Arama

Mehmet Akif ve gençlik yıllarına dair bilinmeyen anıları

Hasan Basri Çantay tarafından yazılan Akifname, Mehmet Akif Ersoy'un ölümünü müteakip günlerde basılmak üzere hazırlanmıştı. Ancak bazı sebeplerden dolayı basılamadı… Akifname, içerisinde barındırdığı hikayeleriyle Mehmet Akif'in bambaşka yönlerini ortaya döktü. Mehmet Akif'in veterinerlikten edebiyata geçişi, hayatının tasavvuf anlamındaki aşamaları, en sevdiği şairler, spor hayatında da herkesten üstün geldiği o günler… Sizler için bambaşka bir Mehmet Akif'i inceledik…

  • 11
  • 17

Türk baytarı senenin dokuz ayını köylerde geçirir. Köylüyü en çok tanıyan, hayatını onun uğruna fedadan çekinmeyen Türk baytarıdır. Bu itibarla ve esasen yüksek tahsil gören, müspet ilimleri umumî olarak ta takip eden Türk baytarları arasında Akif gibi kudretli, millî duyguları duymak, şiirlerle duyurmak yönlerinden cidden eşsiz bir şahsiyetin çıkması pek tabii ve daima mümkündür. Eğer Akif baytarlığın tahmil ettiği vazifeleri görmek için Türk köylerinde dolaşmasaydı, Türkün yüksek cevherini, asil özünü yerinde ve içinde tetkik etmeseydi ne bir İstiklâl marşı yazabilir, ne de (Çanakkale) şiirini doğurabilirdi.

  • 12
  • 17
Mehmet Akif ve spor hayatı
Mehmet Akif ve spor hayatı

Üstadımız Mehmet Akif Bey, gençliğinde aldığı beden terbiyesi sâyesinde emsali arasında parmakla gösterilir bir idmancı olmuştu. Adaleleri kuvvetli, azası çok mütenasip idi. Daha mektep hayatında müsabakalarda birinciliği alırdı. Zaman zaman alaturka güreşlere iştirak eder, kendinden kuvvetli pehlivanlarla güreşir, galip gelirdi! Onun sırtı bir defa bile yere gelmemişti. Kendine mahsus kispeti bile vardı! Onun zoru parsa toplamak, ödül almak değil, sâdece galip gelmekti. O, parsaya da, ödüle de, alkışa da hiçbir zaman iltifat etmedi.

  • 13
  • 17

Safahatının altıncı cildini teşkil eden Asım'daki pehlivan güreşleri tasviri ne kadar canlıdır! O, ıstılahat, o eski ve heyecanlı Türk ananeleri Akif'in bizzat yaşadığı pehlivan hayatının fiilleridir. Eğer Akif'in o şiiri olmasaydı bizde Türk pehlivanlığının, Türk güreşi derneklerinin halkî ve manzum bir yazısı henüz yazılmamış bulunacaktı. Zaten Akif'in «Mahalle kahvesi», «Meyhane»si, «Küfe»si ve daha birçok şiirleri de halkçı değil midir? Onlar yazılmasaydı, o âlemler de yoktu.

  • 14
  • 17

Akif, gençliğinde deniz yarışlarında, yaya koşularında, atlama müsabakalarında hep birinciliği kazandı. Saatlerce kürek çeker. Boğazı yüzerek geçerdi. O iyi taş da atardı. Ankara'da bulunduğu zamanlarda tatil günlerini bu gibi idmanlarla geçirirdi. O vakit bile binnisbe daha genç ve daha idmanlı bazı arkadaşlarına tefevvuk ederdi.

Değirmen arkının en geniş yerlerinden öyle bir atlayışı vardı ki insan heyecandan bakamazdı. Su derindi, arkın kenarları i'vicaclı idi, mesâfe korkunçtu.

  • 15
  • 17

Bir gün (Etlik) bağlarında iki arkadaşı ile birlikte iddialı artırma taş atışı yaptılar. Biri taşını Akif'in attığı mesafeye kadar ulaştırmıştı. Akif bu müsâvâtı tabii isteyemezdi! İkinci, üçüncü, dördüncü... Onuncu defa attı. Nihâyet inatçı arkadaşını geçti. O arkadaş ısrara tekrar başlayınca Âkif: — Hay, hay, dedi. Size benim ölümüm de yeter! Bereket versin: Biz araya girdik, güç hal müsabakayı durdurabildik...

Üstadın, İstanbul hayatında, saatlerce mesafelerde her gün yaptığı yaya cevelânlara dair gazetelerde bazı yazılar intişar etti. Ömründe tramvay, otomobil, araba gibi vasıtalara — fevkalade muztar olmadıkça— binmemiş, daima yaya yürümeyi tercih etmişti.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN