Mehmet Akif’in gerçekleştiremediği İslam Kongresi
Mehmet Akif Ersoy, Cumhuriyet'in kuruluş sürecinde hem diliyle hem de eliyle ülkenin ıslahı için çalışmış bir isim. Ülkenin eski, parlak günlerine kavuşmasını ve milletin yeniden İslami hassasiyetlere sahip olmasını sağlamak Mehmet Akif Ersoy'un en büyük gayesiydi. Mehmet Akif, "kavmiyetçilik" anlayışını İslam medeniyetini sarsacak bir zelzele olarak görmüş, bu nedenle İslam dünyasının bir araya geleceği bir İslam Kongresi düzenlemeyi istemişti. Peki, Mehmet Akif'in bu düşüncesi nasıl doğdu? Akif'in bu gayesi hangi sebeplerle gerçekleşmedi?
Giriş Tarihi: 16.12.2019
17:11
Güncelleme Tarihi: 16.12.2019
17:13
ANADOLU’DA İSLAM KONGRESİ TOPLAMAK İSTİYORDU
Mehmet Âkif'in gerçekleştirmek istediği bir diğer gayesi de Anadolu'da bir İslam Kongresi toplamaktı. Âkif, Müslümanların selametinin birlik ve beraberlikte olduğuna inanıyordu.
Hem tek tek Müslüman memleketlerin kendi içindeki birlikleri hem de Müslüman milletlerin birbirleri ile olan irtibatları Âkif için çok önemliydi. O aynı zamanda gayrimüslimlerin Müslümanların birlikteliğine asla izin vermeyeceğinin de farkındaydı.
BU KADAR AZ KİŞİYLE MISIR NASIL İDARE EDİLİYORDU?
Vaktiyle Mısır'ı idare eden yabancı bir yöneticiden bu kadar az sayıda kişi ile Mısır'ı nasıl idare ettiklerini şu soru ile sormuştu: Günün birinde mesela Osmanlı Hükümeti kırk elli bin kişilik bir ordu hazırlayarak Mısır'a sevk edecek olsa siz ne yaparsınız?
İlgili kişi şöyle cevap vermişti: Hiçbir şey yapmayız. Müdafaa imkânı olmadığı için Mısır'larını kendilerine teslim eder çıkarız. Yalnız şurasını iyi biliniz ki biz hiçbir zaman Osmanlıların Mısır'a kırk bin kişi değil, kırk kişi sevk edebilecek derecede yakalarını, paçalarını toplamalarına meydan bırakmayız. Memleketlerinde bitmez tükenmez meseleler çıkarırız. Onlar birbirleriyle uğraşmaktan göz açamazlar ki bir kere olsun Mısır'a dönüp bakmağa vakit bulabilsinler.
MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİĞİ DAİMA VURGULADI
Akif, yabancıların bu düşüncelerini ve planlarını bildiği için gerek kürsülerde vaaz ederken gerekse şiirlerinde milli birlik ve beraberliği daima dillendirmiş, mücadelesinin temeline oturtmuştu. Şu mısralar Âkif'in İslam birliğine verdiği önemi gösterir niteliktedir:
Hani milliyetin İslam idi? Kavmiyyet ne? Sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyetine! Arnavutluk ne demek? Var mı şeriatta yeri? Küfr olur, başka değil kavmini sürmek ileri. Arab'ın Türk'e, Laz'ın Çerkez'e yahud Kürd'e, Acem'in Çin'liye rüçhanı mı varmış, nerde? Müslümanlıkta anasır mı olurmuş? Ne gezer? Fikri kavmiyyeti tel'in ediyor peygamber. En büyük düşmanıdır rûh-u Nebî tefrikanın, Adı batsın onu İslam'a sokan kaltabanın.
‘İSLAM KONGRESİ’ FİKRİ NASIL DOĞDU?
1920 senesinde Hüseyin Ragıp Bey, Hâkimiyeti Milliye 'de yayınladığı bir makalede Anadolu'da bir İslam Kongresi toplamak fikrini dile getirmişti. Eşref Edip de Sebilürreşad 'da bu konuda birkaç yazı yazmıştı. Eşref Edip Bey'in Hüseyin Ragıp beyle yaptığı görüşme sonunda aralarında Akif'in de bulunduğu çekirdek bir kadronun çalışmaları başlatmasına karar verildi.
Akif bu fikri çok beğendi ve hemen çalışmalara başladılar. Büro oluşturuldu, birkaç toplantı yapıldı ancak Eskişehir'e çekilme meselesi gündeme gelince ve Yunanlılar Sakarya'ya dayanınca İslam Kongresi teşebbüsü öylece kaldı.
KAVMİYETÇİLİK İSLAM MEDENİYETİNİ SARSACAK BİR ZELZELEYDİ
Mehmet Akif, her fırsatta olduğu gibi "Süleymaniye Kürsüsünde " şiirinde de ayrılığın felaket, tevhidin saadet getireceğini tekrar etmişti. Ona göre kavmiyetçilik fikri, birbirinden farklı pek çok milleti bir arada tutan İslam medeniyetini temelinden sarsacak bir zelzeleydi.
Müslümanlık sizi gâyet sıkı, gâyet sağlam, Bağlamak lâzım iken, anlamadım, anlıyamam, Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize? Fikr-i kavmiyyeti Şeytan mı sokan zihninize
Birbirinden müteferrik bu kadar akvâmı, Aynı milliyyetin altında tutan İslâm´ı, Temelinden yıkacak zelzele kavmiyyetir. Bunu bir lâhza unutmak ebedî haybettir.