Klasik Türk şiirinde II. Abdülhamid'e yazılan medhiyeler
Şiirimiz tarih, edebi köklere dayanan bir geleneğe sahiptir. Tarihin alim, şair ve hakim olarak kaydettiği pek çok farklı vasıftaki meşhur şahsiyetin adları klasik Türk şiirinde sık sık geçer. Şiirlerde methedilen şahsiyetler, güzellik, adalet, iyilik, edep gibi sıfatlarla; o konuda meşhur ve maruf olmuş şahsiyetlere benzetilir. Şairler II. Abdülhamid'i; peygamberler, tarihi şahsiyetler, din büyükleri ile efsanevî kahramanlarla mukayese ederek onun; şahsını, icraatlarını ve saltanatını yüceltmişlerdir. Bu şiirlerden bazı kesitleri sizinle paylaşıyoruz.
Giriş Tarihi: 12.10.2022
16:01
Güncelleme Tarihi: 13.10.2023
09:20
Yed-i beyzâ-yı devâsâzına Lokmân hayrân Hasta-yı ye´se verir luùf u hümâyûnu şifâ
🔸🔸🔸
Hz. Musa'nın beyaz eli gibi dertlilere deva Ümitsiz hastalara ise şifa verir.
Emîrî
🔸 Medhiye incelendiğinde, Hz. Mûsâ'nın (AS) mucizelerinden bahsedilerek II. Abdülhamid'in övüldüğüne dair manzumeler görürüz. Abdülhamid, Hz. Mûsâ (AS) gibi hastalara deva bulan bir yed-i beyzâ'ya sahiptir. Böylece ümitsizlik hastalarına şifa verir.
🔸 Hz. Musa (AS), Benî İsrail peygamberleri ve kendisine dört büyük kitaptan birisi olan "Tevrat" gönderilen peygamberdir. Firavun ile mücadelelesi Kur'ân-ı Kerîm başta olmak üzere farklı kaynaklarda anlatılan Hz. Mûsâ (AS), Yahudilerde en üstün peygamber sayılmaktadır.
🔸 Çeşitli mucizeleri ile edebiyatta ismi geçen Hz. Mûsâ (AS), Klasik şiirde daha çok "Yed-i beyzâ"sı, Tûr-ı Sînâ'da Allah'la konuşması, âsâsı, Kızıldeniz'i yararak geçmesi ve Firavun'u suda boğması gibi hadiseleriyle ele alınır.
Edebiyatımızda en az bir kez okunması gereken şiirler
Her hālde m'éyus idik enduh ile m'énus idik Magmum idik ma'kus idik sen Hızr-veş verdiñ dehā
🔸🔸🔸
Ümitsiz, kaderli ve gamlı iken Sen Hızır (AS) gibi yetiştin ve bu durumu tersine çevirdin
Ahmed Lütfî
Ahmed Lütfi Kimdir?
İstanbul'da doğar. Babası nalıncı esnafına mensup Mehmed Ağa'dır. İlköğrenimi sonrası Amcazâde Hüseyin Paşa Medresesi'ne devam eder, böylece ilmiye sınıfına geçer. Huzur dersleri alır ve aynı zamanda Takvimhâne mukabeleciliğine getirilir. Ardından Sadâret Mektûbî Kalemi'ne tayin edilir. Belli bir Farsça mütercimliği yapar. İmar Meclisi seyyar kâtibi olarak Vidin ve Niş'te bulunur. Belli bir dönem sonra İstanbul'a döner ve zaptiye başkâtibi olur.
Ahmed Lütfi Efendi 1852-1865 yılları arasında Takvimhâne musahhihliği, Tıbbiye Meclisi âzalığı, Tıbbiye Mektebi Türkçe hocalığı ve Matbuat nâzırlığı görevlerinde bulunur. Bu sırada İstanbul'da yapılan nüfus sayımına katılarak Boğaziçi'nde Yeniköy'den Kilyos'a kadar uzanan sahanın tahririni yapar. Meclis-i Maârif âzası iken vak'anüvisliğe getirilir. Bir süre sonra kendisine İstanbul kadılığı pâyesi, ardından Anadolu kazaskerliği pâyesi verilir. Daha sonra Rumeli kazaskeri olur. Normal hizmet süresini tamamladıktan sonra Şûrâ-yı Devlet âzalığı ile birlikte vak'anüvislik hizmetini de sürdürür. 18 Mart 1907'de vefat eder. Kabri Aksaray'da Sofular Camii hazîresindedir. Osmanlı vak'anüvisleri arasında bu görevde en çok kalan Ahmed Lutfi Efendi, Arap ve Fars edebiyatına da vâkıftır.
🔸 II. Abdülhamid'e yazılan medhiyelerde, Hızır (AS) etrafında oluşturulan mısralara rastlarız. Farklı rivayetlerde Hızır'ın (AS) Allah'ın izniyle sıkıntıya düşenlerin yardımına koştuğu yazılmıştır. Ahmed Lütfî de beyitinde bu durumu atfederek; insanlar ümitsiz, kedere alışık, gamlı ve baş aşağı çevrilmişken II. Abdülhamid'in, insanlara Hızır (AS) gibi yardım ederek, deha verdiğinden söz eder.
🔸 Hz. Hızır'ın (AS) peygamber ya da velî olduğu bilinmemektedir. Gerçek ismi Belyâ olsa da herkesçe Hızır (AS) olarak bilinir. Rivayetlere göre, Hızır (AS) insanların tam sıkıntıya düştükleri, darda oldukları zaman onların yardımına yetişir.
Divan edebiyatından beyitler ve anlamları
Mecālis zırh-ı Dāvudì gibi hep halka-ber-halka
🔸🔸🔸
Sultanın meclisi, Hz. Davut'un zırhı gibidir
Musa Kâzım