Muazzez Akkaya konuştu: "Sezai Karakoç'u vefatından bir ay önce Fenerbahçe'de gördüm"
O, edebiyatımızın en merak edilen isimlerinden birisiydi. Cemal Süreya'nın uğruna soyadından bir harf eksilttiği, Sezai Karakoç'un en çok okunan şiirlerden olan "Monna Rosa"yı yazdığı Muazzez Akkaya 70 yıllık suskunluğunu bozdu. Kendi hayat öyküsüne odaklanan eser için AA'ya bir mülakat veren Akkaya, "Sezai Karakoç'u vefatından bir ay önce Fenerbahçe'de gördüm, beyaz saçları, sakalları olunca tanıyamadım. Bir süre sonra gazetede vefat ilanını görünce o olduğunu anladım." dedi.
Giriş Tarihi: 02.01.2024
19:53
Güncelleme Tarihi: 02.01.2024
19:56
"Tercih yapmayı hiç düşünmedim, eşimle mutlu bir hayatım oldu"
Sezai Karakoç ile detaylı hiçbir diyaloğunun olmadığını vurgulayan Akkaya, "Üniversite II. sınıftaydık. Yazdığı şiirleri bana vermek için çok uğraşıyordu, ben mecburen tekrar ısrar etmesin diye alıyordum. Ama dediğim gibi o zamanlar okuldan biriyle arkadaş olmayı, ikisinden birini tercih etmeyi hiç düşünmedim. Okul sonrası seçtiğim eşim, o da Mülkiye mezunu olan rahmetli Orhan Giray'la çok mutlu bir hayatım oldu, 4 güzel evlat yetiştirdik." sözleri ile olaya açıklık getirdi.
"Keşke o şiirleri saklasaydım, bunun için üzülüyorum"
Karakoç ve Süreya'ya yakınlık gösterecek, umut verecek bir davranışta da bulunmadığının altını çizen Akkaya, üniversitede sosyal, enerji dolu bir öğrenci olduğunu ve pinpon oynamayı çok sevdiğini aktardı.
Muazzez Akkaya,
"Bana yazılan şiirleri zaman içinde ne yazık ki kaybettim, buna gerçekten üzülüyorum. Evlenirken problem olmasın diye düşünerek ablamın evinde bir yere koymuştum. Sonra da eşimle bir sorun yaşamayalım diye geri almadım. Maalesef orada da şiirler zamanla telef oldu. Buna gerçekten üzülüyorum, keşke o şiirleri saklasaydım." şeklinde konuştu.
"Sezai Karakoç'u vefatından bir ay önce sahilde gördüm"
Muazzez Akkaya, ömrü boyunca evlenmemeyi tercih eden Karakoç'a ilişkin, şunları kaydetti:
"Böyle bir duruma sebep verdiysem diye üzülüyorum ama bir yerden de teselli oluyorum çünkü hiçbir yakınlık göstermedim, umut vermedim. Ancak üzüldüğüm bir şey var, Sezai Karakoç'u vefatından bir ay kadar önce Fenerbahçe sahilinde gördüm. Karşıdan yürüyordu ve o kadar dikkatli bana bakıyordu ki... Ama beyaz saçları, sakalları olunca tanıyamadım. Bir süre sonra gazetede vefat ilanını görünce onun Sezai Karakoç olduğunu anladım. Eğer o olduğunu bilseydim, bir kafede oturup beraber bir kahve içmek isterdim."
"Eşimin bana yazdığı şiir hep hatırımda"
Sezai Karakoç ve Cemal Süreya'nın kendisine olan sevgisini eşi Orhan Giray'ın hiç dile getirmediğini anlatan Akkaya,
"Rahmetli eşimle çok mutlu günler geçirdik, iyi ki de onu seçmişim. Eşimle bu konuları hiç konuşmadık ama belki de haberi vardı. Çünkü bana küçük bir şiir de yazmıştı. Dizeleri hatırımda, ezberimde, 'İsterim ömrümce, buldum ben gönlümce/Gözlerimde yaş, arzuyla demlenince' böyle bir şiirdi. Belki çok küçük bir şiir ama emek verip, buna uğraşması benim için çok kıymetliydi." sözleriyle eşine karşı duyduğu sevgiyi dile getirdi.
"Genç Cumhuriyet'in çocukları, gururlu bir nesildik"
Geyve'de 1930'da dünyaya gelen, yakın zamanda yaşamı Emine Öte tarafından "Mahrem Şiir: Mona Rosa" ismiyle kitaplaştırılan Akkaya, babası Hamit Akkaya'nın Kurtuluş Savaşı 'nda görev aldığını, İstiklal Madalyası'nın bulunduğunu belirterek, ailesinin Cumhuriyet'in kıymetini bildiğini ve okumak isteyen kız evlatlarına hep destek olduğunu vurguladı.
Ciddi yokluk ve zorluklarla mücadele etmiş bir aile olduklarını söyleyen Akkaya, "Bizler İstiklal Harbi'nden yeni çıkmış genç Cumhuriyet'in çocukları, gururlu bir nesildik. Genç kızlara, kadınlara değer veren Cumhuriyet'le birlikte çok mutluyduk." dedi.