Tam adı Abdullah Mahir İz olan yazar, Medine-i Münevvere, Midilli ve Ankara kadılıklarında bulunmuş Külahizade es-Seyyid İsmail Abdulhalim Efendi ile Şerife Raife Hanım'ın çocukları olarak 28 Ocak 1895'te İstanbul'da dünyaya geldi. İlk ve orta okulu babasının görevi nedeniyle Midilli, Balıkesir ve Isparta'da okuyan İz, İstanbul Vefa Lisesi'nde başladığı lise eğitimini ise 1916'da Ankara Sultanisinin edebiyat bölümünde tamamladı. Mahir İz, ailesi tarafından itinalı bir eğitime tabi tutularak, resmi eğitim ve öğretimin yanında, devrinde yaşamış pek çok isimden özel dersler aldı. Okulu bitirdikten sonra aynı okulda Türkçe öğretmenliğine başlayan Mahir İz, TBMM'de zabit katipliği de yaptı ve Milli Mücadele yıllarında Ankara'da Mehmet Akif Ersoy'la Fars ve Fransız edebiyatı üzerine çalıştı. İstiklal Marşı'nı bir eğitim aracı olarak kullanan ve her fırsatta okuyan Mahir İz'in talebelerinden Prof. Dr. Mustafa Uzun, bir söyleşisinde İz'in cömertliğini, 'Mahir Bey maddi olarak zengin değildi. Maaşıyla geçinir, maaşını alınca da hemen yüzde iki buçuğunu ayırıp zekat olarak dağıtırdı.' şeklinde anlattı. Mahir İz'in gençliğinde kaleme aldığı şiirleri Maksud Kamuran adıyla Ankara'da çıkan 'Say' dergisinde yayımlanırken, edebi ve sosyal konulu yazıları Namık Yaz, bilim konulu makaleleri ise Abdullah Söğüt imzasıyla çeşitli dergilerde yer aldı. Sonraki yıllardaki yazı ve şiirlerini 'Sebilürreşad', 'Yeni İstiklal', 'İslam Düşüncesi', 'Bugün', 'Yeni Asya', 'Sabah', 'Yeni İstanbul' ve 'Diyanet Dergisi' gibi gazete ve dergilerde yayımladı. İstanbul İmam Hatip Okulu'nda öğretmenlik yaptığı sırada iki yıl İstanbul Üniversitesi Kimya Bölümü'ne, bir yıl Hukuk Fakültesi'ne devam eden İz, 1936'da Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldu. İz, öğretmenlik hayatında aralarında Kuleli Askeri Lisesi, Nişantaşı Ortaokulu, Haydarpaşa Lisesi ve Çamlıca Kız Lisesi'nin de olduğu okullarda görev yaptı. İz'in öğrencilerinden Prof. Dr. Yaşar Fersahoğlu'nun tarifiyle dil, ses tonu ve beden dilini çok iyi kullanan bir hoca olan Mahir İz, sohbetlerine 8 yıl boyunca katılan Prof. Dr. Mahmut Kaya'nın cümlelerine ise şöyle yansıdı: 'Mahir İz hoca, bir insanda kabiliyet, yetenek gördüğünde elinden tutar, onu yönlendirirdi. Biz eski hocalarımızdan bunları görmedik. Okuyoruz, kitapları deviriyoruz, aradan yıllar geçiyor. Geleceğimize ait, Türkiye'nin geleceğine ait, İslam dünyasının geleceğine ait bize hiçbir kelime söyleyen olmadı. 'Çalışın oğlum çalışın', iyi de bunu bize ninem de söylüyor. Nasıl bir yöntem kullanacak ve nasıl bir yol takip edeceğiz? İşte Mahir Bey bize bunu öğretti.' Bir yıl İstanbul İmam Hatip Okulu Müdürlüğü yaparak emekliye ayrılan İz, aynı yıl Taksim'de Yeni Kolej'in müdürü olarak yeniden eğitimciliğe döndü ve altı ay sonra yeni açılan İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde edebiyat, tasavvuf tarihi, hitabet ve irşat dersleri vermeye başladı. On yıl süren bu yeni eğitimcilik döneminden sonra ikinci kez emekli olan Mahir İz, Yüksek İslam Enstitüsü'ndeki hocalığı sırasında, Bilimlere Yardım Cemiyeti'nin daveti üzerine Özel Fatih Erkek Koleji'nin kuruluşunda yer aldı. İslam bilimi ve tasavvuf alanında araştırmalar yapan ve dersler veren İz, Ahmet Cevdet Paşa'nın Hz. Adem'den başlayarak bütün peygamberlerin tarihini içeren 'Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa' eserini sadeleştirdi. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 27 Mayıs 1960 Darbesi'nden sonra Kur'an-ı Kerim'in Latin harfleriyle basılması konusunda danışmanlık yapması için davet edilen İz, bu durumun yanlış olduğunu söyleyerek vazgeçilmesini sağlarken, 1961'de Diyanet İşleri Başkanlığı'nca hazırlanan 'Kur'an-ı Kerim Meali'nin redaksiyon heyetine başkanlık yaptı. Öğrencilerine 'En hayırlı varis, talebedir. Evlat, idealini suistimal edebilir ama talebe etmez. Senin amel-i salihini evlattan ziyade talebe devam ettirir. Allah muhafaza buyursun, evlat hayırsız çıkabilir ama talebenin hayırsız çıkma ihtimali daha azdır.' diyen Mahir İz'in mesleğine adanmışlığı başarı hikayesinin arkasındaki birinci unsur oldu. İz, yaşadığı dönem itibariyle pek çok önemli hadiseye şahitlik ederken, bu durum talebelerinden Emin Çimen tarafından, 'Hoca, çok kritik bir devrin insanıydı. Onun akranı büyük çoğunlukla devrin icabı dine ya cephe almış veya İslamdan uzak durmuşken Mahir Hoca, hocazadeliğinin gereğini yapmıştır. Her vesileyle insanları ihlas, ilim ve amel-i salihe teşvik etmiştir.' sözleriyle anlatıldı. Yaklaşık 60 yıl süren hocalık yaşamı nedeniyle, devrin ileri gelen din, siyaset ve edebiyatçılarıyla yakın ilişkide bulunan İz, yaşamını, tanığı olduğu olayları ve tanıdığı kişileri, anılarını 'Yılların İzi' kitabında okurlarıyla paylaştı. İz, Sönmez Neşriyat Şirketi'nin kuruluş yıllarında Yönetim Kurulu Başkanlığı ve İlim Yayma Cemiyeti'nin Danışma ve Bilim Kurulu'nda çalışırken, İslami İlimler Araştırma Vakfı ile Türk Kültürü Vakfı'nın kurucuları arasında yer aldı. Talebelerinden M. Ertuğrul Düzdağ'ın anlatımıyla her seviyeden her çeşit insanla akranı gibi konuşan, onu kendisine çeken ve hissettirmeden irşad eden Mahir İz, tedavi gördüğü Paşabahçe Devlet Hastanesi'nde 9 Temmuz 1974'te hayatını kaybetti. Gerek derslerinde gerekse çevresinde pek çok bilim ve edebiyat adamının yetişmesini sağlayan İz'in Erenköy Sahrayı Cedid Mezarlığı'nda bulunan mezarının taşına 'Muallim Mahir İz' yazıldı. Mahir İz, araştırma ve inceleme alanında 'Tasavvuf', 'Peygamber Efendimiz', 'Din ve Cemiyet', anı türünde 'Yılların İzi', şiir seçkisi olarak 'Hoca'nın Seçtikleri' ve sadeleştirme eserleri olarak ise 'Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı' ve 'Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa' isimli çalışmaları kaleme aldı.