Mesnevi'de yer alan hikayeler
Mevlana'nın 25 bin beyitlik Mesnevi'sinde yüzlerce hikaye yer alır. Bir düşünceyi zihinlere daha iyi yerleştirmek amacıyla yer verdiği hikayeler sayesinde Mevlana, sıradan olayları bile son derece ustalıklı yorumlarla takdim eder. Bu hikayeler, öğretici, tasavvufi anlamda bir yol göstericidir. Mesnevi'de yer alan bazı hikayeler ve anlatılmak istenenleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 09.12.2019
09:34
Güncelleme Tarihi: 09.12.2019
15:31
Uçsuz bucaksız bir ormanda azılı bir arslan yaşar. Ormandaki bütün hayvanlar av korku içindeydiler. Böyle yaşamak canlarına tak edince bir çare ararlar. Düşünür, taşınır, aralarında bir heyet seçerek arslana gönderirler:
"Ey ormanların şahı arslan! Her gün içimizden birini yakalıyor, yiyorsun. Buna bir diyeceğimiz yok. Fakat bu zahmet niye? Sen tahtında otur, biz sana her gün içimizden birini yollayalım, sen de rahatça yersin. Böylece biz de sen de huzur içinde ömrümüzü geçiririz." derler. Bu teklif arslanın hoşuna gider, dolayısıyla kabul eder.
Artık her sabah bir hayvan arslana teslim olur. Günlerden bir gün, sıra tavşana gelir. "Eh ne yapalım kısmet böyle. Çoğumuzun rahatı için birimizin ölmesi gerek. Haydi vakit geçirmeden yola düş. Arslanı kızdırmayalım ." derlerse de tavşan işi ağırdan alır ve pek aldırmaz. Hayvanlar telaş içindedirler. Nihayet yalvara yakara tavşanı gitmeye razı ederler.
Tavşan kayıtsız şartsız, seke oynaya arslanın huzuruna gelir, ama vakit de bir hayli geçmiştir. Açlıktan ateş püsküren arslan kürkler: "Nerede kaldın? Bu gecikmeye sebep ne?" Tavşan, yalancı bir telaşla terini siler, boynunu büker: "Aman efendimi ben saygıda kusur etmedim. Ben sabah erkenden yola çıktım ama diğer bir arslan yolumu kesti. Elinden kurtuluncaya kadar neler çektiğimi bilemezsiniz?"
Aslan daha da sinirlendi: "Kim bu küstah? Bu ormanda yalnız benim hükmüm geçer. Kimmiş o çabuk söyle !" Tavşan durumdan hayli memnun, sürekli diğer arslanı över ve ona karşı arslanı iyice doldurur. Sonun arslan dayanamaz: "Düş önüme göster bu alçağı."
Birlikte yola koyulurlar. Tavşan bir kuyunun başına getirir. "İşte sultanım, o arslan bu kuyunun içinde. Bakınız nasıl da kurulmuş ." Arslan hırsla kuyunun içine bakar. Suda aksini görür ve hırlamaya başlar. Kuyudaki yansıması da hırlar. Tavşan bu fırsatı kaçırmaz: "Görüyor musunuz efendim, size nasıl da meydan okuyor? "
Arslan büsbütün hiddetlenir, öfkeden gözleri döner. "Bir ülkede iki sultan olmaz, parçalamalıyım onu." diye homurdanır, ardından kuyuya atlar ve ölür. Tavşan da ormandaki diğer hayvanlara kurtuluşu müjdeler.
Tavşan : Nefis
Arslan : İnsan
İnsan bu dünya kuyusunun dibine, hırsla atlamış bir arslandır. Nefsini yenerse tavşan gibi hürce dolaşabilir. İnsanın tavşan nefsi sahrada yiyip içmekte zevk ve safa etmekte. Sen ise şu dedikodu ve gereksiz tartışmalar kuyusunun dibindesin.
İnsanın âlemde hükümdar olması gibi, aslan da ormanların hükümdarıdır, ancak ufacık tavşanın hilesi ile mahvolur. İnsan da, eğer tedbirli olmazsa, içindeki düşmana yem olur.