Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şah'ın Mesnevi sevgisi
Orta Çağ İslam dünyasında hükümdarlar sanatkarları himaye etmekle kalmaz aynı zamanda sanatı icra eden kişiler olurlardı. Savaş meydanlarında elde ettikleri başarıları, oluşturdukları edebi ve kültürel eserlerinde pekiştirirlerdi. Bu geleneği sürdüren hükümdarlardan biri de Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şah'tı. Cihan Şah, eserlerinde Mevlana ve Mesnevi sevgisini nasıl işledi?
Giriş Tarihi: 09.12.2019
17:34
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020
09:04
Cihan Şah 19 Nisan 1438'de "Muzafferüddin " lakabıyla Karakoyunlu tahtına geçti. İlk seferini Gürcistan Krallığı üzerine yaptı. Bağdat ile Irak-ı Acem topraklarını; Fars ve Kirman eyaletlerini ele geçirdi. 1457'de Horasan'ı Karakoyunlu topraklarına kattı. Devletin sınırlarını bugünkü Irak'ın tümü, İran, Azerbaycan ve Doğu Anadolu'ya içine alacak şekilde genişletti.
Bir baskın sonucu 10 Kasım 1467'de Akkoyunlu askeri tarafından öldürüldü. Cihan Şah'ın naaşı Tebriz'de Muzafferiye Medresesi avlusunda toprağa verildi. Cihan Şah Karakoyunluların son büyük hükümdarı olup onun zamanında devlet bir imparatorluk haline gelmiş ve en parlak devrini yaşamıştır. Edebiyata önem veren Cihan Şah'ın Hakiki mahlasıyla Türkçe ve Farsça şiirleri bulunmaktadır.
*Muzafferiye Medresesi , Artukoğullarından Melik Muzaffer Karaaslan tarafından inşa edilmiştir. 13.- 14. yüzyılları arasında inşa edildiği tahmin edilir. Muzafferiye Medresesi'nin yapımında siyah beyaz taşlar kullanılmıştır. Kale eteğinde önemli bir yapı konumunda iken bugün herhangi bir buluntusu yoktur. Mardin'in tarihi yapıları arasında yerini alan medrese, günümüze kadar gelmeyi başaramamıştır.
Pek çok şair, Mesnevi'den aldığı ilhamla Türkçe ye Farsça şiirler söylemiştir. Öyle ki 18. yüzyılda Şeyh Galip'in yakın dostu ye müridi Esrar Dede , sadece Mevlevi şairlerin biyografilerinin bulunduğu Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye adlı bir eser kaleme almıştır. Mesnevi sevgisini şiirlerinde dile getiren şairlerden biri de Karakoyunlu Cihan Şah'tır .
Cihan Şah'ın mesnevi sevgisi
Cihan Şah , hükümdarlığı döneminde sadece devletin sınırlarını genişletmedi, suret ve manaya dair sırları da söze dönüştürdü. Bu anlamda edebiyata oldukça önem veren Cihan Şah, Hakiki mahlasıyla Türkçe ve Farsça şiirler yazdı. Âlimleri himaye etti. Şiirlerinin derlendiği mecmua 105 Farsça, 87 Türkçe gazel ve 32 Türkçe rubaiden ibarettir. Cihan Şah'ın Tebriz'deki hayratına dair vakfiye suretleri Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki bir mecmuanın içindedir.
Günümüze ulaşmış bilinen tek eseri
Günümüze ulaşmış bilinen tek eseri Divanı'dır . Mesnevi ve gazelleri Molla Cami tarafından oldukça fazla beğenilir. Şu sözler bu beğeniyi destekler niteliktedir:
Sözün kısası, ilim sığınağı ve irfan yuvası olan Şah'ın ilham hazinesinden; İçi mücevher hokkasını andıran gerçek incilerle dolu mübarek bir kitap geldi. Onda: gazeller, mesneviler, suret ve manaya ait sırlar var.
…
Bu ne güzel, ne çekici, ne yürek ferahlatıcı kitap ki Attâr'in ruhu ondan ıtır sürünüyor. O mesnevinin kokusu Mevlana'nın gönlüne sirayet ediyor sanki. İçinde esrarla açılmış nice güller var ki, ona Gül-şen-i râz desek yaraşır. O şiirin mertebesi o kadar yüce ki bizim vasfımızın kemendi ona nasıl erişebilir?