Koca Ragıp Paşa'nın hafızalarda yer edinen beyitleri ve anlamları
Koca Ragıp Paşa, Osmanlı'nın en önemli sadrazamlarından biriydi. Paşa, bürokrasinin en alt kademesinden başlayarak, yavaş yavaş devlet basamaklarını çıktı. Yıllarca memurluk, bürokratlık, diplomatlık ve valilik yaptıktan sonra sadrazam oldu. Osmanlı tarihine damgasına vuran Koca Ragıp Paşa, aynı zamanda iyi bir şairdi. Ragıb mahlası ile hafızalarda yer edinen beyitler kaleme aldı. Sizler için Koca Ragıp Paşa'nın beyitlerini ve anlamlarını derledik.
Giriş Tarihi: 04.06.2020
09:18
Güncelleme Tarihi: 04.06.2020
09:24
Hezâr ahbâb olan ehl-i televvünden vefâ gelmez.
Çok dosta sahip yanardöner kişilerden vefa ummak beyhudedir. İsteseler de bunca dostun hepsine vefa gösteremezler.
Hezâr : Bir çok
Sertâbekadem gül gibi ol gûş-ı hakikat Bülbülden işit nâliş-i hasret neye dirler
Baştan ayağa kadar gül gibi gerçeğin kulağı ol da, hasret feryadı neye derler bülbülden işit.
Sertâbekadem : Baştan ayağa kadar Gûş-ı hakikat : G erçeğin kulağı
Kemâlinden değildir dâğ-ber-dil kimseye kimse Medâr-ı hıkd u kîn gavgâ-yı dînâr ü dirhemdir hep
Kimsenin kimseye olgunluğundan dolayı yüreğinin kızgın olmaz. Kin ve düşmanlık sebebi hep para-pul kavgasıdır.
Bî-vücûd olmak gibi yokdur cihânın râhatı Gör ki sîmürgün ne dâmı var ne de sayyâdı var
Rahat yok olmaktadır. Bak anka kuşuna! Ne kendisi için kurulmuş bir tuzak var ne de peşinde avcı. Tabiî ya kendisi yok çünkü.
Asıl adı Mehmed'dir. Râgıb mahlası ile birlikte Mehmed Râgıb olarak bilinse de daha çok Koca Râgıb Paşa olarak tanındı. Defterhâne-i Âmire kâtiplerinden Şevki Mehmed Efendi'nin oğludur. Öğrenimi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Kısmen babasının dairesinde kısmen de özel hocalardan dersler alarak kendi kendini yetiştirdiği düşünülür. Hoca Sâlih Efendi'den Farsça öğrendi. Aysofya-i Kebir Medresesi sakinlerinden olan Yûsuf Efendi'den sülüs ve nesih meşk etti.
Kitâbet, inşâ, hesap ve defter usullerini öğrendiği Defterhâne'de kendisine "Râgıb" mahlası verildi. Osmanlı-İran savaşında ele geçirilen yerlerin kaydedilmesi için defterhane tarafından bölgeye tayin edilerek Defterhâne görevlileri arasında yer aldı. Bu suretle Serasker Ârifî Ahmed Paşa'nın maiyetine dâhil oldu ve onun mektupçuluğuna getirildi. Revan fethinin ardından umûr-ı mühimme kitâbetine getirildi. Köprülüzâde Abdullah Paşa, Bağdat Valisi Ahmed Paşa, Hekimoğlu Ali Paşa gibi seraskerlerin yanında kâtiplik, mektupçuluk, defter eminliği gibi görevlerle doğu cephesini dolaştı.
Abdullah ve Hekimoğlu Ali paşaların hizmetinde bulundu. İstanbul'a döndükten çok kısa bir süre sonra tımar yazımı için reisülküttab vekili olarak Hemedan'a gönderildi. Ertesi yıl Bağdat Defterdarı oldu. Bu sırada, sürmekte olan Osmanlı-İran Savaşı'yla ilgili görüşmelere birkaç kez delege olarak katıldı. 1734'te İstanbul'a döndü ve maliye tezkireciliğine atandı. Ertesi yıldan başlayarak bir süre ordu defterdarlığı, yeniden reisülküttap vekilliği ve cizye muhasebeciliği yaptı.1737'de sadaret mektupçuluğuna getirildi. 1739`da imzalanan Belgrad Antlaşması'nın Osmanlılar lehine hükümler içermesinde etkisi oldu. Bu başarısı üzerine 1741`de reisülküttaplığa, 1744`te de vezirlik rütbesiyle Mısır beylerbeyliğine atandı.1757'de Şam beylerbeyliğine atanmasından birkaç gün sonra bir fermanla İstanbul`a çağrılarak sadrazamlığa atandı ve ölünceye değin bu görevde kaldı. Bir okuma tutkunu olan Koca Ragıp Paşa , valiliklerinde bulunduğu yerlerden yazma eserler topladı. 1757 yılı Ocak ayında Osmanlı padişahı III. Osman'ın sadrazamı olarak sadarete geldi. Sultan Üçüncü Mustafa zamanında da sadrazamlığa devam etti. 1753 yılında III. Mustafa'nın kız kardeşi Saliha Sultan ile evlendi. Vilayetlerde asayişin korunması, maliyenin düzeltilmesi, askerin disiplinli eğitimi, savaş gemileri yapımı, Laleli Camii inşası, Koca Ragıp Paşa sadrazamlığı sırasında gerçekleşti. Avrupa Devletleri arasındaki Yedi Yıl Savaşı sırasında Osmanlı Devleti'ni savaşın dışında tuttu. III. Mustafa'nın İstanbul'da başlattığı imar hareketine katıldı ve Koska'da Laleli kütüphane, çeşme, mektep yaptırdı. Kendi servetini kültür yatırımlarına harcamak istiyordu. Daha önce vali olarak bulunduğu yerlerde yaptığı gibi İstanbul kütüphanelerinden de yazma eserler topladı. Bilim adamlarının övgü ile bahsettiği bir kütüphane oluşturdu. Evinde de bir kütüphanesi bulunan Koca Ragıb Paşa tüm servetini bu yolda harcadı. Kendisi de bu kütüphanenin bahçesinde toprağa verilmiştir.