Mesnevi'de yer alan hikayeler
Mevlana'nın 25 bin beyitlik Mesnevi'sinde yüzlerce hikaye yer alır. Bir düşünceyi zihinlere daha iyi yerleştirmek amacıyla yer verdiği hikayeler sayesinde Mevlana, sıradan olayları bile son derece ustalıklı yorumlarla takdim eder. Bu hikayeler, öğretici, tasavvufi anlamda bir yol göstericidir. Mesnevi'de yer alan bazı hikayeler ve anlatılmak istenenleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 09.12.2019
09:34
Güncelleme Tarihi: 09.12.2019
15:31
Susamış adam cevap verdi: "Ey su! Bu işin bana iki faydası var. Bu yüzden kerpiç atmaktan vazgeçmem.
Birinci fayda: Benim suyun sesini duymamdır. Suyun sesi, susuzun kulağına rebab sesi gibi pek tatlı gelir. Suyun sesi İsrafil'in sesine benziyor. Ölü bile bu sesten dirilmektedir.
O ses, yoksula zekât vermek için çağrış sesi ya da mahpusa hapisten kurtuluş müjdesidir.
Mevlana'dan hayat dersi veren alıntılar
Yahut o ses, Hz. Muhammed'in (sav) ağız ve burun vasıtası olmaksızın Yemen'den gelen Rahman'ın nefesine benziyor.
Yahut da o ses, zayıf Yakub'un ruhuna ulaşan, güzel ve latif Yusuf'un kokusu gibidir.
Kerpiçleri atmamın ikinci faydası da şudur: Kopardığım her taş, her kerpiç duvarı biraz daha alçaltıp, beni suya yaklaştırıyor. Duvarın alçalması bir yakınlık; onun ortadan kalkması ise kavuşmak, buluşmak olacaktır ."
İlahi aşka adanmış bir ömür
Su : Allah'ı
Susuz kalan adam : İnsan
Duvar : Bu âleme ait varlık, benlik
İnsanın varlığı Allah'ın kudreti karşısında zayıf kalır. Bu karşı insanın suya hasret olması gibi, yüce Rabbine karşı özlem duyar.
Namaz kılarken secde etmek de "Secde et de yaklaş." ayetinde olduğu gibi duvardan kerpiç koparmaya benzer. Hakk'a manen yaklaşmayı sağlar. Varlık duvarı, yüksek bulundukça baş eğmeye, secde etmeye engel olur.
Bu toprak bedenden kurtulmadıkça, eğilip ab-ı hayata (ölümsüzlük suyuna) kavuşma imkânı yoktur. Bu varlık duvarı üstünde bulunanlardan kim daha fazla susamışsa, duvarın taşını, kerpicini o daha fazla koparıp atar. Suyun sesine âşık olan kişi de ona engel olan varlık duvarından daha fazla parçalar koparır.
GRAMER BİLGİNİ İLE KAYIKÇI
Bir nahiv âlimi (gramer bilgini) bir gün kayığa binmişti. O kendini pek beğenmiş olan gramer bilgini, yüzünü kayıkçıya döndürdü ve dedi ki;
"Sen hayatında hiç nahiv (gramer) okudun mu?" Kayıkçı "Hayır ." Deyince "Senin ömrünün yarısı boşa geçmiş! " dedi.
Kayıkçı bu sözden gönü kırılsa da sustu ve cevap vermedi.
Derken bir rüzgâr çıktı, kayığı girdaba sürükledi. O zaman kayıkçı gramer bilginine dönüp sordu:
"Ey bilgin, söyle bakalım yüzme bilir misiniz? " Bunun üzerine bilgin; "Ey hoş sözlü ve güzel yüzlü kayıkçı ben yüzme bilmem. " deyince bu kez kayıkçı:
"Ey gramerci desene anin bütün ömrün boşa geçti. Çünkü bu kayık bu girdapta birazdan batacaktır."