bakışım dünyaya

ki acılarıyla başlatırım insanları

derimi yalayarak geçen mevsim

beni alır şehirden yıpranmış bakışlarla

her askere gidenin, her tören yorgununun

kondurur kemerinin kaşına.

Böylece ben, o küskün, o karışmayan dehliz

koca bir tomruğu yüklenirim arkadaşlarla

koca bir tomruğu kaldırıp kaldırıp

kümbetlere, bitkinliğin bordasına...

Kanın çığırından çıktığı saattir bu

memelerini bana sıkıca bastırdığın

hercai bir yürek somurtkan kepenklerin ardında

şehri acıtan çocukluğumuza değdikçe

biz seviştikçe bizi acıtan

kukumav kuşları, mânilerle dolu bir yatak

zaç yağı şişeleri kocaman.

Sen şimdi sevincimin akranısın

ey kanıma çakıllar karıştıran isyan

doğrusu seni toprağı eller gibi sevdim

yaralarımı onduranımsın

yatağımı hiç boş bırakmayan...

Yüzümü ellerimle yine kapayayım mı?

bekçi karısının belaltını mı anlatayım insanlara

yoksa onlara bilinmez bir toprak mı adayayım

değil

partizanlığım dalaşmak istiyor anla

bu sarsak hırgürüyle dünyanın

dalaşmak dalaşmak dalaşmak

böylece aşk akranım oluyor benim

ey bayırdan ve yokuştan uzaklara

ey çırpınan bir geyiktir memelerin

karnın ısırgan otları gibi aklımda.

  • 34
  • 35
İsmet Özel Şiirleri: Anlamlı, Etkileyici, En Güzel İsmet Özel Sözleri ve Alıntıları

Yaşamak Umrumdadır

Sabah şairin üstüne saldırıyor

yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi

onun kalbi topraktan sıyrılıyor

aşk dahi sıyrılıyor topraktan

gözlerini tanıyorsunuz: çaylak sürüleri

beyni: aç kuşlardan bir ambar.

Bir kıyısına ilişmiyor dünyanın

Allah'ın ve devletin dibinde insanlar

onu barutla karıştırıyor

ve zerdali çiçekleriyle.

Ahali kapısını taşlıyor onun

onun için develer kesiyor halk

aşka ve kavgaya aydınlık getiren kalbi

topraktan sıyrılıyor.

Ben

topraktan sıyrılıyorum

buğular

ve aşiret rüzgarları kanımda.

Arklardan gece vakti sular

kaç zaman ayaklarıma

yaslı bir selam gibi dokundu

kopartılmış yapraklarımdan ibaretti hüzün

dedim rahmet yağar ben yürürken

gece benim ardımda

taşıdım kara gençliğimi dağların damarında

hep döşümde yaratkan, patlayıcı bir kimya

beynimde hep manalı bir uçurum.

Benim hayranlığımdan inlerdi şehir

ben atlara ve uzaklar hayrandım

kendi ehramlarını bile tanımayan kadınlar

ansızın patlak verirdi baharda.

Dudaklarımda çürükler vardı

dağ çiçeklerinden ötürü.

Irmaklara salardım kendimi

ruhumda kaynar adımlarla gezinen dünya

bana hain sevgilimdi.

Yaşamak debelenir içimde kıvrak ve küheylan

beni artık ne sıkıntı ne rahatlık haylamaz

çünkü ben ayaklanmanın domurmuş haliyim

Yürüsem rahmet boşanacak.

ve sana bir karşılık vereceğim

Sana bir karşılık vereceğim

toprağı deşen boğuk sesimle

sana bir karşılık vereceğim

amansız kum fırtınası altında

sana bir karşılık vereceğim

birbiri üstüne yığılırken günler

ey taşan suların imkanı

ey taşan suların bekareti sana

bir karşılık vereceğim.

  • 35
  • 35
İsmet Özel Şiirleri: Anlamlı, Etkileyici, En Güzel İsmet Özel Sözleri ve Alıntıları

Suyun Sızladığıdır

Sızıyı gideren su.

Suyun sızladığını kimseler bilmez.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN