Milli bütünlüğün şiirsel anlatımları
Türk milleti dünya ülkeleri arasında, milli birlik ve beraberlik duygusunu en çok hisseden ve yaşayan ulus olarak bilinir. Öyle ki tarihimiz, ecdadımızın yazdığı destanlarla süslenmiştir. Bize yaşayabileceğimiz bir vatan bırakan ecdadımızı, milli birlik ve beraberlik ruhunun mısralara dökülen satırlarıyla birlikte anıyoruz.
Giriş Tarihi: 29.10.2019
09:19
Güncelleme Tarihi: 29.10.2020
09:20
Biz kırıldık daha da kırılırız Ama katil de bilmiyor öldürdüğünü Hırsız da bilmiyor çaldığını Biz yeni bir hayatın acemileriyiz Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor Şiirimiz, aşkımız yeniden, Son kötü günleri yaşıyoruz belki İlk güzel günleri de yaşarız belki
Kekre bir şey var bu havada Geçmişle gelecek arasında Acıyla sevinç arasında Öfkeyle bağış arasında Biz kırıldık daha da kırılırız Doğudan batıya bütün dünyada Ama kardeşin kardeşe vurduğu hançer İki ciğer arasında bağlantı kurar Büyür, bir gün, zenginleşir orada
Çünkü Ali'yi dirilten iksir de saklı Hasan'a sunulmuş ağuda, Granitin de olur bir okyanus diriliği, Nehirler daha uysal akar, Bir çiçek nasıl açıyorsa kendiliğinden Bir kuş nasıl uçuyorsa Öyle sever, çalışır insan, Kıraçlar çarptıkça dağlara Gül göçürür şafağından Doğanın altın şafağından İnsanın altın şafağından Tarihin altın şafağından Biz kırıldık daha da kırılırız Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.
Elleri Var Özgürlüğün - Oktay Rifat Horozcu
Elleri var özgürlüğün, Gözleri, ayakları; Silmek için kanlı teri, Bakmak için yarınlara, Eşitliğe doğru giden. Ben kafes, sen sarmaşık; Dolan dolanabildiğin kadar! Özgürlük sevgisi bu, İnsan kapılmaya görsün bir kez; Bir urba ki eskimez, Bir düş ki gerçekten daha doğru. Yiğit sürücüleri tarihsel akışın, İşçiler, evren kovanının arıları; Bir kara somunun çevresinde döndükçe Dünyamıza özgürlük getiren kardeşler. O somunla doğrulur uykusundan akıl, Ağarır o somunla bitmeyen gecemiz; O güneşle bağımsızlığa erer kişi. Bu umut özgür olmanın kapısı; Mutlu günlere insanca aralık. Bu sevinç mutlu günlerin ışığı; Vurur üstümüze usulca ürkek. Gel yurdumun insanı görün artık, Özgürlüğün kapısında dal gibi; Ardında gökyüzü kardeşçe mavi!
Orhan Veli Kanık - Vatan İçin
Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz öldük; Kimimiz nutuk söyledik.
Ahmed Arif - Yurdum Benim Şahdamarım
Engereğin dişlerine işledim, Ağu dişlerine Oluklu, çentik… Ve vurgun, Gözleri bir çift cehennem Burnuna kan tütmüş Pars bıyığına… Dağın pulat yüreğine işledim, Şimşeğin masmavi usturasına Sevdanı usul-usul Sevdanı mısra-mısra Lo ben seni hapislerde sevmişim, Ben seni sürgünlerde. Yurdum benim şahdamarım… Yücende buzul Ve kar, Maviş dağ tavşanları Gün vuranda alaran Zemheri yılanları Ve yakut bir hışımla Öyle çakılan Sonsuzluğun yakışığı kartallar. Başım gözüm üstünesin Suskum, avazım üstüne… Adından başka silah Yazgından başka günah Daha yazmamış Hiçbir gizli dosyada Hiçbir açık kitapta. Peşinde azgınları Kanlı paranın Yani Doların itleri, Altın, Sterlin kurtları Ve petrol Nemrutları Ve kurşun Yezitleri…
Seni boydan boya sevmişim, Ta Kars'a kadar Edirne'den. Toprağını, taşını, dağlarını Fırsat buldukça övmüşüm.
Sen vatanımsın, ekmeğimsin Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca… Zonguldak'ta 63 numara Nazlı sahiller Akdeniz'de. Sevdasın ciğerlerimde parça parça Yarı kalmış dileğimsin…
Sen Koçhisar'da tuzum, Sille'de kızım… Çift kulaklı Sürmene bıçağı belimde. Varmışım çiğ köfte yemeye Adana'ya Dadaloğlu'ndan bir koçaklama dilimde: – Şu yalan dünyaya geldim geleli… Hey vatanım, bacım, sağdıcım, emmim Senden bir yara her yerimde. Desteye güreşmişim Kırkpınar'da. Durmuş da yorgunluk çıkarmışım, Bir akşam vakti Dört bardak kırtlama çayla Erzurum'da..
Ardahan'a varmışım yollar uzamış Bel vermiş, yol vermemiş dağlar. Yüce Tanrı dört yanını bezemiş, Beni yakan bir Konyalı kız imiş..
Seni boydan boya sevmişim Ta Edirne'ye kadar Kars'tan. Taşını, toprağını, yiğidini, Fırsat buldukça övmüşüm..