Mecmualar ışığında İstanbul beyitleri
İstanbul... Kuruluşundan bu yana birçok medeniyete ev sahipliği yapan o kutsal beşik. Bu ev sahipliği, farklı kültür mozaiklerinin oluşmasına ve çok büyük bir kültürün oluşmasını sağladı.1453'ten itibaren Osmanlı'nın başkenti olan İstanbul, fetihten sonra Türk sanatında hem mekân hem de ilham kaynağı olarak yer edindi. Üstelik yalnızca mekân olarak kalmadı hem sevgili yerine kondu hem de Allah'a ulaşan eşik sayıldı. Sizler için mecmualara yazılmış İstanbul beyitlerini derledik.
Giriş Tarihi: 14.07.2022
10:29
Güncelleme Tarihi: 12.07.2023
15:38
Ak sancak kıldı İstanbul'u rûşen nitekim Dîde-i Yâkûb'ı açdı Yûsuf'un pîreheni"
Hayalî
Yusuf'un gömleğinin Yakup'un gözlerini açması gibi ak sancak da İstanbul'u aydınlık, görünür kıldı.
💠
◾ Hayalî'nin yazdığı bu gazel Mecma'u'n-nezâ'ir'de yer alır. Bu beyitte ya İstanbul'un fethine atıf yapar yahut bir sefer dönüşü Kanuni Sultan Süleyman'ın ak sancağı ile İstanbul'u aydınlattığına işaret eder .
◾ Osmanlı Devlet'inde padişaha mahsus bayrağın Fatih Sultan Mehmet döneminde ak olup II. Beyazıd, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni devirlerinde de aynı kaldığı nakledilir. Bu beyitte ak sancak, Hz. Yusuf'un gömleğine İstanbul ise karanlık hali ile Hz. Yakup'un görmeyen gözlerine benzetilerek teşbih yapılmıştır. Şair Hz. Yusuf ve Hz. Yakup'un kıssasına telmihte bulunur.
Anuñ berg-i çenarın berg-i tîn-i İstanbul Kimesne dimesün kim dünyede el üzre el olmaz
Bahtî
Kimse dünyada el üstüne el olmaz demesin çünkü İstanbul'un çınarının tozu Edirne'nin çınar yaprağını kapladı.
💠
◾Bahtî mahlaslı Sultan I. Ahmed'e ait olan gazel Pervane Bey Mecmuası'nda müstakil olarak yer alır. İstanbul ve Edirne'nin karşılaştırılıp övüldüğü gazelin bu beyitinde şair, çınar yaprağını ele benzetir. Lakin çınar yaprağını çınar olarak düşünürsek eğer el ifadesini gölge ile değiştirip yine benzer bir anlamı elde edebiliriz.
◾ Edirne'nin İstanbul'dan üstün görülmesinde payitahtın önceki sahibi olmasının da etkisi olabilir. Bahtî, Edirne'yi çeşitli yönlerden İstanbul'la karşılaştırır. Fakat sonunda İstanbul'u Edirne'den üstün tutar.
◾ Edirne'nin eşsiz bir şehir olduğunu ama İstanbul'la kıyaslandığında payitahtın yerini tutamayacağını söyler. Gazelin son beytinde ise, gönül açıcı şehrin özelliklerini anlatan çok gazeller söylendiğini ama kendi şiiri gibi rengîn (güzel, hoş) gazel söylenmediğini belirterek şiiri bitirir. Kendi şairliğini de över.
Osmanlı'nın şair sultanları
Şehr-i İstanbul sevâd-i a'zamıdur âlemüñ Zerrece gelmez Kemâl'e ol yüzi gül-zârsuz
Kemâl-i Bergamavî
Şehri-i İstanbul ki âlemin, şehirlerin en azametlisidir. Onun sureti Kemal'e hep gül bahçesi gibi gelir.
💠
◾ Bu beyitler Mecmû 'atü'l-Letâ'if ve Sandûkatü'l- Ma 'ârif 'te geçer. İstanbul'u âlemin en büyüğü, azametlisi sayan şair onu sevgili yerine koyar ve yüzünü gül bahçesine benzetir.
◾ Şairin İstanbul'u en büyük görmesi ve yüzünü gül bahçesine bahsetmesinde mübalağa vardır. Kavuşamamak söz konusu olsa dahi şair için sevgilinin sureti değişmez, hep gül bahçesi olarak kalır. Gül bahçesine gidilirken dikenden korkulmaz.
◾ Bu mısrayı tasavvufi bağlamda incelersek eğer sevâd-ı azam ifadesi kâmil insan/lar anlamındadır. Şair, İstanbul'u mürşidi olarak görür.
◾ Şairin adı da olan Kemal aynı zamanda kâmil, olgunluğa ulaşmış kimse anlamında kullanıldığı için sevâd-ı azam ile bağlantı kurulmuş oluyor. Şair burada hüsn-i tahallüs sanatını kullanır. Genelde Mekke-i Mükerreme çevresi için kullanılan sevâd-ı azam ifadesini kullanarak İstanbul'u Mekke'ye benzetip mübalağa yapar hem de kutsiyet atfeder.
Gün gibi âleme meşhûr ola yâ Rab namı Virdi İstanbul'a şöhret meh-i bedr-i Şâmî
Bağdatlı Rûhî
Ya Rabbi O'nun namı da âlemde meşhur olsun, gün gibi parlasın. Çünkü o ayın 14'ünde doğan Şam sikkesi kadar güzeldir, değerlidir, parlaktır. O Şam sikkesine benzeyen parlak ay İstanbul'a şöhret verdi.
💠
◾ Mecmû 'atü'l-Letâ'if ve Sandûkatü'l- Ma 'ârif 'ten derlenen gazellerden biridir. Padişaha övgü ve dua içeren şiirin ya İstanbul'un fethi için ya da seferden dönmüş padişah için yazılmış olması yüksek ihtimaldir. Şamî ifadesiyle padişah kastedilir.
◾ Gün gibi ifadesi ile güneş kastedilmiş olabilir. Her ne kadar Şam sikkesi bedr'e yani ayın en parlak zamanına benzetilse de padişahın şöhretinin gün gibi güneş gibi her yerden görülmesi istenmiş olabilir. Çünkü ay da gücünü güneşten alır . Yani öyle meşhur olsun ki onu şöhret sahibi kılan Şamî'nin de kaynağı olsun şeklinde dua edilmiş olabilir.
Divan şairlerinden en güzel beyitler
Âsitanuñda beni bir bende-i makbul kıl Yani â'izz ü cah ile meşhur-ı İstanbul kıl
Zamîrî
Dergâhında/eşiğinde beni bir bende makbul kıl. Aziz ve makam ile meşhur İstanbul kıl.
💠
◾ Peşteli Hisâli'nin Mecmuası'nda geçen bu gazelde asitâne ifadesi payitahtı yani İstanbul'u temsil eder. Hem dergâhı hem de sevgiliye açılan kapıdaki eşiğidir.
◾ Âşık sevgiliye kavuşmak için onun eşiğinde ağlar, gözyaşı döker. Bu mısralarda da şair aziz ve rütbe sahibi İstanbul'a benzemek için dilekte bulunur. İstanbul'un fethinin hadisle müjdelenmesi ve Ayasofya gibi İstanbul'a kutsiyet atfeden bir yapının bulunması İstanbul'u şair için kutsal ve önemli kılar.
◾Tasavvufi mânâda beyite bakıldığında asitân şeyhin himmette bulunduğu mekândır. Şair beni bende-i makbul kıl derken beni kendimde kaybet senin kölen kıl demek istiyor olabilir. Tasavvufta Allah'a varmak için kendinden geçmek elzemdir. Bende ifadesi Farsça köle anlamına gelir. Makbul ise kabul ile aynı köktendir. Şair dergâha kabul edilmek ve aziz olan İstanbul ile irşad olmak ister.