Mehmet Akif’in Reşat Nuri’ye verdiği büyük ders
Klasikleşmiş eserlere imza atan Reşat Nuri Güntekin, Mehmet Akif'in meşhur talebelerinden biriydi. Darülfünun'daki ilk edebiyat dersinde Mehmet Akif'le tanışan Güntekin, yıllar sonra onun için "Akif'in, cesur ve realist usulünden bugün de çok istifade edebileceğimiz kanaatindeyiz." dedi. Peki, Reşat Nuri ve arkadaşları Mehmet Akif'i neden protesto etti? Güntekin, yıllar sonra pişmanlığını nasıl dile getirdi? Mehmet Akif'in, Reşat Nuri ve arkadaşlarına verdiği büyük ders neydi?
Giriş Tarihi: 27.11.2019
09:06
Güncelleme Tarihi: 27.11.2019
09:36
"Benim için sevmek bir başka insanın vücudundan, ruhundan bir parça hükmüne girmek, onunla beraber gülüp ağlamak, ıstıraplarını paylaşmak demekti."
Reşat Nuri Güntekin'in 1925'te yazdığı bir roman olan Dudaktan Kalbe, aşk acısı çeken ve tekrar âşık olmayacağını, aşkın bir daha dudaktan kalbe inmeyeceğini felsefe edinmiş bir gencin öyküsünü dile getirir.
Bu yapıt, özellikle örf tanıtımı ve kişilik canlandırımında başarılı, duygusal ve sevgi dolu bir roman. Açık, yalın ve gösterişsiz bir anlatışla ve temiz bir İstanbul Türkçesiyle geniş kitlelere seslenebilen yazarın, ilk ve en ünlü romanı Çalıkuşu düzeyinde bir kitap. Şarkılara, filmlere, nostaljik romantizmimize bolca konu olmuş aşkların unutulmaz romanlarından biri.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın…
REŞAT NURİ VE ARKADAŞLARI NEDEN MEHMET AKİF’İ PROTESTO ETTİ?
Derken kapı açılıyor. İçeriye orta boylu, kara top sakallı, kalender bir zat giriyor. Şemsiyesiyle lastiklerini kapının arkasına bıraktıktan sonra talebe sıralarına gideceği yerde, muallim kürsüsüne doğruluyor. O zaman yanındaki arkadaştan öğreniyorum ki, bu zat bizim edebiyat muallimimiz şair Mehmet Akif 'tir.
Hiç unutmam, Akif o gün bize Muallim Naci'nin bir tevhidini yazdırdı ve ders sonuna kadar bunun izahı ile uğraştı. Koskoca bir darülfünunda bize manzume yazdırılsın! Bu muamele fena halde haysiyetimizi kırmıştı. Benim gibi ukalalıktan buram buram öten birkaç çocuk, bu 'eski kafalı' hocayı protestoya karar verdik ve dediğimizi yaptık .
Akif'in, son günlerde hasta yatağında çekilmiş resmine bilmem dikkat ettiniz mi? Harabe halindeki çehrenin gözlerinde, o kadar harikulade bir ateş ve nur güzelliği vardı ki, insanı adeta şairin ruhun ebediliği hakkındaki kanaatini kabul ettirecek gibi olur .
MEHMET AKİF’İN ÖĞRENCİLERE VERDİĞİ BÜYÜK DERS
Hocamız, işte o aynı gözlerle bizi dinledikten sonra "Bakalım, görürüz ." dedi ve ertesi derste bize Namık Kemal'den, Ekrem'den hatta Fikret'ten bazı mısralar okutarak manalarını istedi . Tabii hepimiz fena halde rezil olduk.
O zaman "Çocuklar bu halle, siz nazariyeyi ne yapacaksınız? " dedi . "Ben zaten nazariyeci herif değilim -kelime kendisinindir-. Siz bugün sahaflar çarşısından yüzer paraya bir Terkib-i Bent ile Terci-i Bent alıp getirin de onun size okutayım! .."
*Nazarîye : Teori *Terkib-i Bent: Yaşamdan, talihten şikayet; felsefi düşünceler, dini, tasavvufi konular ve toplumsal yergilerin işlendiği şiirler *Terci-i Bent: Mersiye, yergi, sosyal eleştiri gibi konuların işlendiği şiirler.
“AKİF, BİZİM İÇİN YAPILABİLECEK ŞEYLERİN EN İYİSİNİ YAPMIŞTIR”
Bütün senemiz, edebiyatımızın eski ve yeni şiirlerini okumak ve manalarını anlamakla geçti.
Aradan geçmiş bunca seneden sonra anlıyorum ki, Akif o zaman bizim için yapılabilecek şeylerin en iyisini yapmıştır.
Onun sağlam mantığı, samimi ve pratik zekâsı , çürük temeller üzerine kurulacak nazariyelerin boşluğunu anlamış, bir hoca için usulün, planı programı bir yana bırakarak, talebeyi hangi seviyede bulursa oradan alıp yürütmek olduğunu gayet iyi takdir etmiştir.
Akif'in, cesur ve realist usulünden bugün de çok istifade edebileceğimiz kanaatindeyiz."