Arama

İstanbul divan şiirinde nasıl yer edindi?

İstanbul, her dönemde edebiyatın vazgeçilmez ilham kaynağı olmuş, yazarlar ve şairler İstanbul'un ihtişamını eserlerinde büyük bir titizlikle işlemişlerdir. Osmanlı tarihinde İstanbul'un başkent oluşu ile divan şiirinde İstanbul dönemi başlamış ve şairler yüzyıllarca, İstanbul'u doğal güzellikleriyle birlikte eserlerine konu edinmişlerdir. Peki, İstanbul divan şiirinde nasıl yer edinmiştir?

İstanbul divan şiirinde nasıl yer edindi?

Bahtî mahlasını kullanan I. Ahmed bir gazelinde kenti önceki payitaht Edirne ile karşılaştırır:

"Edirnê şehri gîbî gerçi şehr-'ı bedel olmaz
Yinê ammâ bu dünyâda Sitanbûlâ bedel olmaz."

Sultan IV. Mehmed'in de Boğaz'ı sevdiğini, ancak onun tercihinin Hisar olduğunu kendisinin bir beytinden anlıyoruz:

"Gönül ne Göksu'ya mâil ne Sârıyâra gider
Sipâh-ı gamdan emin olmağa Hisâra gider…"

Dede Korkut Hikayelerinde insani değerler nasıl yer alır?

Asıl adı Seyyid Osman olan Sürurî, 1752 Adana doğumlu. Yirmili yaşlarında şiir yazmaya başlayan ve seçtiğimiz üçüncü şiirin şairi Şeyhülislam Yahyâ Efendi tarafından kabiliyetli görülüp İstanbul'a gitmesi teşvik edilen Sürurî, yazdığı ilk şiirlerde Hüznî mahlasını kullanmıştır. Daha sonraları ise, Tâhirül Mevlevî'den nakle göre, onda kabiliyet gören Yahyâ Efendi tarafından kendisine Sürurî mahlası verilmiştir. III. Selim döneminde Anadolu kazaskerliği yapan şair 1814 yılında vefat etmiştir .

İstanbul ile ilgili olan şiirinde İslâmbûl lafzını kullanır:

Virüb revnak anâ gılmân-sıfat hûbân-ı İslâmbûl
Misal-i kasr-ı cennetdir bülend eyvân-ı İslâmbûl
Sürûşan-ı beyt-i ma'mûru tavaf eyler sanur âdem
Ki devr eyler yayan kimki ider cevlân-ı İslâmbûl
Ekalîm-i cihanda memleketler pâdişâhîdir
Olur hem mülke anınçün revân fermân-ı İslâmbûl
Hamûşândır behâr olmazsa mürgân-ı çemen ammâ
Nevâ pervâzdır her dem sühângûyân-ı İslâmbûl
Sürurî'den selâm olsun vatanda olan ahbaba
Unutdurdu sılâ fikrin anâ yârân-ı İslâmbûl

Dîvan şiiri formlarını kullanmasına rağmen klasik Dîvan şiiri gibi ağdalı bir dil kullanmayan Adlî yani II. Mahmud genelde şarkı formunda şiirler yazmış ve bu şiirlerin çoğunu kendisi bestelemiştir. İstanbul ile daha doğrusu Çamlıca ile ilgili olan bu şiiri de yine şarkı formundadır.

Pek hâhişi var gönlümün ey serv-i bülendim
Yârın gidelim Çamlıca'ya cânım efendim
Redditme sakın bu sözümü şâh-ı levendim
Yârın gidelim Çamlıca'ya cânım efendim

Râhat mı olur anda iken cümle ahibbâ
İster ki gönül zevk idelim biz bize tenhâ
Bir gün de Fener-bağçesine gitmeli ammâ
Yârın gidelim Çamlıca'ya cânım efendim

Edebiyatımızın mutlaka okunması gereken eserlerinden 20 eşsiz alıntı

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN