Arama

Mehmet Akif Ersoy Şiirleri: Anlamlı, En Güzel Mehmet Akif Ersoy Sözleri

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, yazdığı şiirler, yazılar ve verdiği vaazlar ile ümmet birliğini hedefleyen müstesna bir isimdi. Milli mücadele sırasında vaaz kürsüsünden yaptığı vaazlarla; sözleri, şiirleri ve yazıları ile kuşaklara etki etti. Sizler için Mehmet Akif Ersoy şiirleri, sözleri, kitapları ve en güzel dizelerini bir araya getirdik.

  • 19
  • 42

Yeis Yok

Dalâile düşmüşlerden başka kim Rabbinin rahmetinden ümîdini keser? (Hicr Suresi, 56. Ayet)

Lâkin, hani bir nefhası yok sende ümîdin!

Ölmüş mü dedin? Ah onu öldürmeli miydin?

Hakkın ezeli fecri boğulmazdı, a zâlim,

Ferdâlanın artık göreceksin ki ne muzlim!

Onsuz yürürüm dersen, emîn ol ki yürünmez.

Yıllarca bakınsan, bir ufak lema görünmez.

Beyninde uğuldar durur emvâcı leyâlin;

Girdâba vurur alnını, koştukça hayâlin!

Hüsran sarar âfâkını, yırtıp geçemezsin.

Arkanda mı, karşında mı sâhil seçemezsin.

Ey, yolda kalan, yolcusu yeldâ-yı hayâtın!

Göklerde değil, yerde değil, sende necâtın:

Ölmüş dediğin rûhu alevlendiriver de,

Bir parça açılsın şu muhîtindeki perde.

Bir parça açılsın, diyorum, çünkü bunaldın;

Nevmîd olarak nûr-i ezelden donakaldın!

Ey, Hakka taparken şaşıran, kalb-i muvâhhid!

Bir sîne emelsiz yaşar ancak o da: Mülhid.

Birleşmesi kâbil mi ya tevhîd ile yesin

Hâşâ! Bunun imkânı yok elbette bilirsin.

Öyleyse neden boynunu bükmüş, duruyorsun?

Hiç merhametin yok mudur evlâdına olsun?

Doğduk, Yaşamak yok size! derlerdi beşikten;

Dünyâyı mezarlık bilerek indik eşikten!

Telkîn-i hayât etmedi aslâ bize bir ses;

Yurdun ezelî yasçısı baykuş gibi herkes,

Yesin bulanık rûhunu zerk etmeye baktı;

Melun aşı bir nesli uyuşturdu, bıraktı!

Devlet batacak! çığlığı beyninde öter de,

Millette bekâ hissi ezilmez mi ki? Nerde!

Devlet batacak! İşte bu öldürdü şebâbı;

Git yokla da bak var mı kımıldanmaya tâbı?

Âfâkına yüklense de binlerce mehâlik,

Batmazdı, hayır batmadı, hem batmıyacaktır;

Tek sen uluyan yesi gebert, azmi uyandır:

Kâfi ona can vermeye bir nefha-i îman;

Davransın ümidîn; bu ne haybet, bu ne hırmân?

Mâzîdeki hicranları susturmaya başla;

Evlâdına sağlam bir emel mâyesi aşıla,

Allah(c.c.) a dayan, saye sarıl, hikmete râm ol...

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.

  • 20
  • 42

Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize?

Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam,

Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam,

Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?

Fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize?

Birbirinden muteferrik bu kadar akvamı,

Aynı milliyetin altında tutan islam'ı,

Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir.

Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir...

Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez…

Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez!

Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan;

Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.

Siz bu davada iken yoksa, iyazen-billah,

Ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah.

Diye dursun atalar: 'Kal'a içinden alınır.'

Yok ki hiç bir kişiden... Millet-i merhume sağır!

Bir değil mahvedilen devlet-i islamiyye...

Girdiler aynı siyasetle bütün makbereye.

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukca yürekler, onu top sindiremez.

Bırakın eski hükümetleri meydandakiler

Yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer.

işte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti!

işte Irak'ı da taksim ediyorlar şimdi.

  • 21
  • 42

Süleymaniye Kürsüsünden

Bir de İstanbul'a geldim ki: bütün çarşı, pazar

Naradan çalkanıyor, öyle ya... Hürriyet var!

Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş... doğru:

Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.

Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;

Kafalar tütsülü hülya ile, gözler kızgın;

Sanki zincirdekiler hep boşanır zincirden,

Yıkıvermiş de tımarhaneyi çıkmış birden!

Zurnalar şehr ahalisini takmış peşine;

Yedisinden tutarak ta dayanın yetmişine!

Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli,

En ağır başlısının bir zili eksik, belli!

Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.

Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!

Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlayacak

-Yaşasın

-Kim yaşasın?

-Ömrü olan.

Şak! Şak! Şak!

Ne devairde hükümet, ne ahalide bir iş!

Ne sanayi, ne maarif, ne alış var, ne veriş.

Çamlıbel sanki şehir, zabıta yok, rabıta yok;

Aksa kan sel gibi, dindirecek vasıta yok.

'Zevk-i hürriyeti onlar daha çok anlamalı'

Diye mekteblilerin mektebi tekmil kapalı!

İlmi tazyik ile ta'lim, o da istibdad

Haydi öyleyse çocuklar, ebediyyen azad.

Nutka gelmiş öte dursun hocalar bir yandan...

Sahneden sahneye koşmakta bütün şakirdan.

Kör çıban neşterin altında nasıl patlarsa,

Hep ağızlar deşilip, kimde ne cevher varsa,

Saçıyor ortaya, ister temiz, ister kirli;

Kalmıyor kimseciğin muzmeri artık gizli.

Dalkavuk devri değil, eski kasaid yerine

Üdebanız ana-avrat sövüyor birbirine.

Türlü adlarla çıkan namütenahi gazete,

Ayrılık tohumunu bol bol atıyor memlekete.

İt yetiştirmek için toprağı gayet münbit

Bularak fuhş ekiyor salma gezen bir sürü it

Yürüyor dine beş on maskara, alkışlanıyor,

Nesl-i hazır bunu hürriyet-i vicdan sanıyor.

Kadın erkek koşuyor borc ederek Avrupa'ya...

Sapa düşmekte bizim şıklara, zannım Asya.

Hakka tevfiz ile üç dane yetişmiş kızını,

Taşıyanlar bile varmış, buradan baldızını...

Analık ilmi için Paris'e, yüksünmeyerek...

Yük ağır, ecri de nisbetle azim olsa gerek.

  • 22
  • 42

Ahlakımız Yükselmeli

Sade bir sözdür fakat hikmetlerin en mücmeli:

Bir halas imkanı var: Ahlakımız yükselmeli,

Yoksa pek korkunç olur katmerleşip hüsranımız...

Çünkü hem dünya gider, hem din, eğer yapmazsanız.

  • 23
  • 42

Olmaz Ya... Tabii...

'Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? '

Olmaz ya... Tabii... Biri insan biri hayvan!

Öyleyse "cehâlet" denilen yüz karasından

Kurtulmaya azmetmeli baştan başa millet.

Kafi mi değil yoksa bu son ders-i felâket?

Son ders-i felâket neye mâl oldu? Düşünsen:

Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden!

'Son-ders-i felâket' ne demektir? Şu demektir:

Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir!

Zirâ yeni bir sadmeye artık dayanılmaz;

Zirâ bu sefer uyku ölümdür: Uyanılmaz!

Coşkun koca bir sel gibi dâim beşeriyyet

Müstakbele koşmakta verip seyrine şiddet.

Dağlar uçurumlar ona yol vermemek ister...

Lakin o ne yüksek ne de alçak demez örter!

Akvâm o büyük nehre katılmış birer ırmak...

Elbet katılır... Hangisi ister geri kalmak?

Bizler ki bu müthiş bu muazzam cereyanla

Uğraşmaktayız... Bak ne kadar çılgınız anla!

Uğraş bakalım yoksa işin hey gidi şaşkın!

Kurşun gibi sür'atli denizler gibi taşkın

Bir çağlayanın menba-i dehhâşına doğru

Tırmanmaya benzer yüzerek başka değil bu!

Ey katre-i âvâre bu cûşun bu hurûşun

Âhengine uymazsan emin ol boğulursun!

Yıllarca asırlarca süren uykudan artık

Silkin de muhitindeki zulmetleri yak yık!

Bir baksana: Gökler uyanık yer uyanıktır;

Dünyâ uyanıkken uyumak maskaralıktır!

Eyvâh! Bu zilletlere sensin yine illet...

Ey derd-i cehâlet sana düşmekte bu millet

Bir hâle getirdin ki ne din kaldı ne nâmûs!

Ey sîne-i İslâm'a çöken kapkara kâbûs

Ey hasm-i hakîkî seni öldürmeli evvel:

Sensin bize düşmanları üstün çıkartan el!

Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun!

İslam'ı da "batsın! " diye tutmuş yediyorsun!

Allah'tan utan! Bâri bırak dîni elinden...

Gir leş gibi topraklara kendin gireceksen!

Lâkin ne demek bizleri Allah ile iskât?

Allah'tan utanmak da olur ilim ile... Heyhât!

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN